Cuma 20.46
Bozulan askılıkları tekrardan düzeltirken sıkıntılı bir nefes bıraktım. Çalışma saatimin son dakikalarına girmiş olmanın mutluluğunu bile yaşayamıyordum. Hissettiğim yorgunluk giderek artarken mağazanın içerisindeki kalabalık yerini koruyordu. Çoktan alışmıştım bu düzene. Birileri geliyor, birileri gidiyordu. Günlerimin düzeni hep aynıydı, bir gün bu düzene yenik düşmekten deli gibi korkuyordum. Bu korkuların gerçekliğe dönüşmesine hiçbir zaman izin vermeyecektim. Mücadeleci ruhum sadece zamanını bekliyordu.
Düzelttiğim askılıklara son bir kez bakarken memnuniyetle gülümsedim. Dağınık bir görüntü sinirimi bozuyordu. Kendi hayatımdaki düzeni işime de yansıtıyordum. Her şeyin muntazam bir görüntüde olması her zaman hoşuma giderdi. Gerçi, bunun bana faydası neydi ki? Alt tarafı maaşlı bir çalışandım. Bu huyum sadece diğerlerinden daha fazla çalışmama ve yorulmama sebep oluyordu. Yine de bunu düşünmeyi bırakalı çok olmuştu.
Yeni gelen müşterilerle birlikte yüzümdeki yapmacık gülümsemeyi korudum. Bu şekilde gülümsemekten yanaklarım ağrımaya başlamıştı artık. Kendi hayatımda bile yüzümdeki içten gülümsemeyi bulamamaya başlamıştım. Dudaklarım öylesine yukarıya kıvrılıyor ve karşımdakine istediğini veriyordu. Yine kendi maskelerime yenik düşüyordum.
Hemen önümdeki kadının kararsız yüz ifadesi dikkatimi çekerken yanına doğru adımladım. "Merhaba," Canlı tutmaya çalıştığım ses tonum sinirlerimi bozarken tek odağım karşımdaki kadındı.
"Nasıl yardımcı olabilirim?" Çoğu insanın duymak istemediği, hatta kaçtığı bu soru her gün benim dudaklarımdan dökülüyordu.İşim buydu, yapmak zorunda olduğum şeyler sıralanıyor ve beni bitkin düşürüyordu. Birbirinden farklı bir sürü insan...Bazen yüzümüze bakmaya tenezzül bile etmiyorlardı. Yardımcı olmak için verdiğim uğraşı görmezden geliyor ve öylece çekip gidiyorlardı yanımdan. Bu sadece beni güldürüyordu artık. İş bana kalsa yanlarına yaklaşacağımı falan mı düşünüyorlardı? Buna mecburdum.
Kadının bakışları beni baştan aşağı süzerken aradığını bulmuş gibi gülümsedi ve tamamen bana döndü. "Hangisi sence?" Elinde tuttuğu sporcu taytlarını gözümün önünde tutarken tek kaşımı yukarıya kaldırdım. Dürüst mü olmalıydım yoksa içerisinde bulunduğum mağaza zincirinin çıkarını mı düşünmeliydim? Bu soru beni her zaman afallatıyordu. Yenilgiyle omuzlarımı düşürürken bir kez daha patronum tarafından yanlış karşılanacak olan yolu seçmiştim. "Sağdaki ürünümüzü önerebilirim efendim."
"Oldukça kullanışlıdır ve seveceğinizi umuyorum." Fiyat açısından diğer elindeki taytın fiyatına göre daha düşük bir fiyattaydı. Yine de kullanım açısından hiçbir farkları olduğunu düşünmüyordum. Tek istedikleri müşteriyi daha kullanışlı olduğuna inandırarak pahalı olana itmemizdi. Belki de bu yöntemi uygulamalıydım? İnsanların cebinden çıkan para neden umrumdaydı ki? Sıkıntıyla oflamamak için zor tutuyordum kendimi. Karşımdaki kadının yüzünde gördüğüm gülümsemeyle bir adım geri çekildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hiç söylenmemiş bir şarkı | gxg
Short Storyben senin gibi olsaydım. sen benim gibi olsaydın. o zaman durmaz mıydık aynı rüzgarda? ama biz yabancıyız. girlxgirl