on iki

1.2K 100 19
                                    

"Olmayacak işlerin peşinden
Gitme, dur gönlüm
Bir yanıp bir sönmekten
Yorulmadın mı?"

Cumartesi 12.32

Bir süre sonra herkesin masaya toplanmasıyla birlikte konuşmalar yükselmeye başladı. Közlenmiş domates ve patlıcanlar masaya yerleştirilmiş, hazırladığımız her şey ve içecekler yerini almıştı. Her şey güzel gözüküyordu. Acıktığımı hissedebiliyordum.

"İpar, biraz konuşabilir miyiz?" Toprak'ın İpar'a yönelik konuşmasıyla birlikte olduğum yerde kıpırdandım. İpar hiçbir şey söylemeden oturduğu yerde hareketlenmiş ve kalkarak hamağın olduğu yere ilerlemişti. Toprak peşinden ilerlediğinde bakışlarımı tekrardan masaya çevirdim ama sürekli ikisine kayıp duruyordu.

"Hiç onları bekleyemeyeceğim valla." Kerem çoktan masadakilere gözlerini diktiğinde gülümsedim. "Al benden de o kadar." Koray da ona eşlik ediyordu. Onlar yemeye başladığında ben de önümdeki limonatan bir yudum almıştım. Herkesin bardağına limonatadan koyarak önlerine bıraktım.

Bakışlarım tekrar ikiliye kaydığında yerlerinde duramadıklarını ve hiç susmadan konuştuklarını görmüştüm. İpar'ın sitemli tavırları el hareketlerinden belli oluyordu. Toprak ise onu dinliyor ve sonra İpar'a göre daha sakin olsa da stresli bir şekilde ona cevap veriyordu. Halledip halledemeyeceklerini bilmiyordum ama sonuçta birlikte yılları geçirmiş insanlardı. Birbirlerini anlayacaklarını düşünüyordum.

Biz masadaki yemeklerden yemeye devam ederken Melike çoktan bir şeyler anlatmaya başlamış ve hepimizi bir sohbetin içerisine çekmişti. Dikkatimi Toprak ve İpar'dan uzak tutmaya çalışıyordum. Kısa bir sürenin ardından ikisi de yanımıza gelmiş ve yerlerine yerleşmişlerdi. Toprak'ın yüzünde küçük bir gülümseme olsa da İpar'ın yüzü ifadesizdi. "İnadını unutmuşum, canımdan bezmek üzereydim ki kraliçem beni azat etti."

"Affedildin mi?" Koray ağzındaki lokmayla birlikte konuştuğunda Kerem hızlıca kafasına vurdu. "Ağzındakini bitir de konuş lan."

"Tamam tamam...Özür dilerim." Diyerek elini ağzına kapattı Koray.

"Ne affetmesi? Yemek molası verdik, acıktım." İpar alttan alta gülümseyerek konuştuğunda rahatladığımı hissetmiştim. Farkında olmadan ben de gerilmiştim. İkisinin de üzülmesini istemiyordum. Görünen o ki araları düzelecekti. "Eftelyayı da çağırayım mı sizce?"

"E keşke baştan çağırsaydın...Çağır tabi." Eslem konuşarak elindeki limonatadan bir yudum aldı. "Tamam...Tamam yemeyin o zaman hiçbir şey. O hemen gelir zaten." Diyerek heyecanlı bir şekilde telefonunu eline aldı ve Eftelyayı arayarak telefonu kulağına götürdü.

"Vallahi hiç kusura bakmayacaksın Melikeceğim...Ben bir savaştan çıktım." Toprak İpar'a bakarak söylenmiş ve patlıcanlardan birini tabağına almıştı. Eslem onun eline hafifçe vursa da istifini bozmadan yemeye devam etti. "Cık cık cık...Saygısız ya." Koray'ın konuşmasıyla birlikte bir kahkaha atmıştım.

"Diyene bak." Dedim gülerek. Sanki az önce aynı şeyi yapmamış gibi. Melike telefonu kapatarak derin bir nefes aldı. "Gelecekmiş." Diyerek kendine bir su aldı ve birkaç yudum içti. "Aranız nasıl?" Keremin sorusuyla birlikte bakışlarımı Melike'ye çevirdim.

Hava oldukça güzeldi. Güneş vardı ama masamıza vurmadığı için bizi rahatsız etmiyordu. "İyi gibi ama...Bana güvenmediğini hissedebiliyorum. O yüzden ne ben adım atabiliyorum ne de o." Dudaklarını büzdüğünde aralarında nasıl bir ilişki olduğunu merak etmiştim.

Eftelya yeni yeni görmeye başladığım biriydi. Flörtleşiyor gibilerdi ama ilerisinin olmadığını ben de fark etmiştim. "E ben olsam ben de güvenmem..." Toprak'ın konuşmasıyla birlikte Melike'nin yüzü daha fazla asıldı.

hiç söylenmemiş bir şarkı | gxg Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin