yirmi iki

1.1K 105 16
                                    

"Dönüp duran, kendini yiyen
Bu düzenin sancısıyla
Büyüyoruz gün geçtikçe
Kendimizi unutarak."

Çarşamba 18.37

Eslem, Toprak ve ben salonda oturuyorduk. Televizyonda bir program açıktı. Saçlarımla oynarken stresli hissediyordum. Yüksek lisans konusunu Toprak ve Eslem'e söyleyecektim ama tam anlamıyla kıvranıp duruyordum. Zor bir şey değildi, hiç değildi ama uzun diyaloglarla kendimi açıklamaya alışkın değildim. Genelde sessizliği tercih ederdim.

Boğazımı temizlediğimde ikisinin de bakışlarının odağında olurum sanmıştım ama hala televizyona bakıyorlardı. Bir de birbirlerine sarılmaları yok muydu! Deli edeceklerdi beni. Uzun süre bir sevgi bağı görmek istiyordum, hatta sevgi değil aşk ile alakalı bir şey görmek istemiyordum. Okuduğum şiir kitabını bile sinirle kapatmış kitaplığın en ücra köşesine koymuştum. Öfkem kimeydi? Bu hisleri içimde yaşatmamın önündeki en büyük engele; bana.

Olduğum yerde ayağa kalkıp tekrardan otururken dikkatlerini çekmeye çalışıyordum ama nafileydi. "Of!" Dedim sinirle. Masanın üzerindeki kumandayı alarak televizyonu kapattığımda ikisinin de bakışları bana dönmüştü. Dudaklarım kıpırdandı, ardından kapandı. Tamam...Konuşmak istiyordum ama neyi nasıl söyleyeceğimi bilmiyordum. Düşünme Nova! Düşündüğünde işin içinden çıkamıyorsun.

"Bir şey söyleyeceğim size," Toprak dikkatle yüzüme bakıyordu. Evet, dikkatlerini çekmek istemiştim ama şimdi ikisi de bütün odağını bana vermişken kelimelerimi toparlamak zordu. "Yüksek lisans sonuçları açıklanmış." Direkt konuya giriş yapmam daha doğru olurdu. Böylece kaçamazdım ve kendimi açıklamak zorunda kalırdım. Buna pek istekli değildim ama bilmeleri gerekiyordu.

İkisi de olduğu yerde kıpırdanırken ilgiyle bana bakıyorlardı. İstemediğim bir şeyleri yaptıklarında onları terslemek, öfkeyle konuşmak kolaydı ama şimdi böylesine ciddi bir şeyi açıklamakta zorlanıyordum. "Yedeklerde birinci sıradaydım ilk açıklandığında, üç kişi kayıt yaptırmamış. Yani ben kayıt yaptırabilirim."

Toprak'ın gözleri heyecanla parladığında derin bir nefes aldım. Bu durumu çok istediği söylenemezdi. Hatta gitmem konusunda pek istekli olmadığını da anlayabiliyordum. Aynı zamanda içten içe inanmıyordu da. Her ne kadar yüzüme karşı başaramayacaksın demese de beni tamamen desteklemiyor oluşundan anlamıştım onu. Belki gitmemi istemediğindendi, belki inançsızlığından. Sebebi her ne olursa olsun kendime olan güvenimi zedelemişti ama bundan haberi yoktu.

"Ama istemiyorum." Sessizce konuştuğumda gözlerimi kırpıştırdım. Çok düşünmüştüm. İçimden gelmiyordu, korkuyor muydum yoksa gerçekten kalmak mı istiyordum bilmiyordum. Bu konuyu böylesine büyütüyor oluşuma da inanamıyordum ama işte bu...bendim. Nova büyütürdü, çelişkiye düşerdi, karar veremezdi. O ne istediğini anlayamadan her şey ellerinin arasından kayıp giderdi. Öfkemin hedefine kendimi yeterince yerleştirmişken bir de bu konuyu ekleyemezdim.

"Ne?" Eslem şaşkınlıkla konuştuğunda ellerimle oynamaya başladım. Keşke İpar burada olsaydı. Değişecek olan ne olurdu bilemiyordum ama bir şeylerin farklı olacağını hissedebiliyordum. Belki daha cesaretli olurdum. Şu an ne yapıyordu acaba? "Nasıl ya?" Toprak'ın anlam veremeyen ses tonu gerginliğimi arttırmıştı.

"İyi de...Çok istiyordun ama?" Toprak'ın konuşmasıyla birlikte savunmaya geçme ihtiyacı duymuştum. "Şimdi istemiyorum." Gözlerindeki soru işaretlerini ve eleştirilerini görebiliyordum.

Toprak çocukluğumdan beri benim için hep örnek aldığım kişi olmuştu. Her zaman başarılıydı, ve içten içe hayatım boyunca hep onun başarısının gölgesinde kalacağımı düşündüğüm çok zaman olmuştu. Kıskançlık duygusu değildi hissettiğim, yetersizlikti. Hiçbir zaman onun kadar olamayacaktım sanki. Abime karşı böyle hissediyor oluşum beni üzüyor olsa da elimde değildi. Bu hisler sevgimin önüne geçmiyordu. Annemden sonra bütün bunlar bir hiçliğe karışmıştı zaten. Hayatta çok daha önemli şeylerin olduğunu böyle anlamıştım.

"Saçmalama Nova. Aylarca tek kelime ettirmedin bana. Ben ne zaman olumsuz bir şey söylesem bana destek çıkmıyorsun diye kızdın. Şimdi kazandığın halde gitmeyecek misin?" Dediğinde öfkeli bakışlarımı ona yönelttim. "Zorla mı yollayacaksın ya? Niye üzerime geliyorsun?"

"Gelmiyorum! Anlamıyorum sadece." Sesini yükselttiğinde Eslem uyarırcasına kolunu sıktı. "Bilmiyorum. Burada kalmak istiyorum."

Belki sebeplerini açıklayabilsem biraz olsun anlardı beni ama yapamıyordum. İçimden gelmiyordu. Bir kez olsun dene dedi içimden bir ses. Bir kez olsun kendini anlatmayı, açıklamayı dene. İstemiyordum! Dilime kilit vurulmuştu sanki. Anlamayacağını mı düşünüyordum yoksa içimde kalmasını mı istiyordum bilmiyordum ama şu an değildi. Belki sonra...Belki sonra ikisine karşı daha açık olurdum.

Bir anda bir şeyleri sırf dünyadaki varlığımı kanıtlayabilmek uğruna yaptığımı düşünmeye başlamıştım. Bu evden, fazlalık olma duygusundan, yetersizlik hissinden kaçıp kurtulmak istemiştim. Kaçmayı bırakmak istiyordum ama sanki ben bunu istedikçe daha da hızlı koşuyordum, gerçeklerden öyle hızlı kaçıyordum ki beni yakaladığı anda yorgunluktan saklanıveriyordu. Beni rahat bırakıyordu.

Eslem ayağa kalkarak koltukta hemen yanıma oturdu ve hafifçe bacağımı sıktı. Şaşkınlıkla yüzüne baktığımda içten bir gülümseme gördüm yüzünde. Gerçek miydi? "Sen nasıl istiyorsan öyle olsun Nova. Ya gittikten sonra pişman olmuş olsaydın? Üzme kendini." Gözlerimin dolduğunu fark edebiliyordum.

"Tamam...Tamam istediğin gibi olsun da. Saçma, anladın mı? Aylardır ne diye mağazada çalışıp kendini yoruyorsun o zaman?" Arkamdaki yastığa uzanarak hızlıca Toprak'a fırlattım. Refleksle yastığı tuttu. "Of!" Dedim seslice.

"Tamam...Tamam." Sıkıntılı bir nefes alarak ayağa kalktı. "Anlayamıyorum bazen seni. Biliyorum...Ben her şeye düz mantıkla yaklaşıyorum ve üzerine geliyorum ama elimde değil." Koltukta diğer yanıma oturduğunda üçümüz yan yanaydık. "Biliyorum, bazen çok kızıyorum sana." Diye mırıldandım sessizce. "Elimde değil deme, istesen yapmazsın. Kararlarıma saygı duy." Dediğimde başını onaylarcasına sallamıştı.

"Korktuğum için değil. Gitme fikri mantıklı gelmedi. Burada bir gelecek planlayacağım kendime." Dedim az çok kafalarındaki soru işaretlerini silebilmek için. Gitmek demek bütün hayatım boyunca orada kalmak demek değildi, elbette bunun farkındaydım. Düşünceler içimde yeni yollara sapıyor, yetişemeyeceğim bir şekilde uzayıp gidiyordu.

Toprak bir kolunu omuzuma sarıp beni kendisine doğru çektiğinde başımı omuzuma yasladım. "Sen nasıl istiyorsan öyle olsun tamam mı? Sıkma canını." Belki de ondan hep duymak istediğim cümleydi bu. Saçlarıma bıraktığı öpücüğünü hissettiğimde derin bir nefes aldım. Eslem ile göz göze geldiğimizde gülümsemesine karşılık vermiştim.

"Hem zaten...Biliyorsun, ben gitmeni istemiyordum ki. Sadece mantıklı düşünmeni istiyorum. Eğer kararını verdiysen bize sadece sana destek olmak düşer." Onaylarcasına salladım kafamı. Çok düşünmüştüm, emindim. Bundan geri dönüş yoktu. Yarın bu kararlılık silinebilirdi, belli olmazdı ama şu an için kararım kesindi. Önümde daha zorlu bir yol olduğunu biliyordum. Burada ne yapacaktım? Bulacaktım bir yolunu. "İşten de istifa ettim." Dedim sessizce. "Birkaç gün içerisinde çıkacağım."

"Çok yoruluyordun orada," Dedi gülümseyerek Eslem. "İyi oldu." Doğruydu, gerçekten fazla yorucuydu ama pişman da değildim. Geçen zaman bir şeyleri daha iyi fark etmemi sağlamıştı.

Bir an için küçük bir düşünce süzüldü zihnimin içine. Büyüde de büyüdü. İpar ile mağazada tanışmamış olsaydık ne olurdu? Yollarımız kesişecekti, bu belli bir şeydi. Er ya da geç. Hayatlarımızın İpar ile denk gelmemesi gibi bir ihtimal yoktu. Ama böyle olmuş olması...Göz göze geldiğimiz ilk anı hatırladığımda gülümsedim. İpar insana şiddetli bir fırtınaya yakalanmış gibi hissettiriyordu.

İpar'ı düşündüğümde göğüs kafesimdeki hisler kendisini hatırlatmak istercesine yoğunlaştı. Sadece beni ilgilendiren bir şey hakkında konuşmak bile böylesine zorlayıcıyken İpar'a karşı olan hislerimi Toprak'a nasıl anlatacaktım? Sanki hiçbir zaman bunu yapabilecek olan Nova olamayacakmışım gibi geliyordu. Gözlerindeki onaylamaz ifade karşısında dik duramazdım. Ya da...Bilmiyordum. İpar için bunu yapabilir miydim?

24.02.24

hiç söylenmemiş bir şarkı | gxg Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin