on bir

1.5K 103 30
                                    

Cumartesi 10.52

"Ulan vegan piknik mi olur ya?" Koray sitemle konuşurken arabadan inmiş ve önümüzde olabildiğince uzanan yeşilliğe doğru ilerlemeye başlamıştık. "Daha kaç kere tekrarlayacağım?" Bıkkın bir ses tonuyla konuşmuştum. İpar ve Eslem en önden ilerliyordu, hemen arkalarında Koray ile ben vardım. Toprak, Kerem, Melike ise arkamızdaydı. Koray'ın bakışları anında bana dönerken elini bana doğru salladı. "Sen hiç konuşma!"

"Keçi gibi inadın var, başımı şişirdin yol boyunca." Kaşlarım çatılırken Koray'ı omuzlarından ittirmiştim. "Kim kimin başını şişirdi acaba?" Huysuzca mırıldandığımda İpar'ın gülüşüyle birlikte bakışlarım ona dönmüştü. Gözleri benim üzerimdeydi. Hemen ardından önüne dönmüş ve Eslem'in söylediği şeye cevap vermişti.

"Hepsi senin şu aptal abin yüzünden." Koray sessizce fısıldadığında istemsizce gülmüştüm.

Toprak hepimizi vegan piknik konusunda ikna etmişti, İpar'ın vegan olduğunu da bu sayede öğrenmiştim. Aslında adına vegan piknik dememize de gerek yoktu ama Toprak, vegan piknik adını bastıra bastıra söylediği zaman İpar'ın dikkatini çekeceğini düşünüyordu. Çocuk gibiydi, sahiden çocuk. Hatta çocuklar özür dilemeyi bilirdi, Toprak'ın aptallığı farklı bir boyuttaydı. Bir yanlışı nasıl düzeltebileceğini bile bilmiyordu. "Bak o konuda haklısın," Dedim Koray'a yönelik.

Koray, Toprak, Eslem ve ben aynı arabada gelmiştik. Koray yol boyunca vegan pikniğin saçma olduğu hakkında konuşup durmuştu. Ben de ona karşı çıkmıştım. Yani, piknik pikniktir diye düşünüyordum. İsteyen istediğini yapabilirdi, ayrıca vegan/vejetaryen insanlara karşı herhangi bir şekilde saçmalık adı altında argümanlar yöneltilmesine de karşıydım. Bu yüzden yol boyunca Koray ile tartışıp durmuştuk.

"Neyse..." Diye mırıldandı sessizce. "En azından biber ve domates közleyebileceğiz." Ne sanıyordu? Cidden vegan olmayı ne sanıyordu acaba? Bir de tane tane anlatmıştım...Hâlâ anlamıyordu. Dudaklarım kıpırdanırken sinirle ofladım. Tam konuşacakken elini bana doğru uzattı. "Sakın açma ağzını küçük yumurcak!" Bir eliyle elindeki sepeti sıkıca tutuyordu. Kaşlarım çatılırken Koray'ın gülmemek için kendini sıktığı yüzüne bakıyordum. "Yumurcak mı?"

"Evet, İpar! İpar bir baksana," Muzip bir yüz ifadesiyle İpar'ı durdurarak konuşmaya başladığında nefesimi tuttum. Deli ediyordu beni! Böyle davranışlardan sahiden nefret ediyordum, insanlarla arama neden mesafe koyduğumu bir kere daha anlamıştım. Ama yine de...Yol boyunca beni her ne kadar kızdırsa da Koray samimi bir insanmış gibi hissetmiştim ve o kadar da mesafeli davranmamaya çalışmıştım. Bu noktaya kadar her şey yolundaydı, ne diye İpar'ı konuşmamıza çekiyordu ki?

"Nova'ya bakınca senin de içinden yumurcak demek geçmiyor mu?" İpar şaşkınlıkla bir bana bir de Koray'a bakmaya başladığında hemen yanında Eslem kahkaha atmıştı. "Sus bir!" Kaşlarımı çatarak Koray'a yönelik konuştuğumda İpar'ın gülmemek için kendini tuttuğunu anlamıştım.

"Yumurcak mı?" Ses tonu öyle tatlı geliyordu ki kulağıma, bir an için gülüşünü yeniden görmek istemiştim. "Yani..." Dedi kelimesini uzatarak. İşaret parmağıyla yüzümü işaret ederken gülümsemesi genişliyordu. "Bu şekilde surat astığında fazla tatlı gözüktüğünü söylemeden geçemeyeceğim."

Koray'ın gülümsemesi genişlerken İpar birkaç saniye gözlerime bakmış ve önüne dönmüştü. Neden öyle bir şey söylemişti ki? Her zaman yaptığı gibi ciddi yüz ifadesiyle dursa, Koray'a ayak uydurmasa olmaz mıydı yani? Ne diye onun oyununa eşlik ediyordu? Oflayarak kollarımı önüme bağladım ve Toprakların yanımdan geçmesine izin vererek geriden yürümeye başladım. Bir anda modum düşmüştü. Zaten pek istekli değildim gelmek için, aslında bunları düşünmek ve sonra bu düşünceler yüzünden kendimi mutsuzlaştırmak daha fazla üzüyordu beni. Sadece bu anın içerisinde kalmak istiyordum ama zordu.

hiç söylenmemiş bir şarkı | gxg Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin