Çarşamba 21.02
Yemek masasında yalnız başıma oturuyordum. Parmaklarımı sürekli olarak kuruyemişlerin olduğu kaseye daldırıyor, renkli leblebileri seçiyor ve ağzıma atıyordum. Normal şartlarda pek sevdiğim söylenemezdi ama şu an canım çekmişti. Yine her şeyden soyutlanmış gibiydim, salonun ışığı sönüktü. Koridorun ışığı salona vuruyordu, önümdeki masada bir sürü çerez ve içecekler vardı. Bıkkın bir nefes alarak vişne suyuna uzandım ve bardağıma doldurdum.
Hemen yanımdaki koltuklarda Toprak, Eslem ve arkadaşları vardı. Hep birlikte film seçmeye çalışıyorlardı. Onların yanına oturmak istememiştim, gürültüleri düşüncelerimi bastırsın diye buradaydım. Bazen kendi aralarında konuşup gülüyorlar, sonra film seçmeye çalışıyorlardı. İpar'ın konusu her geçtiğinde sessiz kalıyorlardı. Melike ve Koray'ın da Toprak'a tepkili olduğunu anlayabiliyordum ama Toprak ne dediyse bir şekilde ikisini de yumuşatmış olmalıydı. Onları dinlemiyordum. Önümdeki kuruyemiş kasesi boşaldığında bir sonrakini önüme çektim. Saat erkendi, odaya çıksam yapacak bir şey bulamayacaktım ve kendi kendimi yiyip bitirecektim.
Sıkıntıyla oflarken bakışlarım sadece masanın üzerindeydi. Kapının çaldığını duyduğumda bile bakışlarımı masanın üzerinden kaldırmadım. Sadece elimdeki fıstıkları yiyor, vişne suyumu içiyor ve masa örtüsünün desenini inceliyordum. Eslem'in benim için masaya bıraktığı bira köşede duruyordu ama midem kaldırmayacak gibiydi. Biraz daha uzanarak çikolatayı aldım ve paketini açarak yemeye başladım. Daha sonra bu yediklerim için kendime kızacağımı biliyordum ama elimden gelen bir şey yoktu. Şu an sadece bu aptal şeylerden yemeye ihtiyacım vardı.
Bir anlık dalgınlıkla başımı kaldırdığımda kapının hemen önünde duran İpar ile göz göze gelmiştim. Gözlerini gözlerimden çekmezken bir şey söyleyecekmişçesine dudaklarını araladı ama hemen sonra hiçbir şey söylemeden kapattı. Göz temasımızı keserek yanındaki Eslem ile birlikte koltuklara ilerlemiş ve tekli koltuğa oturmuştu. Bakışlarım Toprak'a kaydığında sessizce İpar'ı izlediğini görmüştüm. İpar ise hiçbir şey olmamış gibi Koray ile konuşuyor ve Toprak'ın olduğu yere bir an için bile olsa bakmıyordu.
Madem gelecekti bana neden gelmeyeceğim demişti? Ben çok mu meraklıydım sanki onun ile ilgili bir konuya karışmaya? Ama ben bu konuya ben buna karışamam diyerek aradan sıyrılabileceğim bir şey olarak görmemiştim ki. Toprak'ın tavırları bana rahatsız hissettirmişti, İpar olmasaydı, herhangi biri olsaydı da ona tepki gösterirdim zaten. Sadece...İçimden ipar için daha fazlasını yapmak gelmişti. Belli etmiyordu, yüzünde saf bir öfke var gibi gözüküyordu ama sanki içinde bir hüzün vardı. Masanın altına saklamaya çalıştığı elleri karşılaştığı boşluktan destek alıyordu.
Biliyordum, Toprak'ın söylediği, yaptığı herhangi bir şeyi "sadece," kelimesiyle birlikte bahanelerle buluşturup onun önüne sunmamalıydım ama kendime engel olamamıştım. En yakın arkadaşıyla kötü olmasının ağırlığını hissetsin istememiştim bir de. Oysaki bana neydi? Ben mi kararını verecektim bunun? O kendisi için iyi olanın ne olduğunu bilmiyor muydu? Bir şeyleri sineye çekecek, görmezden gelecek bir insan değildi. Bu kısacık zamanda bunu anlayabilmiştim ama neden tam tersi yönde davranmıştım bilmiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hiç söylenmemiş bir şarkı | gxg
Short Storyben senin gibi olsaydım. sen benim gibi olsaydın. o zaman durmaz mıydık aynı rüzgarda? ama biz yabancıyız. girlxgirl