Pazar 00.03
"Nereye gidiyorsun?" Hiç düşünmeden çıkmıştı kelimeler dudaklarımın arasından. Beni ne ilgilendiriyordu sanki? Neden çıkmıştım peşinden? Neden tam da karşısında duruyordum? Cevaplarım yoktu, bir cevap aramıyordum çünkü. Şimdi beni terslese, diyecek hiçbir şeyim yoktu. Onun yanında kendimi öyle bir diken üzerinde hissediyordum ki, ne yapacağımı şaşırıyordum.
Sinirli yüz ifadesinden çekiniyor olsam da geri adım atmadım. Birkaç saniye sadece gözlerimin içine baktı ve omuzlarını düşürdü. Derin bir nefes aldığında gözlerimi kırpıştırdım. "Ne demek istedin son söylediğinde?" Diye mırıldandım sessizce. Bakışları yüzümde dolaşırken uysalca gülümsemişti. Dağılmış durumda olmalıydım, başımın döndüğünü hissedebiliyordum. Çok içmemiştim ancak hızlı içtiğimden böyle bir etki bırakmıştı üzerimde. "Senin anlaman daha iyi olur," Sessizce konuştuğunda titrek bir nefes aldım.
"Sahile gideceğim," Açıklama yaparcasına konuştuğunda ona doğru bir adım daha attım. "Biraz yürümek istiyorum, sonra eve geçerim. İyiyim, tamam mı?" Gözlerimin içine bakarak konuşuyordu. Başımı onaylarcasına sallarken dudaklarımı araladım. "Ben de gelebilir miyim seninle?"
Bakışları üzerimde dolaştığında daha sakin bir yüz ifadesine bürünmüştü. "Üşürsün," Dedi başını hafifçe yana yatırarak. Sessiz kalarak ona doğru bir adım daha attığımda dudakları yukarıya kıvrılmıştı. "Pekâlâ...Üşürsen karışmam. Gel hadi." Önüne dönerek dar sokakta ilerlemeye başladığında onu takip etmeye başlamıştım.
Adımlarımız uyumsuzdu, ben bir acelem varmış gibi hızlı hızlı yürüyordum, İpar ise buna inatmışçasına yavaş adımlarla. Olduğum yerde durarak bakışlarımı ona çevirdiğimde göz göze gelmiştik. Dudaklarında bir gülümseme varken yavaşça bileğimden tutarak beni yakınına çekmişti. "Nereye yetişmeye çalışıyorsun?" Yumuşak bir ses tonuyla konuşuyordu.
Adımlarım yavaşlarken sakince omuz silktim. Adımlarımın hızlı olmasına alışıktım. Bazen yavaş yürümeye çalıştığımda bile adımlarımın kendiliğinden hızlandığını fark ediyordum. "Her şeye." Dedim ciddiyetten uzak bir ses tonuyla. Dudaklarımda bir gülümseme belirirken İpar'ın bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum. Sanki...Baktığı yerde çok önemli bir şey varmışçasına dikkatliydi.
"Yorulursun ama öyle," Sakin adımlarla sessiz sokakta yürürken derin bir nefes aldım. Zihnim hafiften bulanıktı, hafiften bulanık olması ne demekti ya da böyle bir şey mümkün müydü hiçbir fikrim yoktu ama öyle hissediyordum. Şimdi bir gülsem kahkahalarla gülebilirdim ama gözlerimden bir damla yaş dökülse bir kaldırıma çökerdim de. Öyle bir ikilemdi. Bu hissi seviyordum, bütün vücudum hafifleşmiş de ben süzülüyormuşum gibiydi. Onu cevapsız bırakırken sokağın sonundaki ışıklar gözümü alıyordu. Sahile açılan bir sokaktı burası.
Kaldırımdan inerek yola doğru bir adım atmamla bileğimde bir ağırlık hissetmiştim. Geriye doğru çekilmemle bakışlarım anında İpar'a döndü. "Kızım sen hiç dur durak bilmez misin ya? Bekle bir." Anlamazcasına gözlerinin içine bakarken tek düşündüğüm yüzünün nasıl bu kadar güzel gözüktüğüydü. Farkındalıkla bakışlarım yola kaydığında arabaların hızlı hızlı geçtiğini görerek İpar'a biraz daha yanaştım. Dalgındım sadece.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hiç söylenmemiş bir şarkı | gxg
Short Storyben senin gibi olsaydım. sen benim gibi olsaydın. o zaman durmaz mıydık aynı rüzgarda? ama biz yabancıyız. girlxgirl