otuz beş

755 89 30
                                    

"Evi olursun susuzluğun,
yuva arzun depreşir."

Cuma 23.12

Alçak sesli müzik kulaklarıma doluyordu. Saat henüz geceyarısına gelmemiş olduğundan olsa gerek gürültülü müzikler ve dans eden vücutlar yoktu. Bakışlarım koluyla beni dürtükleyen Koray'a kaydı. "NovaSu bugün havasında bakıyorum da." Genişçe sırıtıyordu. Koluna hafifçe vurduğumda canı acımış gibi numara yaparak geri çekildi. "O NovaSu seni çarpacak şimdi."

Hangi noktada bu gürültülü grup ile bir arkadaşlık bağı geliştirmiştim bilmiyordum ama onlarla vakit hoşuma gidiyordu. Onlarla görüşmeyi, muhabbet etmeyi seviyordum. Gürültülü aktiviteleri beni her ne kadar yorsa da uyum sağlamaya çalışıyordum. "Kokteyllerimizin tadına bakalım mı?" Diyerek meraklı gözlerle bana baktığında bir ona bir de önündeki şekilli bardağa bakmıştım. Benimle birlikte kokteyl sipariş ettiğinde biraz alay konusu olmuş olsa da bunu umursamamıştı.

Önümüzdeki bardakları değiştirdiğimde birbirlerimizin kokteylinden bir yudum aldık. Bir süre tadını almak için beklerken yüzümü buruşturdum. "Çirkinmiş seninki." Dediğimde onun da yüzünü buruşturduğunu görmüştüm. "Asıl seninki çirkinmiş." Dedi ve kokteyli tekrardan önüme ittirdi. Ben kendi kokteylimin tadını sevmiştim ama onunki benimkinden daha ağırdı. Küçük bir kahkaha attığımda bana iş yerinde çıkan tartışmayı anlatmaya başladı. Öyle coşkulu ve o anı tekrardan yaşıyormuşçasına anlatıyordu ki onu dinlemek bana keyif veriyordu.

Bir süre sonra masadan kahkahalar yükselmeye başladı. Sessizce kokteylimden büyük bir yudum aldım. Müziğin sesi artmaya başlamıştı. Bu kadar gürültülü ortamları sevmiyordum ama yanımda olam insanları sevdiğim için beni rahatsız etmiyordu. Dikkatim yükselen müzikte değil birbirimize yönelttiğimiz cümlelerdeydi. Tabii bir de...İpar'ın yanımdaki varlığı her şeyi değiştiriyordu.

Gün geçtikçe ona daha fazla bağlandığımı hissediyordum ve bu beni deli gibi korkutuyordu. Güvenli bağlanmak diye bir şey var ise ben bundan oldukça uzaktım. Oldukça uzak...Ve bir gün bunu fark edemeyecek kadar hislerime kendimi kaptırmış olmaktan da korkuyordum. İpar'a karşı hissettiklerimin büyüklüğü beni korkutuyordu. O da benim gibi hissediyor muydu? Peki ben...Ben o duygulara yakışabilir miydim ki...

"Yavaş iç." İpar'ın fısıltısını duyduğumda yutkundum. Kulağıma doğru eğilmiş, yakınımda kalmıştı. Nefesi boynuma çarpıyordu. Geriye çekildiğinde göz göze geldik. "Neden?" Dedim dilimi dudağımın üzerinde dolaştırırken. Kokteyl tadı vardı. Güzeldi. Bakışları dudağıma kaydı. "Alkol tadı gelmiyor diye hızlı içiyorsun ama bir anda etki edecek." Dedi yüzünde bir gülümseme belirirken. "Alkol oranı yüksek."

"Sarhoş olmayayım mı?" Diye mırıldandığımda yavaşça ellerim bileğine sarılmıştı. Ona baktığımda hep gülmek istiyordum. Gülmek ve ona dokunmak. Böyle...İçten gelen bir şeydi. Hoş bir his, iç ısıtan. Masanın altında parmaklarını yavaşça parmaklarıma geçirdi ve elimi tuttu. "Olmak mı istiyorsun?" Dediğinde hafifçe omuz silktim. Fark etmezdi. Sadece ona takılıyordum.

"Uzun zamandır olmadım." Bir kolunu omuzumun arkasına yerleştirmişti. "Çok içip başına bela olursam?" Yüzünün yakınımda olduğu her an uzun uzun onu incelemek istiyordum. "Bir şikayetim olmaz." Bir insanın ses tonu nasıl gülümseyebilirdi? Bu bir gerçeklik değildi, belki bir abartı belki bir mecaz. Hoş bir tınısı vardı, bana hissettirdikleri buydu. Bakışlarımı önüme çevirdiğimde gülümsüyordum.

İpar, önündeki birayı alarak benim kokteyl bardağıma çarptı ve birkaç yudum aldı. Onunla birlikte ben de bardağımı dudaklarıma götürdüm. Tadını sevmiştim, içmesi keyifliydi. Bakışlarım Toprak ve Eslem'e kaydı. İkisi de içmiyordu. Sanırım Toprak da Eslem'e eşlik etmek istemişti. Kerem çoktan tekila bardaklarını önünde sıralamış, Melike ve Koray'a salça olmaya başlamıştı. Bu hali beni güldürdü.

hiç söylenmemiş bir şarkı | gxg Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin