"İçine atmak kime yarar
Uyanıyoruz artık çık şu kafanın içinden
Yolunu bulsan, dayanabilsen
Senin içinde, seni arar."Cumartesi 14.03
Üzerimdeki yorgana daha da fazla sarılırken yatakta küçülebildiğim kadar küçüldüm. Bir yaz günündeydik ama ben yattığım yerde yorgana sarmalanmış bir durumdaydım. Felaket bir ağrı çekiyordum ve canım acıyordu. İçimden sadece ağlamak geliyordu. Olduğum yerde kıvranırken yorganı sıkıca sıktım. Çığlık çığlığa bağırmak istiyordum.
Regl olmuştum. Kasıklarımda korkunç ve katlanılanaz bir ağrı vardı, midem bulanıyordu. Yetmezmiş gibi sürekli tuvaletim geliyordu ama ona da gidecek gücü kendimde bulamıyordum. Tek yapabildiğim yatağımda kıvrılmış bir vaziyette yatmak ve bu ağrıyı unutmaya çalışmaktı. Uyumak istiyordum, uyursam hissetmezdim ama o da mümkün değildi.
Her ay böyle zorlu geçiyordu ama son zamanlarda fazla soğukta kaldığımdan olsa gerek çok daha farklı bir seviyedeydi bu acı verici hisler. Eslem ve Toprak hastaneye gitmemiz konusunda ısrarcı olmuşlardı ama uğraşmak istemiyordum. Her ay acıdan kıvransam da bir günümü yatağımda geçirip çöpe atıyordum ve o ağrının geçmesini bekliyordum. Eslem ile Toprak bir süre sonra pes etmişlerdi. Yanımda durmalarının da bana bir faydası yoktu, bu yüzden isteksiz de olsalar onlara gitmeleri gerektiğini söylemiştim.
Ayrıca bugün için çok önceden plan yapmışlardı. Yine bir buluşma düzenlenmişti ve bizim evdeydi. Aşağıdan gelen sesleri duyabiliyordum. Aslında böylesi daha iyiydi. Bahanem vardı, yanlarına gitmek zorunda değildim. Nefes alacak halim bile yoktu, bir de yanlarında durup İpar'ı görmezden gelmek başarabileceğim bir şey değildi. Yarım saat önce Koray gelmiş ve kapının arkasından kafasını uzatarak geçmiş olsun demişti. Sonrasında bana bir öpücük yollamış ve rahatsız etmemek amacıyla olsa gerek hızlıca gitmişti. Bu hali beni güldürmüştü.
Sağ tarafıma dönerken sıcak su torbasına biraz daha sarıldım. Soğumaya başlamıştı. Bir işe yaradığı da yoktu ama psikolojik olarak iyi hissettiriyordu. Ayrıca çaresizdim, bu acı nasıl geçer bilmediğimden kurtuluş yolum olarak bu sıcaklığı bulmuştum. Tırnaklarımı avuçlarıma bastırırken titrek bir nefes aldım. "Geç artık ya!" Diye sızlandım sinirle. "Geç!"
Ne vardı yani bu kadar acıyacak ve ağrıyacak? Her ay eziyet çekiyordum resmen. Böyle zamanlarda yanımda kimsenin olmasını istemesem de şu an kendimi fazlasıyla garip hissediyordum. Onlar aşağıda kahkahalarla gülerken benim bu durumda olmam hiç adil değildi!
Tamam yanlarında olmak istemiyordum ama...İstiyordum işte! Kendime de mi yalan söyleyecektim? Evet...Aslında bir yalanı gerçeğe dönüştürmek istiyorsam önce kendim inanmalıydım. Aşağıya inmek, kahkahalarla gülmek, Koray ile şakalaşmak, Eslem'in yaptığı kekten yemek istemiyordum. İpar'ı görmek istemiyordum, onunla konuşmak, ona sarılmak istemiyordum. Evet, istemiyordum. Devam et Nova, birazdan bu yalana inanacaksın.
Hissettiğim sızıyla birlikte dudaklarımın arasından bir inleme döküldü. Gözlerimi sıkıca yumarken yorganımı sıktım. Kapının tıklatıldığını duyduğumda yatağıma daha çok gömüldüm. Eslem ya da Toprak gelmiş olmalıydı. Kimseyi görmek istemiyordum. Asıl görmek istediğim kişiyi göremeyişimin hırsıydı bu. Beni merak etmiş miydi? Yoksa kırgın ya da kızgın mıydı? Belki de son görüşmemizdeki soğukluğum umrunda bile değildi? Öyle olması benim işime yarardı ama bunu isteyemiyordum da.
Kapının aralandığını fark etsem de bakmadım. Kısa bir sessizliğin ardından duyduğum ses ile birlikte bakışlarım anında kapının arkasından başını uzatan kişiye kaydı. İçeride değildi. "Girebilir miyim?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hiç söylenmemiş bir şarkı | gxg
Kısa Hikayeben senin gibi olsaydım. sen benim gibi olsaydın. o zaman durmaz mıydık aynı rüzgarda? ama biz yabancıyız. girlxgirl