otuz dört

1K 94 12
                                    

"Başımda deli sevdalar
Yüreğimde yar."

Pazar 23.12

İpar'ın bakış açısından;

Kapının girişindeki merdivenlere oturmuş, ağaçta asılı olan salıncağa bakıyordum. Karanlık çökmüş, geniş bahçeye geceyi getirmişti. Akşam rüzgarı yüzünden dallar birbiriyle çarpışıyor, salıncak sallanıyordu. Usulca sallanan, o küçük salıncak. Çocukluk anıları gibi. Düşüncesi yüzüme huzursuz bir gülümseme yerleştirdi. Benim çocukluğumun ait olduğu çocuk parkları yoktu, en sevdiğim salıncak yoktu. Bu salıncak Nova'nın çocukluğunundu.

Bir gece, sarhoşluktan bana dert yakınırken Toprak ile bu merdivenlerde oturduğumuzu anımsıyordum. Üniversiteden yeni mezun olmuştuk. Bana küçük kız kardeşini anlatıyordu. Onun için hiç büyümediğinden, Nova'nın ağacın gölgesine saklanmış salıncağı çok sevdiğinden, çocukluğunda o salıncaktan hep düştüğünden fakat yine de vazgeçemediğinden.

Nova, Toprak için hiçbir zaman büyümeyecekti. Onu hep, koruyup kollaması gereken küçük kız kardeşi olarak görüyordu. Biliyordum, anne ve babasının yokluğunu onun her şeyi olarak kapatmaya çalışıyordu. Onu öyle iyi anlıyordum ki, bu içimdeki huzursuzluğu arttırıyordu.

Toprak'ı biraz olsun tanıyorsam benim Nova'da gördüğümü, ona olan hislerimi anlamayacaktı. Hislerime inanması için çaba sarf etmem gerekiyordu fakat daha hiçbir şeyden haberi yokken bunu nasıl yapabilirdim? Yapamazdım. Korku duyduğum şey ise bir şeyleri anlatamadan Eslem ile Toprak'ın aramızdakileri anlaması ve yanlış yorumlamalarıydı.

Yanımda getirdiğim sigara paketinden bir dal çıkarttım ve elimi çakmağa siper ederek yaktım. Stresliydim. Derin bir nefes alırken rüzgar saçlarımın arasından geçip gidiyordu. İzmaritte kalan ruj izine takıldı bakışlarım, ardından yine bahçeyi izlemeye başladım. İlk defa düşüncelerim böylesine dağılmış bir durumdaydı. Burada olmak, Nova'nın yanında olmak bana iyi hissettiriyordu fakat içimi huzursuz eden yanını görmezden gelemiyordum.

Rol yapmakta iyiydim, söz konusu ben olduğumda kimsenin aramızdakileri anlayacağını sanmıyordum fakat rol yapmak istemiyordum. Bu, kendime ihanet ediyormuşum gibi hissettiriyordu. Bir kere her şeyi geride bıraktıktan sonra yeniden aynı noktaya dönmeyeceğimi düşünmüştüm, kendime verdiğim bir söz vardı. Ben gizlenerek yaşamak istemiyordum. Buna rağmen şimdi...İçerisinde bulunduğumuz duruma zaman vermem gerekiyordu. Sıkışıp kalmıştım.

"Sakinleş," Diye mırıldandım sessizce. Eğer Nova'nın ihtiyacı olan şey zaman ise, ikimize de bu zamanı yaratırdım. Yalnızca, hayatın getirdiklerine engel olamıyordum. O ne zaman isterse o zaman bir şeyleri gizlemeyi bırakırdık. Ama o zamana dek mantığımı ön planda tutmam gerekiyordu.

İki gün önce Nova onlarda kalmamı istediğinde kabul etmememin sebebi de buydu. Onunlayken rol yapmak, bir maske takınmak istemiyordum ben. Fakat Toprak ve Eslem yanımızdayken bu maskeyi ikimizin de takınması gerekiyordu. Ya da...Bu gece olduğu gibi.

Bir şeyleri açık etmekten öyle çok korkuyordu ki, bu her şeyi daha da açık ediyordu. Yakın olmayacağım derken onu en uzağımda bulmaktan korkuyordum. Çekincelerini anlıyordum, ona kötü hissettirmek istemiyordum ama kendimi bu hislerden korumakta da zorlanıyordum.

İstiyordum ki...Elimi tutarken korkmasın. Gözleri gözlerime değdiğinde çekinerek bakışlarını kaçırmasın. Güldüğü zaman omuzlarıma yerleşen elleri beni soğukluğuyla tanıştırmasın. Fark ediyordum, yan yana olduğumuzda ne kadar iradeli durmaya çalışırsa çalışsın duyguları mantığının önüne geçiyordu. Gece boyunca ona bakmamak için üstün bir çaba harcamam gerekmişti. Onun bakışları ise hep üzerimdeydi. Çünkü ne kadar yakında olursak, o kadar yetmiyordu. İkimize de.

hiç söylenmemiş bir şarkı | gxg Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin