İlk ve son aşk

10.1K 844 1.4K
                                    

"Biz dışarı çıkıyoruz gelmenize gerek yok. Gelmek isteyen varsa da kararından hemen şimdi vazgeçsin."

Hyunjin kolumu tuttuğu gibi beni dışarı çıkartınca kıkırdadım. Bir insan yalnız kalmak istediğini herkese en fazla bu kadar belli edebilirdi. "Ee nereye gidelim?"

"Hmm düşüneyim. Evin sağında kalan büyük orman var, önündeki piknik alanı olan orman var, solundaki hafif yama olan orman var ve arkasındaki korkunç görünen orman var. Hangi ormanı seçmek istersin bebeğim?"

Ormandan başka alan yoktu geldiğimiz yerde sadece kumsal vardı ama orası da biraz uzak kalıyordu.

"Bebeğim mi?" Evet Hyunjin buna takılmıştı.  "Bir daha söylesene."

Çenesini tutup yüzümü ona yaklaştırdım ve gözlerimi dudaklarından ayırmadan konuştum. "Bebeğim."

Etraf çok sessizdi. Sadece rüzgarın uğultusu ve Hyunjin'in kalbinin atış sesi vardı. Kalbi o kadar hızlı atıyordu ki duymamak mümkün değildi.

Dudağıma bir öpücük bırakıp ellerimizi birbirine kenetledi ve evin arkasındaki ormana doğru ilerlemeye başladı.

"Korkunç olan ormanı tercih ederim."  Hyunjinden de bu beklenirdi zaten öyle değil mi? O önde ben arkada giderken kenetlenmiş ellerimize bakıp gülümsedim. Elim Hyunjin'in elinin içinde kayboluyordu.

Uzun ve şekilli parmakları vardı ellerine tapabilirdim.

Son zamanlarda kar yağmıyordu o yüzden dondurucu bir soğuk vardı. Büyük ihtimalle Noel zamanlarında yağacaktı. Ben kalın bir mont giymeme rağmen Hyunjin deri ceketiyle çıkmaya çekinmiyordu kesinlikle. Soğuk bedenine işlemiyor gibi görünüyordu.

Ormana giriş yaptığımızda etrafa göz gezdirdim. Kimse yok gibi görünüyordu. İleride boş olan çardakları gözüme kestirdiğimde Hyunjin'i oraya sürüklemeye başladım.

Çardaklar araba şeklindeydi tekerlekleri oldukça büyüktü ve çok nostaljik görünüyorlardı. İçi fazla yüksekte kalıyordu bu yüzden beş basamaklı bir merdiveni vardı.

Merdivenleri teker teker çıkıp tahta olan banka oturdum ve Hyunjin'i de yanıma çektim.

Elini belime sardığında ona tamamen sarılıp başımı omuzuna yasladım ve gözümü ormanda gezdirdim. Yüksekten görmek biraz daha ürkütücü olmasını sağlamıştı. Ormanın çoğu karanlık bölgesini görebiliyordum.

Hyunjin'in saçları yüzüme uçuşunca burnum gıdıklandığı için gelen telleri Hyunjin'in kulağının arkasına sıkıştırdım. Bunu yaparken dikkatli bir şekilde beni izliyordu.

"İlk ormana geldiğimiz zamanı hatırlıyor musun?"

Anılar gözümde canlanınca gülümsedim. Hyunjin içmesin diye yapmadığım şey kalmamıştı. Sonra kaybolmuştuk ve yağmurun altında oturmuş ısınmaya çalışmıştık. O günden bu yana ne çok şey değişmişti.

Nefretten doğan aşk diye bir şey vardır. Tam olarak onu yaşamıştık.

"Hatırlamaz olur muyum."

"Orada öpüşmüştük ve sen geri çekilip ben senin doktorunum olmaz demiştin bir tane çakasım gelmişti."

Bedenimi tamamen ona çevirdim. Yüzüme arsız bir sırıtış yerleştirdim ve elimin tersiyle yavaşça yüzünü okşadım. Ardından parmaklarımı dudaklarına değdirdim. "İstersen bunu telafi edebilirim."

"Ah bunu çok isterim." Ellerimle iki yanağını kavrayıp gözlerimi dudaklarına indirdim. Tam dudaklarımızı birleştirecekken çardağa bir taş atıldı.

Doctor | HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin