Kafamı koyduğum yastığı alıp sırıtarak telefonda bir şeyler yapan Jisung'a fırlattım. "Ahh! SİKİK ADAM TELEFON DUDAĞIMA ÇARPTI."
Jisung'un telefonu dudağına çarptıktan sonra yeri boylayınca sövmeye başladı. Her an üzerime atlayabilirdi konu değiştirmem lazım. "Tamam boş yapma da kiminle konuşuyorsun öyle sırıtarak onu söyle."
Derin imada bulunan bir gülüş fırlatıp çaresiz kıvrınışlarını izledim. Anlaşıldı yine birinden hoşlanmaya başlamıştı.
"Minho." Söylediği şeyle gözlerim yerinden çıkacak kadar büyüdü. Şerefsize bak sen. "Sen ben içeride hastalarla konuşurken danışmada insanlarla mı flörtleşiyorsun?"
Göz devirdi ve yattığı yerden doğruldu. Ben de o sırada kendimi bir mazeret dinlemeye hazırladım. "Öyle değil. Yani çok farklı gelişti."
Bu çocuğun lafı dolandırması beni deli ediyordu. Devam et der gibi baktığımda anlatmaya başladı. "Hyunjin hakkında konuşuyorduk sonra benim hakkımda sorular sormaya başladı sonra ben onun hakkında sorular sormaya başladım sonra ikimiz hakkında soru sormaya başladık sonr-"
Ağrıyan başım daha fazlasını kaldıramayacağı için elimle Jisung'u susturdum. "Sonuç olarak şu an flört müsünüz?"
Sorgularcasına etrafa göz gezdirdi. Sanırım o da şu an ne olduklarını bilmiyordu. Her ilişki öncesi olan durumdu bu zaten. İki taraf da ne olduklarını düşünüp dururdu.
"Emin değilim arkadaşız galiba sadece." Yüzü düşünce ben de suratımı asıp dudaklarımı büzdüm. Bu sincap suratlının yüzünü asmasına katlanamıyordum.
Ayaklarımı sürte sürte yanına gidip kollarımı sıkıca ona sardım. "Seni küçük sevgi pıtırcığı." Söylediği şeyle kahkaha atıp daha sıkı sarıldım. "İster misin?"
Ne dediğimi ilk başta anlamasa da şerefsiz gülümsememi görünce gözleri büyüdü. "Hayır hayır hayır hayır hayır."
Bir anda Jisung'u gıdıklamaya başlayınca kahkahası ve yardım çığlıkları kulağıma doldu. "Susmazsan daha çok gıdıklarım." Neredeyse kıvranıyordu. Küçüklüğümüzden itibaren onu her güldürmek istediğimde bu taktiği kullanırdım. Nefessiz kalsa da en azından güldürüyordu değil mi?
"Eğer ahahahahh şimdi durmazsan ahahahahha NEFESSİZLİKTEN ÖLECEĞİM AHAHAHAHAHAH." Ölmemesi için üzerinden kalkıp koltuğa oturdum. Jisung sanki 5 dakika boyunca nefesini tutmuş gibi derin derin nefesler alarak hayata dönmeye çalışıyordu. "Ölüyordum amına koyayım."
"Tamam abartma." Jisung ciddi misin der gibi bakınca gözlerimi kaçırdım. Biraz abartmış olabilirdim tabi.
Cebimden telefonu çıkartıp saate baktığımda 19.00 olduğunu gördüm. Evde biraz bunalmıştım. Çoğunlukla klinikte olduğum için kendime zaman da ayıramıyordum. En iyisi çıkıp bir deniz havası almaktı.
"Ben biraz hava almaya çıkacağım." Jisung gülümseyerek baktığı telefondan gözünü ayırmadan başını sallayınca göz devirdim. Akıllanmayacaktı kesinlikle.
Odama çıkıp dolabımı açtım ve ne giyebileceğimi düşünmeye başladım. Sonbahar akşamıydı ve dışarısı hafif soğuktu bu yüzden siyah ve bol bir kapüşonlu sweatshirt çıkarttım. Rahat olmak istediğim için yine siyah olan hafif bol bir eşofman aldım.
Gri olan ve zaten hiç bozulmayan saçlarımı hafifçe düzelttim. Hazır olduğuma karar verince telefonumu ve cüzdanımı alıp odamdan çıktım.
Merdivenlerden inerken göz ucuyla Jisung'a baktığımda hala aynı pozisyonda ve aynı yüz ifadesiyle telefona baktığını gördüm. Minho bu çocuğu bu kadar güldürüyorsa vardır bir iki numarası.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doctor | Hyunlix
Romantiek"Ağlarken öpüşmek gibi bizimkisi. Kalbini çok sızlatıyor ama çölün ortasında suya muhtaç olduğun kadar muhtaçsın o dudaklara."