Ağrı. Tek hissettiğim şey buydu. Tüm bedenimde yoğun bir şekilde bunu hissediyordum. Dayanılmazdı.
Kapalı olan gözlerimi yavaşça açmayı denedim ama saniyesinde geri kapattım. Beyaz oda ve beyaz ışıklar resmen gözüme işkence ediyordu.
"GÖZLERİNİ AÇTI. BİRAZ ÖNCE GÖZLERİNİ AÇTI."
"DOKTORU ÇAĞIRIN FELİX UYANDI."
Boğuk olan konuşmaları zar zor anımsıyordum. Etrafımda sadece koşuşturma ve panik sesleri vardı.
Ne olmuştu? Ben neredeydim? Zorla açtığım gözlerimi zaman vermeden doktor ışık tutarak inceledi. Kolumu tuttuğunda yüzümü buruşturdum.
"Böyle yapınca acıyor mu diyecektim ama yüzünün halinden belli."
Bilincim iyice yerine gelmeye başlayınca etrafa göz attım. Normal bir hastane odasındaydım yoğun bakım falan değildi.
Jisung, Changbin ve Jeongin meraklı, korkmuş ve heyecanlı gözlerle bana bakıyorlardı. Tek bir kelime dahi etmemiştim.
Son olan şeyler.. Ne olmuştu? Kliniğe gidecektim Hyunjin beni bırakacaktı.
Hyunjin...
Aklımda canlanan kaza sahnesiyle gözlerim fal taşı gibi açıldı. "Hyunjin nerede?"
Jisunga yönelttiğim soruyu Changbin ve Jeongine bakıp destekledim. İyiydi. Öyle olmalıydı. Hyunjinin bir şeyi yok demelerine ihtiyacım vardı. Hiçbir şeyi yok desinler lütfen hiçbir şeyi yok desinler.
Ama onun yerine sadece gözlerini kaçırıp susmuşlardı. Ağızlarını açıp tek bir kelime bile etmiyorlardı. "BİR ŞEY SÖYLEYİN HYUNJİN NEREDE?!"
Kafayı yemek üzereydim. Onların sustuğu her saniye benim kalbim sıkışıyordu.
Bedenimin her yerine dağılan acıyı umursamadan üzerimdeki örtüyü fırlatıp takılan serumları çıkarttım. "Felix ne yapıyorsun?"
Jeongine cevap vermeyip yataktan ineceğim anda doktor beni durdurdu. "Şu an kalkmanıza izin veremem."
"İzin istediğimi hatırlamıyorum."
Hyunjin'e ihtiyacım vardı. Onu istiyordum. Hiçbir şeyi değil sadece onu istiyordum. Nefes alışını dinlemek kalbinin attığını hissetmek istiyordum. Bana yaklaştığında vücuduna dağılan heyecanı hissetmek istiyordum. Ben sadece onu istiyordum.
"Felix H-yunjin iyi."
"O ZAMAN NEDEN BURADA DEĞİL? HYUNJİN İYİ OLSA BENİ BURADA YALNIZ BIRAKIR MIYDI? BENİMLE OYUN OYNAMAYIN. BENİ HYUNJİNE GÖTÜRÜN!"
Onlar böyle davrandıkça kafamdaki senaryolar daha da kötüleşiyordu. "Hyunjin yaşıyor öyle değil mi?"
Oldukça kısık bir sesle hatta fısıldayarak söylemiştim bunu. Bunun cevabını duymaya gücüm yoktu. Korkuyordum. Hayatımda ilk defa olumsuz bir cevap almaktan bu kadar korkuyordum.
"Doktor hanım Felixi Hyunjinin yanına götürebilir miyiz?"
Jisung bunu dediğinde Changbin kaşlarını çatarak Jisunga baktı. Neden öyle bakmıştı ki? Hyunjin'in yanına gitmemde ne gibi bir sakınca olabilirdi?
Jisung Changbinin bakışlarına karşılık olarak. "Onu görmezse daha kötü olacak." Demişti. Neler dönüyordu bilmiyorum. Tek bildiğim şey sadece Hyunjini istiyordum.
"Pekii." Doktor kenarda duran tekerlekli sandalyeyi getirdiğinde Jisung ve Changbinin yardımıyla sandalyeye oturdum. Vücudumdaki acılar umrumda değildi. Ruhum tükenmiş gibi hissediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doctor | Hyunlix
Dragoste"Ağlarken öpüşmek gibi bizimkisi. Kalbini çok sızlatıyor ama çölün ortasında suya muhtaç olduğun kadar muhtaçsın o dudaklara."