"Hyunjin bak götüm dondu güneş doğacak neredeyse hani bulacaktın yolu?" Hyunjin beni takmayıp kısık gözlerle ormanın ucuna bakmaya çalıştı. Tam tekrar konuşacaktım ki eliyle ağızımı kapattı. "Sesini kesersen bulabilirim belki."
Gözlerimi devirip peşinden yürümeye devam ettim. Gece kaybolduğumuzu fark ettiğimiz andan itibaren geri dönmeye çalıştık ama maalesef yolu bulamadık.
Şimdiyse güneşin doğmasına çok az kalmıştı ama biz hala yolu bulmaya çalışıyorduk. Artık çok yorulmuştum bacaklarım işlevini yitirmiş gibi hissediyordum.
"Doktor." Aniden durup bana seslenen Hyunjin'e döndüm. "Biz aptal mıyız?" Ne demeye çalışıyordu bu çocuk. Evet gece ormanda nereye gittiğimizi bilmeden koşmak biraz aptallıktı ama çok da sorgulamamak lazım.
"Saat 6 dan sonra ormanın ucundaki yola bir sürü insan koşmaya geliyor ve ister istemez de fazla ses çıkartıyorlar neden onların sesini takip etmeyi beklemek yerine salak gibi daha çok uzaklaşıyoruz?"
O kadar haklıydı ki... Bunca zaman bulunduğumuz yerden boşuna uzaklaşmıştık. Gerçekten aptal olmalıydık. "Oturup bekleyelim o zaman."
Başını sallayınca bir ağacın dibine kıvrıldık. Kıyafetlerim ıslak olduğu için biraz üşüyordum ama bu sefer Hyunjin'e sığınamazdım tabi. Yağmur da bitmişti birazdan ısınırdım.
Bugün ilk randevu Hyunjin'in di. Biraz tuhaf olacak ama bugün en az yoracak olan hasta Hyunjin di. Çok fazla sıra dışı vaka vardı ve düşündükçe ağlayasım geliyordu.
"Hyunjin." Yaslandığı ağaçta başını yana yatırarak bana baktı. "İsterden seansa şimdi burada başlayalım." Hyunjin hafif kıkırdayınca ne olduğunu sorgularcasına ona baktım.
"Seansı klinik hariç her yerde yapıyoruz. Acaba diyorum benden başka hastalarınla da klinik dışında bu kadar seans düzenliyor musun?"
Bunu Hyunjin söyleyince fark etmem çok tuhaftı. Onun değişik bir şekilde dış dünyamla ilişki kurduğunu hissetmeye başlamıştım. Farklı olduğunu hissediyordum. Hissettiriyordu. Beni kontrolü altına almayı başarabiliyordu ama küçük bir sıkıntı seziyordum. Beni kontrolü altına almasından hiç rahatsızlık duymuyordum.
Söylediği şeyi dikkate almamış gibi yaparak konuştum. "Başlayalım mı?" Kıkırdayıp alay dolu gülümsemesini yüzüne serdi. "Başlayalım doktor."
Seans 3
"Çocukluğun. Bana çocukluğunu anlat."
"Nasıl yani?"
"Nasıl bir çocukluk geçirdin? Seni en çok mutlu eden ve en çok mutsuz eden şey neydi?"
Gözlerini kapattı ve başını gökyüzüne kaldırdı. O anları anımsamaya çalışıyor gibiydi. Belki de sadece rahatlamaya çalışıyordu.
"Her şeyi açık açık anlatmamı mı istiyorsun doktor?" Başımı onaylar anlamda sallayıp güven verici şekilde baktım gözlerine. Bana artık güvenmesi gerekiyordu. Artık benimle yaşadığı şeyleri paylaşması gerekiyordu.
"Peki o zaman." Derin bir nefes alıp anlatmaya başladı. "Bok gibi bir çocukluk geçirdim. Küçükken daha doğrusu 6 yaşımdan itibaren sesim çıksa veya en ufak bir rahatsızlık duysa babam beni hemen o soğuk, karanlık kilere kapatırdı. Annem de ondan korktuğu için bir şey diyemezdi tabi sahip çıkmazdı bana. 15 yaşıma kadar her yerimde morluklarla yaşadım."
Üzüntümü yüzüme yansıtmamaya çalışarak dikkatle dinledim Hyunjin'i. Şu an ona sarılmak istiyordum ama bu bütün dikkati dağıtırdı. Şu an anlatmaya başlamışken bunu göze alamazdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doctor | Hyunlix
Romance"Ağlarken öpüşmek gibi bizimkisi. Kalbini çok sızlatıyor ama çölün ortasında suya muhtaç olduğun kadar muhtaçsın o dudaklara."