Kodaline- All I Want
Sınır 40 oy 80 yorum
Keyifli okumalarTüm zamanlardan daha soğuk geçen bir kış vardı. Eski, tüplü televizyonumuzdaki uzmanların açıklamalarını hatırlıyorum hala. Evden dışarı çıkmamız için sürekli uyarı veriyorlardı. 11 yaşlarımdaydım. Delikanlılığımıza laf gelmesin diye annemlere de bir şey diyemiyordum. Ama yatağımın içinde korkudan tir tir titriyordum. Ve aslında içten içe beni bu durumdan babamın değil de Cihan'ın çıkarabileceğini biliyordum. Şansıma o da buradaydı. Hemen karşımdaki evde nefes alıp veriyordu ama bu fırtınada buraya gel diyemezdim. Ama o anladı. O gece annesini bile dinlemeden bana gelmişti. O geldiğinde yatakta top halini almıştım bile. Önce bacaklarımı kollarımın hapsinden kurtardı. Sonra ayırdığı kollarımı kendi hafif yapılı bedenine doladı. Başım birkaç sene içinde spor yaptığı için gelişen göğüs kaslarına yaslanırken bütün sesler susmuştu. Çünkü güvendeydim. Hem de hiç olmadığım kadar.
Şimdi de hissediyor mudur ki? Çok üşüyorum çokça da korkuyorum. Yeni bir güne başlamak için ne isteğim ne de halim var. Ama ince perdelerin ardından güneş dünkü havanın inadına gülümsüyordu sanki. İyi hissetmiyorum ve iyi hissetmeyeli o kadar uzun bir süre oldu ki artık normal hayatımın bu olduğuna inanmaya başladım. Değildi ama. Benim iki babam iki de annem var. Herkesten daha pohpohlanarak, daha şımarık büyüdüm. Bir kere etrafımda etten kemikten bir duvar vardı. Kimsenin aşıp da bana ulaşamayacağı bir duvar. Ama şu an büyük yer yatağında tek başıma uzanırken belki de hiçbirine gerçekten sahip olmadığımı düşünmeden de edemiyorum. Ama bir zamanlar sahiptim. Belki de tekrar kavuşmak için memleketime dönmeliyim. Ama bir söz verdim onsuz dönmeyeceğim diye. Dönmemeliyim. Yoksa Cihat babamın yüzüne nasıl bakarım? Hatice annemin evine rahat rahat nasıl girip çıkarım?
"Akşın? Uyandın mı?"
Kapının ardından gelen ses Murat'a aitti. Dün gece odaya hiç gelmediğine emin gibiyim ama yine de gözümle görmediğime tam manasıyla inanamam. En azından sabah ezanıyla birlikte uyandığımda odada değildi. Açıkçası adamın yatağını işgal etmiştim ve muhtemelen kendisi koltukta uyumuştu. Yaptığımın yanlış olduğuna şu anda varıyordum. "U-"
Telefonumun zil sesi hemen yastığımın yanından gelirken gece en ufak bir ihtimal için bile olsa telefonu yanıma koyduğumu hatırladım. O ihtimal elbette ki gerçekleşmedi. Telefonu alıp ekrana baktım. Annem görüntülü arıyordu. Bizzat evime yerleştiren annem bulunduğum odanın evimde olmadığını şak diye anlardı ki zaten tavanın ahşabı ekrana kesinlikle girerdi.
Aramayı reddedip hemen kendim normalden aradım. "Kız Akşın neden kapatıyorsun kızım telefonu?"
"Üzgünüm anne şu an pek müsait değilim." Anne, gerçekten üzgünüm. Hissetsene.
"Tamam güzel kızım benim neden üzülüyorsun? Ay ne diyecektim Hatice?"
Gülümsedim. Annemin etrafının kalabalık olduğuna eminim. "He tamam tamam. Akşın kızım biz bir şey yaptık."
Annemlerin yaptığı en çılgın şey bahçemize büyükçe bir su fıskiyesi koymaktı. Yani şehir meydanlarından olanlardan. Bu yüzden onlardan büyük sürprizler beklemiyordum. "Ne yaptınız yine anne? Lütfen bu sefer de billboard koyduk demeyin."
"Geç sen dalganı geç kızım. Kabahat bizde."
Annem sitemlerine devam ederken babam da ona katılmıştı. Pekâlâ bu ikisin de suçu olduğu için pek tabi birlikte çemkirebilirlerdi. Emekli öğretmen annem ve emekli asker babam çoğu kez sıkıntıdan evin farklı yerlerine değişik şeyler yapmayı seviyorlardı. Gerçi... yaptıktan sonra pişman olmuyorlar da diyemezdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOĞU KARTALI
General FictionTÖRE KİTABI DEĞİLDİR TAMAMLANDI "Cihan," dedi en nazlı sesiyle, her zamanki gibi. Bakışları bir şey isterken olduğu gibi kısılmış mavi mavi bakmaya başlamıştı. Sanki onun küçücük ağzından çıkan her sözün benim için birer emir olduğunu bilmez gibi. ...