DOĞU KARTALI| 40 - FİNAL

5.1K 155 28
                                    


Yalın - Bir Bahar Akşamı
Son kez keyifli okumalar

Baharın gelişi odanın içerisine vuran güneşin ışıltısı ve kuşların cıvıltısıyla kendisini belli ediyordu. Şehir hiç olmadığı kadar canlıydı bugün. Sanki bu kadar kısa sürede dağların karı bile erimişti. Sıcaklık içine kadar işlemişti. Tertemiz, pırıl pırıl bir havası vardı Trabzon'un.

Belki de hiç bu kadar mutlu olmamıştım. Her şey o kadar yolundaydı ki. Sıcacık yatağımdan kalkarken henüz bir aylık karnım kendini belli ediyordu. Gülümseyerek karnımı okşadım. Çok güzel bir görüntüydü bu annesi bozana kadar.

"Akşın!"

Derin bir nefes aldım. "Efendim anne?"

"Öğlen oldu kız geç kaldık. Çabuk gel."

Oflayarak yataktan kalktım. Ayaklarıma pofuduk terliklerimi giyip cama yöneldim. Temiz havayı içime çekmeliydim. Ya da kimi kandırıyordum ki canım Cihan'ı görmeyi çekmişti. Camı kaldırıp başımı aşağı eğmiştim ki her sabah olduğu gibi gördüm onu camın altında.

Sıcacık gülümsedi. "Günaydın güzel anne."

Kocaman gülümsedim. "Günaydın yakışıklı babamız."

Elinde tuttuğu meyveyi havaya atarken sarkmadan bana attığı meyveyi tuttum. Yemyeşil büyükçe bir elmaydı. Büyükçe bir ısırık aldım elmadan. Çok lezzetliydi. Ya da minik bebeğimin canı çekmişti ve bu kadar güzel geliyordu.

"Bugün görüşme ihtimalimiz yok mu sarışın?"

Müstakbel kocama baktım. Düğün telaşı o kadar iki evi sarmıştı ki ben bebeğimin babasını bile göremiyordum. "Sanmıyorum hayatım."

Yine delirmemek için kendini zor tuttuğunu görebiliyordum. Zaten bu şeylerin boş olduğunu düşünen bir adamken tam da bu telaşenin içine düşmüştü. Bu duruma en az onun kadar tepkiliydim bende tabi ki, ama dinleyen kimdi?

"Cihan!" Cihat amcanın sesi karşı evden gelirken Cihan istemeye istemeye cevap verdi babasına. "Buraya gel daha yapacak işlerimiz var."

Cihan itiraz etmeden cevap verdim hemen. "Sen git hayatım. Yoksa bu işler hiç bitmeyecek."

Bir an işlerin hiç bitmeyeceğini ve dolayısıyla da hiç kavuşamayacağımızı düşündüm ama çok kısa bir andı çünkü artık her şey sona ermişti. Ve mutlu olmamak için önümüzde hiçbir engel yoktu.

"Seni seviyorum."

"Biz de seni seviyoruz."

Cihan uzaklaşmaya başlarken ben de içeri girdim. Havanın ısınmasıyla birlikte iyice yaz havasına dönmüştü. Ben de düğünü salonda değil de bahçede yapmak istemiştim ama bu sefer de daha fazla iş yükü olmuştu. Yine de ne benim ailem ne de Cihan'ın ailesi itiraz etmemişti ve böylelikle her şey istediğim gibi oluyordu. Ben hamile olduğum için sadece gelen süsleri nereye yerleştirmeleri gerektiğini söylüyordum. Cihan hiçbir şeye dokunmamam hususunda oldukça ısrarcıydı. Hele de bebeklerimiz olacağını öğrendikten sonra. Gerçi o bir şey söylemese bile kendimi işlere el atacak kadar iyi hissetmiyordum. Çok çabuk yoruluyordum ve sürekli uykum geliyordu. Doktorum ne kadar normal olduğunu söylese de istemsizce stresleniyordum. Tabi bir de sabah bulantılarım vardı ki hangisinin daha kötü olduğuna karar veremiyordum. Hamilelik zordu ve beni motive eden tek şey küçük ailemdi tabi ki. Yaşayacağımız güzel günlerdi.

Şu birkaç haftada birkaç değişiklik olmuştu tabi. Cihan'ın yürüttüğü gizli görevde hala yakalanmayan teröristler vardı. Yani aslında tehlike geçmemişti ve bu yakalanmayan teröristler hala dışarıdaydı. Henüz ailelerimizin haberi olmasa da düğünden hemen sonra ülkeyi terk etme emri gelmişti. Bu haberi nasıl paylaşacağımızı bilmesek de şimdilik sürecin tadını çıkarmaya ve birbirimize alışmaya çalışıyorduk. Alışmaya diyordum çünkü Cihan hem uzunca bir süredir bizden ve olaylardan uzaktı hem de bunu düşünürken bile üzülsem de biraz yabancılaşmıştı. Belirtmemeye çalışıyor ve bunu gizliyordu belki ama ben anlayabiliyordum. Gündemden kopmuştu ve geçen yıllarda düzgün bir hayat bile sürmemişti. Garipsiyordu ve o kadar normaldi ki aslında.

DOĞU KARTALIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin