Mor ve Ötesi- Melekler Ölmez
Sınır 80 oy 100 yorum
Keyifli okumalar
Günler birbirini kovalarken aralık ayının da sonuna yaklaşmıştık resmen. Tarihler 22 Aralık'ı gösterirken onu en son görüşümün üzerinden neredeyse bir ay geçmişti. Son sözleri aramızdaki şeyi tamamen bitirmiş miydi yoksa bir şeyleri başlatmış mıydı anlayamamıştım. Zaten anlamama yetecek kadar da durmamıştı evde. Gerçi gitmesini isteyen de bendim. Hala daha isteğimde kararlı olsam da onu yanımda istediğim gerçeği de değişmiyordu. Neyden bahsettiğini açık açık anlatmalıydı.
Bir süredir düşündüğüm tek şey acaba çok mu fevri davrandığımdı. Olayların iç yüzü farklı olabilir miydi? Ama bunu en azından bana söylemez miydi? Tehdit mi etmişlerdi? Eğer öyleyse neyle yanlarında tutuyorlardı? Öyle değilse neden onların yanındaydı? Kendi özgür iradesiyle mi geçmişti?
Çelişkiler beynimi kemirirken yine rutin bir güne başlamak için yataktan çıktım. Dışarısı çok soğuktu. Öyle ki kar neredeyse yağmak üzereydi. Bu yüzden de hiç olmadığı kadar kalın giyiniyordum.
Ayaklarımı sürüyerek dolabımın önüne kadar geldim. Yaşadıklarımdan mıdır bilinmez artık eskisi gibi giyinmeye hevesim yoktu. Elime ne geçerse onu üzerime geçiriyordum. Siyah deri taytı bacaklarımdan geçirdim. Üzerine de balıkçı yaka siyah kazağımı giydim. Kalın tabanlı bilek üstü botumu da giyip doğruldum. Kalın kaşe montumu yatağın üzerine attım ve makyaj masasına ilerledim. Saçlarım da iyiden iyiye uzamıştı. Hızla tarayıp numaralı gözlüklerimi taktım. Lensle de uğraşmak istemiyordum. Evet, depresyon belirtilerinin hepsini gösteriyorum.
Montumu ve kol çantamı alıp odamdan çıktım. Ne kahvaltıyı hazırlayacak mecalim ne de onu yiyecek isteğim vardı. Belki de bundan belim ipince kalmıştı. Artık değil kilomu hiçbir şeyi umursamadığım için monoton günüme başlamak için daireden ayrıldım. Bende bıraktığı bu yıkıcı etkiden nefret ediyorum.
Merdivenleri çabucak inip apartmandan ayrıldım. Bir süredir Ayla'yla da görüşemiyorduk çünkü Koray'la birlikte ufak bir tatile gitmişlerdi. Onlar adına mutluydum çünkü birbirlerine çok aşık ve bir o kadar da bağlıydılar.
Siteden çıkıp okula varmam yarım saatimi alırken arabamı park ettim. Okula koştur koştur girerken yüzümün pancar gibi kızardığından neredeyse emindim. Çünkü dışarıda dondurucu bir soğuk vardı. Okulun merdivenlerini çıkıp öğretmenler odasına girdim. Bugün sınav sorularının çıktısını almak için erkenden gelmiştim. Yavaştan sömestr tatili de yaklaşıyordu. Ailemin yanına döneceğim için bir yanım mutlu olsa da evimize onun elini tutarak dönmek isteyen bir yanım vardı ki... ah.
"Günaydın." Büyük masanın etrafındaki öğretmen arkadaşlarım da aynı şekilde cevap verirken gülümseyerek üstümdekilerden kurtuldum. Kol çantamdan tabletimi çıkarıp yazıcının başına geçtim. Okulda kelebek sistemi uygulandığı için bugün tüm okulun matematik sınavı vardı. Ben sadece 12.sınıflara girdiğim için sadece onların sınavlarından sorumluydum ama diğer zümre arkadaşlarım gelmeden yazıcıyla olan işimi bitirmem lazımdı. Çıkartacağım sayıyı ayarlayıp fotokopilerin hazır olmasını beklerken Kimya öğretmeni Sevil Hanım ile göz göze geldik.
"Merhaba Akşın hocam."
Gülümsedim. "Merhaba Sevil hocam. Nasılsınız?"
O da sıcacık gülümsedi. "İyiyim sağ olun sizi sormalı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOĞU KARTALI
General FictionTÖRE KİTABI DEĞİLDİR TAMAMLANDI "Cihan," dedi en nazlı sesiyle, her zamanki gibi. Bakışları bir şey isterken olduğu gibi kısılmış mavi mavi bakmaya başlamıştı. Sanki onun küçücük ağzından çıkan her sözün benim için birer emir olduğunu bilmez gibi. ...