Göksel- Sen Orda Yoksun
Keyifli okumalar
Mendilleri hazırlayın :(
Her bir kar tanesini bir melek taşır derdi annem. Aynı şekilde her bir yağmur tanesini de. 'Nasıl yani annecim o kadar çoklar mı?' diye sorduğumu hatırlıyorum. Annemse sadece kitap okurken ve örgü örerken taktığı gözlüklerini burnunun ucuna kadar indirip hemen koltuğunun yan tarafına benim için koyduğu büyük yastığa doğru eğildi. Benim için koymuştu çünkü kar yağdığı zaman uykuya dalana kadar büyük camın önüne çöküp karı izlerdim. 'Evet güzelim o kadar çoklar.'Bir süre dışarı bakıp tekrardan anneme döndüm. 'Karlar kendisi düşemiyor mu anne? Cihan bana yerçekimini anlattı. Dedi ki ona kimse karşı koyamıyormuş. Onun bana karşı koyamadığı gibi.' Demiş ve küçük ellerimi hızla ağzıma kapatmıştım. Sanki annem Cihan'ın bana olan düşkünlüğünü bilmiyormuş gibi. Ya da benim ona olan düşkünlüğümü. Bu durumu belki çocukluğumuza veriyorlardı belki de başka bir şey ama o kadar da ciddiye aldıklarını düşünmüyordum.
'Akşın! Cihan senin abin deme bir daha öyle. Yarın bir gün karısının yüzüne bakamayız sonra.' Uyuyana kadar kalkmadığım ve dizlerimin uyuşmaktan morardığı minderden kalktım.
'Cihan evlenemeyecek bir kere! Onun karısı ben olacağım.'
Annem ellerini beline koydu. 'Kız o senden kaç yaş büyük evlenecek tabi.'
Omuz silktim. 'Bana ne benimle evlensin o zaman.'
Annem bana sen iflah olmazsın bakışlarından attı. 'Bir daha duymayacağım Akşın! Abin o senin, terbiyeli ol azıcık.'
Babamın evde olmamasının verdiği özgüven miydi yoksa ne olursa olsun bana kıyamayacağını bildiğimden mi bilmem, ayaklarımı yere vura vura odama çıktım. Merdivenleri çıkarken de neredeyse Cihan'ın duyabileceği şekilde bağırdım. 'Cihan benim! Evleneceğim onunla.'
Annemin ardımdan söylendiğini duysam da aldırış etmeden odama girdim. Karı da izleyememiştim işte! Cihan'ı da özlemiştim. Hem onun odasının camından kar daha güzel gözüküyordu. Kendimi avutuyordum sadece. Yoksa Cihan'ın camı tam olarak odamın karşısındaydı. Yani manzaramız aynıydı. Ama onunla aynı anda izlemekle tek izlemek bir değildi ki. Böylelikle kendimi ikna ettim. Önceleri olsa üstüme başıma aldırmaksızın evden çıkar direkt kollarına koşardım. Ama geçen sefer geldiğinde yanında bir kız görmüştüm. Siyah upuzun saçları vardı ve de iri kahve gözleri. Uzaktan yakından alakamız yoktu. Benim sarı saçlarım ve mavi gözlerimle. Bir kere Cihan benim saçlarımı daha çok seviyordu. Yoksa neden her yanına gittiğimde saçlarımı okşasındı ki? Benim gözlerimi de daha çok beğeniyordu. Yoksa neden gözlerime dalıp 'Deniz gözlüm. Gözlerin Karadeniz gibi hırçın, haylaz ama etkileyici.' Desindi ki? Demezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOĞU KARTALI
General FictionTÖRE KİTABI DEĞİLDİR TAMAMLANDI "Cihan," dedi en nazlı sesiyle, her zamanki gibi. Bakışları bir şey isterken olduğu gibi kısılmış mavi mavi bakmaya başlamıştı. Sanki onun küçücük ağzından çıkan her sözün benim için birer emir olduğunu bilmez gibi. ...