DOĞU KARTALI| 8

17.3K 615 73
                                    

Kaan Boşnak - Benimle Kayboldun
Keyifli okumalar

'Hiç laf dinlemiyorsun Ak kızım. Üşütüp hasta olacaksın, yatmadan önce üzerini giyin. Ha bir de hiçbir kilidin beni durduramayacağını anla. İyi dersler Akşın'ım.'

Kanımı donduran notu gördükten sonra ne yapacağımı şaşırmıştım. Ne yaparsam yapayım girecekti evime. Lanet olsun! Elimdeki kağıdı buruşturup çalışma masama doğru fırlattım. Edepsiz herifin tekiydi. Ondan beklemeyeceğim davranışlar sergiliyordu ve bu beni korkutuyordu. Artık ağlayamıyordum bile. Yaptıkları her geçen gün artıyordu ve benim bunun için dökecek yaşım bile kalmamıştı.

Ağlayamamamın verdiği baş ağrısıyla yataktan kalktım. En zoru da hiçbir şey olmamış gibi güne devam etmek zorunda oluşumdu. Şu an yaptığım gibi. Siyah kruvaze yaka ve yarım kol bluzu üzerime geçirdim. Bluz omuzlarımı ve göğsümü açıkta bırakıyordu ve çok hoş görünmüştü gözüme. Altıma açık renkli bir kot pantolon geçirdim. Paçaları boldu. Beyaz sporlarımı ayaklarıma geçirdim. Bluzun kısalığından dolayı birazcık tenim gözüküyordu ama zaten üzerime önlük giyecektim. Sorun olmazdı. Sarı saçlarımı taradım ve yüzümü biraz renklendirdim. Kırmızı ruju dudaklarıma yedirdim. Cesur giyinmeyi, cesur yaşamaya severdim. Elim her zaman gösterişli elbiselere, takılara, ayakkabılara, rujlara giderdi. Elimde olmayan bir şeydi.

Parfümümü de sıkıp odamdan çıktım. Hayat benim için devam ediyordu. Yüzünü bile o istemeden göremediğim bir adama neyin hesabını soracaktım? Dağlara taşlara hesap sormakla aynı şeydi bu. O yüzden boş verdim. Beni izlediğini biliyordum o zaman tek yapmam gereken onu takmıyormuş gibi davranmaktı. Evin kapısını kilitlemedim. Ne de olsa girmek isteyeni engellemiyordu. Apartmandan çıkıp gün yeni ağarmasına rağmen nöbette olan askerlere selam verdim. Yine de düşüncelerimi kurcalayan bir şey vardı. Bu kadar askere rağmen nasıl rahatça girip çıkabiliyordu? Kapıdan mı giriyordu bilmiyordum ama kapıdan çıkıyordu. Ve apartmanın tek bir girişi vardı.

Arabama bindim ve okulun yoluna düştüm. Cevaplanması gereken bir çok soru vardı ama cevaplayacak bir insan yoktu. Bu yüzden umursamadım. Okul görüş açıma girerken karşıdan gelen Ankara plakalı araba tanıdıktı. Murat elini kaldırıp dostça bir selam gönderdi başımı eğmekle yetindim. Bahçeden önce ben ardımdan da o girdi. Boş olan iki yer vardı ve yan yanaydı. Bana göre sağda kalan yere arabamı park ederken o da soluma geçmişti. Yan koltuktan çantamı alıp arabadan indim. Kapımı yeni kapatmıştım ki neşeli sesi kulağımı doldurdu. "Günaydın Akşın."

Kapıları kilitleyip arabama yaslanmış olan ona döndüm. "Günaydın Murat."

Ne zaman olmuştu pek hatırlamasam da sizli bizli konuşmayı bırakmıştık. Benim için bir mahsuru da yoktu. Ve dediği gibi bu okulda öğretmen gibi duruyordu. Okula doğru yürümeye başladım o da yanımdaydı ve henüz ders zili çalmadığı için öğrenciler de dışarıdaydı. Ve elbette ki kendi aralarında konuşmaya başlamışlardı. "Bileğin nasıl oldu?"

Güldüm ama neşeden yoksun bir gülüştü. Şu an beni izliyor musun Cihan? Eğer izliyorsan izlemeye devam et çünkü dün gördüklerin bugün göreceklerinin yanında hiçbir şey. "Senden iyi olmasın iyi."

Erkeksi bir şekilde kıkırdadı. "Espri anlayışı yüksek insanları severim."

Ona yandan bir bakış attım. Benden bir iki kafa daha uzundu. "Espri değildi?"

Başını boş ver dercesine salladı. Tam bir şey söyleyecekti ki yanımıza yaklaşan Gamze öğretmenle susmak zorunda kaldı. Gamze öğretmen de benim yaşlarımdaydı. "Günaydın Akşın hocam. Size de günaydın."

DOĞU KARTALIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin