Yeni bölüme hoş geldiniiz. 😊
Daha önce de söylediğim gibi yoğun bir hafta geçirdiğim için yeni bölüm geç geldi. Bu yüzden özür diliyorum sizlerden. 🙏🏻
İlginiz için de gerçekten minnettarım.
Bugünden sonra iki günde bir atacağım yeni bölümü.Sabah mutlu bir güne uyandı herkes. Önce kahvaltı telaşı oldu. Evden bir şeyler getirenler gruba dağıttılar. Arkasından yeniden oyuna başladılar. Bu defa ısrarlar üzerine Aybike ve Aybike'nin katıldığını gören Berk daha fazla direnmeyip oyuna girdiler. İlk atış Doruk'tan geldi. Oyun devam ederken top Berk'e gelince Aybike'ye attı. İlk başta bunu kimse garipsemedi ama top her Berk'e gelişinde Aybike'ye atmaya başlayınca önce Oğulcan söylendi.
- Oğlum, sister'ımla ikiniz oynamıyorsun sadece. Biz de varız burda.
- Sana atmak istemiyorum Oğulcan'cım.
- Berko, bari bize at o zaman, dedi soluk soluğa Doruk.
- Kanka kime atacağıma karışmanız da kurallar dahilinde mi acaba? Size ne oğlum. Canım kime isterse ona atarım.
- Oğlum bana bak. Ben karışma hakkına sahibim. Sister'ımdan uzak dur. Onun dışında herkese atabilirsin.
- Ben sert atarım ama Oğulcan'cım.
- Peh! Sert atıyormuş. At da görelim. Ben iki yıl voleybol oynadım oğlum.
- Boyuna pek faydası olmamış anlaşılan.Gruptakiler önce belli etmemek için ağızlarını eliyle kapatmaya çalışsalar da sonunda kendini tutamayıp gülmeye başladılar.
- Ne gülüyosunuz ya? Ayıp oluyo ama. Deve de boy var aynı bu vampir gibi, ama bu onu akıllı yapmıyor bi kere.
- Tamam tamam. Ağlama Oğulcan. Atıyorum. Hazır mısın?
- Bekliyorum. At, hadi at.
Oğulcan kendinden oldukça emin duruyordu.
Berk Oğulcan'a inat sert bir smaç atınca Oğulcan refleks olarak tutmaya çalıştı ve hafif ayağı kayar gibi olunca dengesini kaybedip yere düştü.
- Oğulcan.
- Oğulcan iyi misin?
Aybike ve diğerleri yanına koştu.
- Ahhh! Sister'ım öldüm mü ben?
Elleriyle kendini kontrol ediyordu.
- Hee Oğulcan. Senin yokluğuna dayanamayıp biz de ölelim dedik ve arkandan geldik. Sürprizimizi beğendin mi?
- Sister'ım dalga geçme. Sen ne dersen de öldüm öldüm dirildim burda. Nerde o vampir? Kesin planladı bunu.
- Sen kendin istedin. Şimdi de ağlıyorsun Oduncan'cım. Aman Oğulcan diyecektim pardon.
- Oğlum bana bak... Ben ağlamıyorum da n'aptın lan sen öyle?
- Vampir vurdu kütük devrildi.
Berk şuh kahkahalar attı. Bu durum Oğulcan'ı daha da kızdırmıştı.
- Oğlum bana bak. Şuradan bi kalkiyim. Sana göstercem ben. Ahh! Midem kesin delindi.
- Abartma Oğulcan. Kalk hadi.
Oğulcan Aybike'nin söylediği şey üzerine uzatılan yardım elini tutarak kalktı.
- Bana bak iblis. Kardeşimden uzak dur.
- Durabilsem durcam da, o dediğin pek mümkün değil, dedi başını sağa çevirip kendisinin duyacağı bir sesle.
"Durmak isteyen de yok aslında." diye düşündü Oğulcan'ın anlamsız bakışları altında.
- Anlamadım?
İrkilerek gözünü diktiği yerden sola çevirdi başını.
- Emrin olur diyorum.
Oğulcan'ın pis pis Berk'e baktığını gören Aybike olay daha da uzamasın diye abisini ordan uzaklaştırmaya çalıştı.
- Oğulcan sen istersen bi kenara otur.
- Olur sister'ım. Sen de yanımda dur ama.
- O niye?
- İyi değilim, dedi Berk'e sert sert bakarak.
- Ben kabuğun serttir diye düşünmüştüm Oduncan'cım ama hemen devrildin, diye güldü Berk.
- Ben bunu döverim yeminle.
- Oğulcan bi dur ya. Berk sen de bi sussana, diye azarladı ikisini de Aybike.
Doruk da engellemeye çalıştı.
- Tamam. Boşver Oğulcan. Sen geç dinlen. Aybike sen de yanına git, tamam.Aybike abisiyle kenara geçti. Oyun devam ederken Berk'in gözü ikide bir Aybik'ine kayıyordu. Bir ara ona dalınca kafasına yediği topla kendine geldi.
- Yuh! Kafamı patlattınız. Hangi "beyni yok" attı onu, diye kafasını tuttu.
- Oh olsun vampir. Hak ettin.
Aybike de katıla katıla gülüyordu. Berk avel avel sırıtıp kısacık bir süre onun gülüşünü izledi. Ne kadar tatlıydı gülerken. Gamzelerine gömülesi vardı. Kimse fark etmeden toparlanıp yine Aybike'ye takıldı.
- Ne gülüyorsun Aybik? Ya hafızamı kaybetseydim tatlım?
- Bi şey olmaz, zaten yaptıklarını çabuk unutuyorsun, dedi Aybike gülmeyi keserek. Bozulduğu sesinden anlaşılıyordu. Yine geçmişe ait hatalarını hatırlamıştı belli ki.
- Benim hafızam kuvvetlidir tatlım. Yoksa onca dedikoduyu nasıl hatırlıyım?
- Dedikoduya gelince tamam da bana yaptıkların? Neyse konuşturma beni şimdi.
- Konuş sister'ım konuş.
- Sen de bi sus Oğulcan. Ben biraz kestirmeye gidiyorum. Size iyi eğlenceler.
Aybike canı sıkkın ayrıldı top oynayan arkadaşlarını orda bırakarak. Berk de vicdanı yine depreştiği için kendini kötü hissedip çıktı oyundan. Akşama kadar konuşmadılar. Zaten Oğulcan sürekli Aybike'nin peşindeydi. Herkes yatmaya gittikten sonra Berk, düşüncelere dalmış bir şekilde çadırından çıktı. Serin havayı ciğerlerine doldurup derin bir nefes eşliğinde verdi. Sabahtan beri kendini paralıyordu. Acaba bundan sonra Aybike'yle şakalaşmaya çalışmasa mıydı? Ciddi mi konuşsaydı? Bunları düşünerek biraz yürümüştü ki karanlıkta, yalnız başına kütük parçasının üstünde oturan kıvırcık saçlı silüeti hemen fark etti. Aybik'iydi bu, nerde görse tanırdı zaten. Ona doğru yaklaştı. Biraz önceki düşünceler hiç aklından geçmemiş gibi dayanamayıp yine işi şakaya vurarak konuştu.
- Aybik, iyi geceler tatlım. N'apıyorsun burda tek başına? Beni mi düşünüyorsun yoksa?
Berk yan devrilmiş ve sarmaşıkların sardığı bu ağaç parçasının üstüne, Aybike'nin sağ yanına oturdu. Üstünü eliyle temizlemeyi de ihmal etmemişti. Karıncalar tarafından ısırılmak istemiyordu çünkü.
- Hayır. Ne münasebet?
- O zaman, yarın bana nasıl bir laf söylerek azarlayacağını düşünüyorsun?
- Onun için ekstra çaba sarf etmeme gerek yok tatlım. Seninle konuşurken otomatik oluyor. Sayende refleks oldu bende.
- Diyosun?
- Evet.
- Aybik bak sana ne dicem?
- Ne biliyim ben Berk?
- Lafın gelişi söylüyorum tatlım. Yeni evimiz hayırlı olsun.
- Yeni evimiz mi? Pardon?
- Yeni evimiz mi? Ben öyle mi dedim, diye panikle sordu Berk.
- Evet.
- Yanlış söyledim tatlım. Şey diyecektim: Yeni eviniz hayırlı olsun. Senin adın...
Lafı çevirmeye çalıştı yine.
- ...ıza çok sevindim.
Konuşurken niye bu kadar çok hata yapıyordu ki bugün? İçinden kendine sövdü.
- Senin adınıza, diye sorgular gibi tek kaşı havada ona baktı Aybike.
- Dilim sürştü tatlım. Hepiniz adına çok sevindim.
- Çok teşekkür ederim. Düşünceli davranmana şaşırsam da, beyninin düşünme eylemini yerine getirebilecek kadar gelişmeye başlamasına ben de çok sevindim.
Berk, Aybike'nin söylediği ilk cümleyle mutlu olup artık ona karşı iyi davranacak diye heveslense de, konuşmasına devam etmesi üzerine hevesi kursağında kaldı.
- Aybik ama tatlım ya. Sen ne zaman iyi bi şey söylediğimde bana laf sokmadan cevap vereceksin? Hayır, seviyorum bu özelliğini ama sürekli sürekli de olmaz ki tatlım.
- Birincisi sen şimdiye kadar ne zaman iyi bi şey söyledin de ben kızdım? İkincisi tarih vermemi çok istiyorsan... 30 Şubat'ta gelebilirsin tatlım.
Berk göz devirdi ama yine de, Allah kahretsin ki hoşuna gidiyordu onun böyle davranması.
- E tatlım daha şimdi iyi bir şey söyledim ya. Ne çabuk unuttun?
- O çok ani oldu.
- Yani?
- İyi bi şeyler söylediğinde kızmamayı denerim bundan sonra. Tabii beni kızdırmaya çabalamazsan.
- Sevindim.
Konuşma bitmişti. İkisi de ne söyleyeceğini bilmiyordu. Önlerine bakıp ayakkabılarının burnuyla toprağı eşelemeye çalışıyorlardı. Bundan sıkılıp ilk konuşan Berk oldu.
- Teyzenlerde kalıyormuşsunuz? Doğru mu?
Amacı konuyu yanlarında gördüğü o çocuğa getirip kuzeni olduğunu teyit etmeye çalışmaktı. Ama konuşma hiç de beklediği gibi şekil almadı.
- Sana duymayı istediğin şekilde söyliyim çok merak ediyorsan: Evet, sığıntı gibi teyzemlerde kaldık. Aşağılandık da. Mutlu oldun mu?
- Hayır Aybik. Bunu duymak beni mutlu etmiyor. Yaşadığın şeyin seni ne kadar üzdüğünü ve yıprattığını gözlerinde görebiliyorum.
Berk'in gözlerinde gördüğü ciddi ve üzgün ifade Aybike'yi şaşırtmıştı ama yine de bozuntuya vermeden cevap verdi.
- Hipermetroplu olduğunu düşündüğüm gözlerinle bu kadar doğru görmüş olman onda on gerçekten.
- Aybik. Yine aynı şeyi yapıyorsun.
- Pardon ya. Ben yaşadıklarım aklıma gelince, bi an...
- Önemli değil tatlım. O evde ne kadar zor zamanlar geçirdiğini tahmin edebiliyorum.
- Yaşadıklarım diyince sadece onu kast etmedim ben yalnız. O evde sığıntı gibi kaldığım geldi aklıma; orda yaşadıklarım da yıprattı beni, doğru. Ama sadece bu değil. Senin yüzünden yaşadıklarım da geldi aklıma. Benimle dalga geçtiğin anlar falan. Öyle olunca yine dalga geçeceksin sandım. Tramva oldu bende maalesef.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aienkien
FanfictionAienkien (Ayenkien) : Kaderin tuhaf bir şekilde bir araya getirdiği, esrarengiz bir çift, garip ama mutlu bir ilişki. Hikâyemde kardeşlerimin ikinci sezonunda, Ayber'i hayalimdeki gibi yazacağım. Ben daha çok atışmalarını seviyorum. Biraz daha atışm...