Aienkien

twenty three

İyi geceleeer ballarım. Bu defa çok bekletmeden gelebildiğimi düşünüyorum. 😊

Bu bölümdeki kıskançlık sahnesini, önceki bölümde böyle bir sahne görmek isteğini söyleyen @EsraErmi1 'e ithaf ediyorum. 💕

Yazarken eski bölümlerdeki tadı aldım bu bölümden. İnşallah sizler de bu bölümü beğenirsiniz. Oy ve yorumlarınızı bekliorum değerli arkadaşlarım. Keyifli okumalaaarr. 🧡🧡🧡💜💜💜...

Berk'in kuzeniyle geçirdiği o korkunç bir ayın sonuna gelmişlerdi. Bu süreçte Berk, elinden geldiğince evde kalmamaya özen gösterdiği için şükürler olsun ki Ece'yle çok fazla muhatap olmak zorunda kalmamıştı. Son hafta yaptığı planın tam bir fiyaskoya dönüşmesi dışında her şey güzeldi. Sadece birkaç gün önceydi. Ama hüsranla bitmişti maalesef.

Birkaç Gün Önce:
Berk sabah kalktığında anneannesinin diğerleriyle birlikte alışverişe, babasıyla abisinin de toplantıya gittiğini öğrendi. Kahvesi ve omletini bitirdikten sonra bi kahve daha alıp odasına geçti. Cango sürekli ayaklarının dibinde dolanıyordu. Onunla biraz ilgilendikten sonra, Cango onu satmış ve yatağını tercih ederek uzaklaşmıştı. Berk'in de doğal olarak canı sıkılıyordu. Önce Doruk'u aramayı düşündüyse de vazgeçti. Sonra aklına gelen harika fikirle hemen aşağı inip hizmetçileri 2 saatliğine evden gönderdi. Anneannesigil de diğerleri de 2 saatten önce gelmezlerdi.
Odasına çıkıp vakit kaybetmeden Aybike'yi aradı:
- Alo, Aybik tatlım nerdesin?
- Almanya'dayım Berk.
- Ne?
- Nerde olabilirim, her zamanki gibi evdeyim tabii ki de.
- Doğru söylüyorsun tatlım, ben heyecandan ne dediğimi biliyor muyum?
- Niye heyecanlısın, n'oldu ki?
- Heyecanlı olduğumu nerden çıkardın Aybik?
- Sen dedin ya Berk, salak mısın?
- Ben mi dedim? Neyse sen onu bunu boşver de ben sana ne diyeceğim? Bize gelsene.
- Emrin olur. Başka bir isteğin var mı?
- Tatlım yanlış anladın. Emir vermek babında söylemedim. Demek istediğim ev boş.
- Yuh Berk! O ne demek?
- Yani... Off! Ne diyorum ben? Aybik bizimkiler evde değil de. İstersen bizim evde birlikte vakit geçirebiliriz.
- Bak bu daha mantıklı bir cümle oldu.
- Di mi di mi? Bence de çok mantıklı. Ben her şeyi düşündüm tatlım. İstersen film izleriz. İstersen birlikte tatlı falan yaparız.
- Ama hesaba katmadığın bi şey var. Her şeyi düşünememişsin maalesef.
- Ne gibi bi şey?
- Ben, bizimkilerden nasıl izin alıcam Berk? Anne Berk'in evi boşmuş oraya gidiyorum, mu dicem tatlım?
- Doğru. Nasıl yapsak ki?
- Bu işin pek oluru yok gibi, ben sana söyliyim. Çünkü annem nereye gitsem sürekli her şeyi soruyor. Kaç saatliğine gidiyorum, kiminle gidiyorum, ne yapacağım?... Hepsinin tek tek açıklamasını istiyor.
- Oduncan'a söyle. O senin kardeşin değil mi? Uydursun bi şey.
- Ya daa Oğulcan'la birlikte çıkacağız ama ben senin yanına gelicem, Oğulcan da nereye giderse gitsin.
- Peşini bırakır mı dersin?
- Off, bırakmayabilir. Abilik damarı kabarır kesin, sonra da peşime takılıp sizin eve kadar gelir. Ordan sonra da içeri almama gibi bir lüksün yok. Oğulcan'la birlikte tatlı yaptığımızı düşünmek bile istemiyorum.
- Haklısın Aybik. Oğulcan'la tatlı yapılmaz. Onunla yaptığımız şey ancak tuzlu olabilir. Hatırlıyor musun geçen sefer yaptığın keke ne kattığını?
- Hatırlatma yaa. Salak çocuk. Mahvetti kekimi.
- Neyse tatlım onu boşver. Konudan sapmayalım. N'apıcaz onu düşünelim.
- Asiye. Asiye bana yardım eder. O Doruk'la buluşur, ben de senin yanına gelirim.
- Bence de öyle yapın. Bekliyorum ben tatlım.
- Tamam. Hadi görüşürüz.
- Görüşürüz tatlım.