İyi akşamlar değerli arkadaşlarım. Nasılsınıız? 🥰
Özledim valla sizleri ve yeni bölüm atmayı.
Merak eden olursa diye neden uzun zamandır yazmadığımı kısaca açıklayayım: Sınav haftamdı, ardından çok kötü hastalandım. Bi de üstüne watty'm kapandı açmakla uğraştım. Çok şükür açıldı 2 gün önce.Bu arada hikayemin okunmaları düşmüş. Bu beni bir miktar üzdü açıkçası. :')
Eğer hikayede beğenmediğiniz ya da olmasını istediğiniz başka bi şey varsa belirtmenizi isterim. Fikirleriniz benim için değerli çünkü. 🙈💖
Şimdiye kadar (hayalet okuyucularım da dahil) okuyan ya da yorum yapan herkese çok teşekkür ediyorum. İyi ki varsınız. 💖💖Duygusal müzik eşliğinde okumanızı tavsiye ederim. :)
Evet, uzatmadan bölüme geçelim isterseniz, sizleri daha fazla bekletmek istemem. Keyifli okumalaar. 💖💖Oğulcan konumu vermişti ve telefonda kalmaya devam ederek Berk'in diğer yanına çöktü.
Parmağıyla boynuna bastırdı. Sonra yüzünü burnuna yaklaştırıp nefes vermesini umdu ama hayır ne nefes alıyor ne de nesef veriyordu. Güçlükle yutkunup, bildiğinin aksini söylemesini bekler gibi umutla gözlerinin içine bakan Aybike'ye bakarak telefondaki görevliye durumu iletti:
- Ölmüş...Gözlerinden yaşlar boşandı bunu söylerken.
Aybike'nin dünyası başına yıkılmıştı, yerle bir olmuştu çünkü onun dünyası bu yerde masumca yatan kızıl saçlı, kalbi yumuşacık olan çocuktan başkası değildi.
- Hayır! Beeerrkk! N'olur n'olur yapma bunu bana. Başka bi şey yap ama bunu yapma. Böyle gitme. Sabahki sarılmamız son sarılmamız olmasın. Son sevdiğini söylemişin olmasın ordaki. Senim sesini duymadan, seni görmeden, varlığını hissetmeden yaşayamam ki ben. Sen benim ömrümdün beni de öldürüp gitme nolur, diye sarsıla sarsıla, haykırışlarına karışan acıyla ağlamaya devam etti. Bitmişti... Böyle bitmemeliydi ama bitmişti...
Sanki sevdiğiyle birlikte onun da kalbi durmuştu. Demek ölüm böyle bi şeydi? Tıpkı rüyasındaki gibi son kere veda edip, yaşarken veremediği çiçekleri onu örten toprağın üstüne bir emanet gibi bırakacaktı artık. 🥺😭
Ama toprağın altında nefes almadan yatmak için çok gençti ki o. Üşürdü bi kere. Hem hak da etmemişti ki. Bu kadarını hak edecek hiçbir şey yapmamıştı. Yerde bembeyaz teniyle yatan genç adam sanki onu duyacakmış gibi, sanki bir veda gibi birkaç kelime döküldü dudaklarından:
- Seni çok seviyorum Berk.Yağmur çiselemeye başladı yeniden bu defa genç kızın gözyaşına eşitlik etmek ister gibi...
Ama hayır, bu kadar kolay olmamalıydı. Bu kadar kolay kabullenemezdi sevdiğinin ölümünü.
O sırada Oğulcan'la aynı anda panikle bağırdılar:
- Kalp masajı !!- Aptal kafam neden daha önce düşünmedim, diye kendine kızdı Aybike ve kalp masajına başladı.
- Umarım geç kalmamışızdır. Allah'ım n'olur, nolur geç kalmamış olayım. N'olur Berk yeniden hayata dönsün. Sen onu sevdiklerine bağışla, sen onu bana bağışla. Allah'ım n'olur, diye devam etti ağlarken.Hem suni solunum hem kalp masajı yapıyordu tüm gücüyle. Elinden geleni yapacaktı onu yaşatmak için. Boynunu büküp, ölümünü kabullenmeyecekti öyle kolay kolay.
Aybike ambulansın gelmesine yakın, tam ümidini kaybetmek üzereyken Berk'in kalbi tekrar atmaya başladı. Gözyaşları sel oldu aniden ama bu defa mutluluktan.
- Şükürler olsun Allah'ım. Şükürler olsun, diye ağlayıp Berk'in üstüne kapaklandı yorgunca. Yanındaydı, gitmemişti, yavaş da olsa kalbi hâlâ atıyordu. Sesini duyma imkânı vardı artık.Sadece birkaç dakika önce umudunu kaybetmek üzereydi oysa. Ama iyi ki vageçmemişti.
Ambulans geldi ve Oğulcan panikle bağırdı:
- Aybike ambulans geldi! Acele edin biraz abi lütfen.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aienkien
FanfictionAienkien (Ayenkien) : Kaderin tuhaf bir şekilde bir araya getirdiği, esrarengiz bir çift, garip ama mutlu bir ilişki. Hikâyemde kardeşlerimin ikinci sezonunda, Ayber'i hayalimdeki gibi yazacağım. Ben daha çok atışmalarını seviyorum. Biraz daha atışm...