Ben geldiiimm sonundaa. 🥳🥳 Nasılsınıızz güzel insanlar? 😊💗💗💗
Sizleri ve yazmayı çook özledim gerçekten. 🥺🥺🧡🧡🧡...
Hoş geldiniz ballarım. 💕💕💕Uzun bir bölüm oldu. Bu kadar çok beklettiğim için özür diliyorum hepinizden. 🙏🏻🤧💖💖💖
Özür mahiyetinde uzun bir bölümle dönüş yapmak istedim. Ve ben bu bölümü gerçekten severek yazdım. İnşallah siz de beğenirsiniz. 😊
Oy ve bölüm hakkındaki yorumlarınızı bekliyor olacağım canlarım. ❤❤❤...(Normalde saat sekizde yayınlayacaktım bölümü ama aniden gelişen bir sağlık sorunum nedeniyle hastaneye gitmem gerekti. Şimdi gelebildim. 🤧)
Daha fazla uzatmadan sizi bölümle baş başa bırakıyorum. Keyifli okumalaarr. 🤗💜💜💜
Berk aradan geçen iki aya rağmen hâlâ Aybike'yle ilk öpüşmesini ve geçirdikleri o muhteşem ânı düşünüyordu sürekli. Babası dedesiyle konuşunca rahat bırakmıştı sonunda onu, buna da ayrı inanamıyordu zaten. Her günkü tatlı düşünceleriyle sabah kahvaltısı için aşağı indi.
Abisini masada eskisinden daha sık görüyordu artık. Ona takılmak istedi:
- Ooo Toprak Bey, siz kahvaltı masasına uğrar mıydınız yaa?
- Abartma Berk! Bir haftadır evdeyim zaten.
- Daha çok bekleriz efendim, ayağınız alışsın.
- Bakıyorum da yine zevzek tarafından kalkmışsın.
- Öyle mi olmuş?
- Sadece bugün değil. 2 aydır, Aybike'yle partide ortadan kaybolmanızdan beri böylesin, dedi abisi imalı imalı.Berk, top kendisine çevrilince konuyu değiştirmek için tüm enerjisini ortaya koydu:
- Senin iş nasıl gidiyo yaa? Hani bi proje var, sunum yapacağız demiştin. Bitti mi sunum?
- Berk ben bunu sana 3 hafta kadar önce söyledim. Ne sunumu? Sunum mu kaldı?Berk her şeyi iyice bok ettiğini fark edince son bi gayret toparlamaya çalıştı:
- Haaa doğru, dünden önce yeni proje aldık demiştin. Pardon. Bendeki de kafa işte.
- Sanırım içi de çok dolu o kafanın. Çünkü ben bunu da 1 hafta önce söyledim.
- Haa öyle mi olmuş? Abi yaa şey. Ben en iyisi susayım.
- Bence de kardeşim. Sıvadın iyice.
- Evet, ne yiyoruz?
- Sabah kahvaltısında ne yenirse onu. Berk sen iyi misin abicim gerçekten?Resul Bey'in sesiyle iyice saçma bir hâle bürünen konuşma son buldu:
- Günaydın gençler.
- Günaydın baba, diye cevap verdi Toprak.
- Günaydın, dedi Berk de.Şükürler olsun ki Resul Bey, Toprak'tan özür dileyip gönlünü almıştı aralarındaki son gerginlikten sonra.
Berk ise hâlâ babasıyla aralarındaki duvarı tam olarak yıkamamıştı. Ne yaparsa yapsın unutamıyordu geçmişini, yaşadıklarını, yaşatılanları. Konuşuyordu evet, çekinmiyordu da ondan, eskisinden daha iyiydi araları ama bir baba-oğul kadar samimi değillerdi. Aradaki resmiyet zaman zaman kendini hissettiriyordu. İçinden gelmiyordu Berk'in tüm neşesiyle konuşmak. Hiçbir şey olmamış gibi davranamıyordu her gördüğünde aklına kötü anılarını getiren bu adama karşı.
Affedip affetmediğini bile bilmiyordu. Konuşmaları duygudan yoksundu sanki. Aslında Resul Bey konuşurken neşesini ve şakacı tavrını sesine olabildiğince yansıtmaya çabalıyordu ama Berk'e yaşattıkları aralarına bir dağ gibi giriyordu her zaman."İçimde bi yerlerde ağlayan bi çocuk var..."
- Ne konuşuyordunuz bakalım?
- Hiiç öyle, dedi Berk babasının sorusuna.
- Bizim projeyi sordu da Berk, diye çevirdi Toprak.
- Bakıyorum da işlere ilgi duymaya başlamışsın. Bi şirket turu yapar mıyız senle?Berk göz devirdi:
- Duyan da safari yapacağız sanır. Bu nasıl soru Allah aşkına?Toprak bu komik cümle karşısında gülmesini bastırmaya çalıştı. Resul Bey de şirketini savunmaya geçmişti:
- Nesi var şirketin?
- İşte sorun da orda. Güzel olan hiçbir şeyi yok. O yüzden şirketiniz sizde kalsın ben almıyım, diye yüzünü buruşturdu Berk.
- Ben de sandım ki...
- Yok öyle bir şey. Ben bi anneanneme bakıp geleyim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aienkien
FanfictionAienkien (Ayenkien) : Kaderin tuhaf bir şekilde bir araya getirdiği, esrarengiz bir çift, garip ama mutlu bir ilişki. Hikâyemde kardeşlerimin ikinci sezonunda, Ayber'i hayalimdeki gibi yazacağım. Ben daha çok atışmalarını seviyorum. Biraz daha atışm...