Birazcık geç kalmış olsam da yeni bölümle karşınızdayım. Resul Özkaya'nın gelişine ramak kaldı ama. Ve niyeyse hikâyeye devam etmek istemiyorum. Aslında beğenmemenizden korkuyorum, ne yalan söyliyim. :(
Ne yapsam bilmiyorum. Sizce devam etmeli miyim?
Uzatmadan bölüme geçelim isterseniz. Keyifli okumalaaar. :)Aybike, o günün akşamı küçük bahçelerindeki masaya oturmuş başını sola çevirip birbirine kavuşturduğu kolunun üstüne koymuştu. Demek Berk onu seviyordu ha? İnanması o kadar güçtü ki... Yaptığı bütün pisliklerden sonra buna ihtimal dahi vermiyordu. Ama olmuştu işte. Sevdiği çocuk da onu seviyordu. Kıskanmıştı da. Aklına gelince istemsiz gülümsedi. Bu defa mutluluğunu gizlememiş, gülüşünü bastırmamıştı. Deli gibi sırıtıyordu. Sanki içindeki bir kafeste bunca yıl bir sürü kelebek hapsetmiş de, şimdi hepsi serbest kalmıştı o kelebeklerin. Duygularını paylaşabileceği birileri olmasını o kadar çok isterdi ki... Ama kime anlatabilirdi ya da anlatmalı mıydı? Çünkü çok iyi karşılayıp tebrik edecek değillerdi. O bunları düşünürken Ömer hissetmiş gibi karşısındaki sandalyeyi çekip oturdu ve başını kaldırır kaldırmaz konuşmaya başladı.
- İyi akşamlar.
- İyi akşamlar Ömer.
- Ee oturmuş kendi başına ne düşünüyordun sırıta sırıta? Anlat bakiyim Aybik. Böyle diyordu Berk, de mi?
- Hiç, diyebildi Aybike.
- Nasıl hiç? Gayet de sırıtıyordun işte bööyle, dedi onu taklit ederek.
- Ya Ömer güldürme beni, tipe bak, dedi Aybike de gülerken.
- Benim güldürmeme ihtiyacın yok ki, seni güldüren bi şey ya da "birileri" var zaten, dedi imalı imalı.
- Son zamanlarda güzel şeyler oldu. Başımıza kötü bi şey gelmedi falan. Mutluyum yani o yüzden.
- Kendi adına olan güzel şeylerden bahsetmek ister misin peki?
- Ne... gibi? Hepimiz de birlikte yaşadık zaten bu güzel şeyleri. Yani, zaten biliyorsun...
- Anlaşıldı. Soruyu değiştirip sonuca bi de ordan varmayı denicem o zaman. Bugün Kaan'la bayaa iyi anlaştın. Kahve falan içmeye gittiniz yanlış bilmiyorsam. Son teneffüsten önceydi diye hatırlıyom, bizle gelmediniz zaten. Berk de öyle. Neden? Sadece merakımdan soruyorum.
- Ya ne olcak? İyi anlaştık, konuştuk işte. Hem ben bir arkadaşımla konuşamaz mıyım? Benim buna hakkım...
- Beni bunlarla susturamazsın ya da kandıramazsın. O anlamda söylemediğimi sen de gayet iyi biliyon ama görüyorum ki itiraf etmicen açık açık sormadan. Berk sürekli peşinde. Fark etmedim mi sanıyorsun? Seninle konuşmaya çalışıyor, saniyesinde dibinde bitiyor, senin için not almaya gidiyor, seni kendime sakladım falan diyor, sürekli kahve içmeye gitmek peşinde...
- Bu onun sorunu Ömer. Bana niye söylüyosun? Git ona söyle.
- Aybike, dedi Ömer azarlar gibi.
- Efendim?
- Lütfen, izin ver de doğru düzgün konuşalım şu konuyu. Böyle kaçarak bi yere varamazsın. Ha benimle paylaşmak istersin istemezsin bilmem ama içine atma artık.
- Ya ben dertlerimi sana anlatmıcam da kime anlatçam Ömer? Beni bu ailede en iyi anlayan sensin.
- Öyle mi?
- Öyle tabii.
- O zaman sorularıma cevap veriyosunuz hanımefendi. Doğru cevaplar istiyorum tamam mı kuzenlerin en kraliçesi?
- Tamam, dedi Aybike kabullenmiş bir sesle.
- Bu Berk seni seviyor mu? Bu konuda bi şey biliyo musun?O sırada Ömer'in arkasında bir noktaya bakıp önüne döndüğünü görmedi Aybike.
- Kaan'ın söylediğine göre evet.
- Kaan ne âlâka?
- Ya benle tanışmaya geldi, özür için bi şeyler ısrarlıyım diye. Biz kantine gidince Berk de arkamızdan geldi. Bizi izliyordu. Kaan anlamış beni sevdiğini ve bana söyledi. Sürekli peşimizde olduğunu görünce kıskandığını fark etmiş.
- Siz de bilerek kantine gitmeye devam ettiniz yani?
- Evet.
- Yani bu Berk seni ciddi ciddi seviyor.
- Galiba evet.
O malum soru geldi bu defa.
- Peki ya sen?
- Ben...
- Aybike bak. Gelebilcek tepkilerden korktuğun için söylemeye çekindiğini biliyorum. Ama ben kendi adıma şunu söyleyebilirim: Ona karşı hislerin ne olursa olsun arkandayım, dedi Ömer elini Aybike'nin elinin üstüne koyup desteğini hissettirerek.
- İyi ki varsın Ömer, dedi Aybike de elini onun elinin üstündeki Ömer'in elinin üstüne koyarak.
- Eee? Soruma cevap vermedin; seviyor musun sevmiyor musun? Dediğim gibi seviyorsan ben sonuna kadar arkandayım, seni yargılamam. Sevebilirsin, hakkın var buna. Asiye de Doruk'u seviyor mesela. Doruk da zamanında iyi şeyler yapmadı sonuçta ama şimdi arkadaşımız. Her neyse cevap?
- Seviyorum Ömer. Ama bu neyi değiştirir? Annemler de abim de kabullenmez ki. Bizimkisi imkansız olan türden bir aşk yani.
- Bence Oğulcan da kabullenir. O da Harika'yı seviyor sonuçta. Herkes sevebiliyor da bi tek sana mı yasak?
- Ama Berk'in yaptıkları basit şeyler değildi.
- Ama biz onu affettik ki. Unuttun mu?
- Biliyorum ama ben affedemiyorum. Affedersem sanki herkese ihanet etmiş gibi hissedeceğim.
- Ben de affedemiyorum, dedi Oğulcan. Aybike'nin korkuyla irkilmesine sebep olurken; Ömer'in yanına, Aybike'nin karşısına oturdu.
- Oğulcan sen bizi mi dinliyordun?
- Evvet.
- Ne zamandan beri?
- Gerekli olacak her şeyi duyacak kadar ordaydım.
- Yani biliyorsun...
- Evet, biliyorum ve yanındayım.
- Ne?!
Aybike duydukarından dolayı yaşadığı şaşkınlıkla gözleri kocaman açılmış, abisine bakıyordu.
- Niye şaşırdın bu kadar sister? Yanındayım dedim. Sevinmen gerekmez miydi?
- Şoktayım şu an.
- Hangisinde. Bizim evin yakınındakinde mi, diye yaptığı iğrenç espriye güldü Oğulcan.
Ömer suratını buruşturmuş, ters ters Oğulcan'a bakıyordu.
- İğrençsin Oğulcan. Valla akşam akşam cringe komasına gircem, dedi Aybike.
- Neyse konudan sapmayalım sister. Ben bu vampiri affetmedim. Gıcığım hâlâ ve seni ondan kıskanıyorum çünkü ben bir abiyim ama sevmene karşı çıkamam. Haa, bizden kolay kolay kız alamaz sürünmeden. Ve onu seviyor olman ona karşı sevgi kelebeği olacağım anlamına gelmez. O ayrı mesele. Aybike? Sen benim için çok değerlisin. Üzülmeni istemiyorum, tamam mı? O yüzden gözüm hep o vampirin üstünde olcak.
- Yaa sen ciddi misin? Doğru mu bu duyduklarım?
- Ben de aynı şeyleri duyuyorum kuzen, inanabilirsin yani.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aienkien
FanfictionAienkien (Ayenkien) : Kaderin tuhaf bir şekilde bir araya getirdiği, esrarengiz bir çift, garip ama mutlu bir ilişki. Hikâyemde kardeşlerimin ikinci sezonunda, Ayber'i hayalimdeki gibi yazacağım. Ben daha çok atışmalarını seviyorum. Biraz daha atışm...