Selamm. Sizlere uzuuuuun mu uzuuuuun bir bölüm bırakıp kısa süreliğine gidiyorum. Bununla ilgili küçük bi açıklama yapıcam "Duyuru" adıyla. Sizden ricam, lütfen onu da okuyun. Umarım bu bölümü de seversiniz. Burdan sonra AyBer'i sevgili olarak eğlenceli bölümlerde görücez inşallah. Ben onları yazarken çok eğlendim umarım siz de eğlenirsiniz. İnşallah döndüğümde atçam tabii ama olsun, beklemede kalın değerli okur arkadaşlarım. 😊
Şimdilik bu bölüm için keyifli okumalaaar. Ben dönünceye kadar kendinize iyi bakııınn. 🤗🌺🌺🌺
(Not: En aşağıdaki koyuyla yazılmış kapanış yazısını ve orda bahsettiğim "duyuru" yu da mutlaka okuyun lütfen olur mu? 🙏🏻)Aybike Berk'in elini tutmuştu.
- Seni seviyorum Berk! N'olur uyan. Beni bırakma. Bizi yarım bırakıp gitme. Seninle içecek daha bir sürü kahvemiz var. Hadi uyan.O sırada elleri ayrıldı ve içeri girer girmez kapanan kapıyla birlikte gözden kayboldu. Aybike acı bir haykırışla annesinin kolları arasında yere düştü. Gözyaşlarına karışan haykırışları tüm koridor boyunca yankılanıyordu. Eğer Berk uyanmazsa onun da uyanık bir ölüden farkı kalmıcaktı.
Şengül de kızına destek olmaya çalıştı kendince:
- Ağlama Aybike'm. O kızıl şeytana bir şey olmaz, diyordu kendisi de ağlarken, daha ona kermeste yiyemediği sarmalardan yedirecem. Benden o kadar kolay kurtuluş var mı?Onlara asırlar gibi gelen bir 15 dakikadan sonra doktor çıktı.
- N'oldu doktor? Berk uyandı mı?
- Uyandı çok şükür.
- Oh çok şükür, dedi Orhan derin bir nefes vererek.Şengül de sevinçle Aybike'ye daha sıkı sarıldı.
- Duydun mu Aybike'mm?
- Sister'ım duydun mu bak? Uyanmış.
- Evet ama hiç kolay olmadı. Sanki uyanmak istemiyormuş gibiydi genç adam. Çok uğraştık. Vücüdu çok yorgun düşmüş, dedi doktor bunun üzerine.
Duydukları Aybike'nin gözyaşlarını arttırmıştı.
Oğulcan ve Ömer yumruğunu duvara geçirdi.
- Şimdi bir süre oksijen desteği için yoğun bakım odasına alacağız, diye bilgilendiren doktor uzaklaştı ordan.Aybike heyecanla atıldı:
- Berk!
Odadan çıkıyordu. Teni o kadar solgundu ki, soluk alıp vermesine yardım eden oksijen maskesi bile gizleyememişti bu solgunluğu. Onu böyle sessiz sakin yatarken görmek hepsine çok koyuyordu. Bu deli dolu çocuğa hiç yakışmıyordu nefessiz kalmanın verdiği sessizlik, öylece uyumak. Hepsi de odasının önüne geldi. Cihazlara bağlanırken onu izliyorlardı odanın camından.- Uyan Berk! Söz veriyorum sana bi daha kızmıcam. Ne zaman istersen kahve içmeye de gitçem senle. Hadi kalk. Ben seni böyle görmeye alışkın değilim, dedi Aybike durmaksızın akan gözyaşları arasında.
Gözyaşlarını silmekle hiç uğraşmadı. Nasıl olsa durmayacaklarını biliyordu. Burnunu çekti narince ve konuşmasına kadığı yerden devam etti.
- Sana hiç yakışmıyor böyle uslu bir çocuk olup uyumak. Daha neyi bekliyorsun ki kalkmak için? Ne dememi istiyorsun? Hani seviyordun beni? Yalan mı söyledin yoksa bana? Eğer doğruysa kalk hemen. Beni böyle üzme bekleterek. Ben de seni seviyorum çünkü.Başını cama dayamış hıçkıra hıçkıra ağlıyordu bu defa.
- Aç gözlerini n'olur!
Berk sanki bunu duymuş gibi yavaş yavaş açtı gözlerini.
- Aybike...☆☆☆☆☆☆☆☆☆
Hemşireler doktora haber vermeye gitti.
- Gözlerini açtı. Uyandı kardeşim, dedi Doruk sevinçle. Camdan içeriyi daha dikkatli izliyordu şimdi. O sırada beklenmedik şekilde, baygınlık geçirdikten sonra odaya alınmış olan Şükran Hanım dayanamayıp kızından destek alarak oraya gelmişti:
- Torunum iyi mi?
- Anne yavaş, dedi kızı.
- İyi Şükran Teyze. Uyandı şimdi. Sen nasılsın?
- O iyiyse ben de iyiyim. Eğer ona bi şey olsaydı o zaman ben de ölmüştüm, dedi kadın acı dolu gözlerle Melisa'ya bakarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aienkien
FanficAienkien (Ayenkien) : Kaderin tuhaf bir şekilde bir araya getirdiği, esrarengiz bir çift, garip ama mutlu bir ilişki. Hikâyemde kardeşlerimin ikinci sezonunda, Ayber'i hayalimdeki gibi yazacağım. Ben daha çok atışmalarını seviyorum. Biraz daha atışm...