thirty-two

280 16 2
                                    

Selaam. Nasılsınıız? Özlemişim sizleri. 😇💖
Çok beklettim biliyorum. Çok üzgünüm. Ama ara vermek iyi geldi. Telefonumun hafızasıyla ilgili problemler de vardı zaten ama halloldu.

Hikayemizde sona yaklaşıyoruz artık. 🥲
Bunun birkaç sebebi var tabii:
Bölümleri ilk yayınladığım zamanki kadar hızlı yayınlayamıyorum ve eskisi kadar okunmuyor hikâye. Şimdiye kadar buna çok takılmamaya çalışarak seven arkadaşlarım için yazıyordum ama bir yerden sonra ister istemez insanın motivasyonunu düşürüyor bu durum. 🙃

Hikayemi severek okuyan değerli arkadaşlarımdan bunun için özür diliyorum. 🥲🙏🏻

Neyse çok da uzatmadan ve sıkmadan bölüme geçelim isterseniz. Keyifli okumalaar... ☺️🧡

Berk, biraz daha Cango'yla ilgilendikten sonra yatağına oturup üstünde hafif hafif hopladı birkaç kez.
- Yumuşakmış sevdim bu yatağı.

Sonra kalkıp masasının başına gitti. Çizim defteri duruyordu orda. Alıp üstün körü sayfaları çevirerek göz gezdirdi öylesine. Ve o an oldukça karalanmış olduğunu fark ettiği ve diğer sayfaların arasında kayıp giden sayfayı tekrar buldu, merak etmişti.
Ve açar açmaz karşısında Aybike'nin üstü karalanmış resmini gördü ve donakaldı. Kısa bir an sonra sanki biri tokat vurmuş gibi sarsıldı, aklında birkaç fotoğraf canlanmıştı ve hiç de tatlı anlar değillerdi...

Sendeleyerek sandalyeye oturdu Berk. Bu durum babasını endişelendirmişti. İyi olup olmadığını anlamaya çalışıyordu arka arkaya sorduğu sorularla ama Berk'in bütün sorularını cevapsız bırakması üzerine daha fazla üstelemedi Resul Bey. Ona yanında olduğunu belirten telkinler verip kendi isteğiyle konuşmasını beklemeye başladı.

Berk'se kendi içinde karman çormandı ve o gördüğü fotoğrafların anlamını çözmeye çalışıyordu. Bu adam da vardı o karelerin arasında. Ama ona sorarsa doğru cevap verip vermeyeceğinden emin değildi. Ama korkunç karelerdi bunlar: Aybike ağlıyordu birinde, diğerinde Berk ağlıyordu, bir başkasında babası vuruyordu ona acımasızca, sonuncusunda başka bir kızın elini tutuyordu Aybike'nin canı acıyan bakışları altında. Neydi ki tüm bunlar ve bu çizdiği resimle ne alakası vardı? Aslında Aybike değil miydi sevgilisi? Yoksa önceden büyük bir kavga mı etmişlerdi Aybike'yle? İntikam için başka kızın elini tutmuş olamazdı, böyle bir çirkinliği yapmış olmazdı değil mi? Peki ya aralarının iyi olduğunu söyleyen bu adam neden ona kemerle vuruyordu ki? Bunların hepsi tek bir olayın mı anılarıydı, farklı olayların mı?

Başını sorgulayan ve ciddi bir ifadeyle kaldırdı aniden.
- Ben bu resmi neden karaladım sen biliyor musun, diye sordu babasına.

Resul Bey ne demesi gerektiğini düşündü kısa bir süre ama bu süre Berk'e çok uzun geldiği için sabrını zorlamıştı:
- Açsana o lanet olası ağzını! Bi şey sordum sana? Bu kadar mı zor cevap vermek, diye bağırdı.
- Üzülmeni istemediğim için nasıl söylesem bilemedim oğlum, sakin ol. O resmi Aybike'yle ayrıldığın için karaladın.
- Neden ayrılmıştık?
- Ayrıntısını bilmiyorum oğlum ama yürütemediniz belli ki. Siz başka dünyaların insanıydınız.
- Senin bu durumla bir alakan var mıydı peki peder bey?
- Yok oğlum, neden sordun ki?
- Yalan söylüyosun. Bana gerçek neyse onu anlat hemen.

Annesi ve anneannesi Berk'in sesine gelmişti.
- Noldu oğlum niye dellendin, diye sordu Şükran Hanım.

Berk anneannesini duyamayacak kadar öfke dolmuştu nedenini tam olarak kestiremese de. Gerçi gördüğü o görüntü ve bu adamın yalan söylüyor olması yeterince can sıkıcıydı ama bu hissettiği öfke sanki birikmişliğin öfkesiydi ve katlandıkça katlanıyordu.
Babasının "Gerçek bu oğlum. Başka bi şey yok." yalanı ise patlaması için son nokta olmuştu.
- Sen iğrenç bi adamsın. Yalancının tekisin. Niye doğruyu söylemiyorsun? Senin halt yemen miydi bizim ayrılmamız da yoksa? Sana soruyorum be adam. Niye her sorum geç gidiyo beynine? Bi şey...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 01 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

AienkienHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin