"Zeynep" dedi genç adam fısıltıyla. Pozisyonunu bozmadan gözlerini yüzüne çevirince yüzünde şaşkınlık belirdi. Gerçekten de gözleri kapalıydı, mışıl mışıl uyuyordu.
Gülümseyip omzunu dikleştirdi, genç kız daha rahat uyumalıydı. Kollarını göğsünde bağladı, bakışlarını gökyüzüne çevirip karanlığın ve sessizliğin içerisinde omzunda uyuyan kızın nefesini dinlemeye başladı.
O anda onları izleyen üç kişiden birhaberdiler. Esma Nine, lavaboya diye uyandığı anda kızını kapının önünde olduğunu fark edip yaklaştığında ikisini görmüştü. Yüzünde mutluluk ifadesi vardı, kızı iyileşiyordu ve ilacı da bu adamın arkadaşlığı olacaktı.
Yan komşu Emine Hanım, uyku tutmadığı bir sırada bahçeye çıktığında gözleri yan bahçeye kaymıştı, yüzünde hüzün dolu bir ifade vardı, gözünün birinden de bir damla yaş süzülmüştü, kalbi sızım sızım sızlıyordu.
Sokağın en başında bulunan bir evde Bahar vardı, arkadaşının evine gelmiş, geç vakitlere kadar kalıp evine dönebilmek için çıktığı vakitte ikisini görmüştü. Yanlarına hiç yaklaşmayan, tek kelime etmeyen ve bulduğu her fırsatta deli gibi kaçan Zeyno, semtin öğretmeninin omzuna kafasını dayamıştı. Yüzünde şaşkın ve öfke vardı, ne ara böylesine yakınlaşmışlardı?
...
Gözlerini yavaşça aralamaya çalıştı Zeynep, bakışları ilk olarak kafasını dayadığı omuza kaydı. Genç adam tam yanındaydı, bedenini dikleştirerek oturmuştu. Tıpkı bir heykel edasında durmuştu, gözleri kapalıydı fakat uykuya dalmış değildi, sadece uykusuzluğunu bu şekilde gidermeye çalışıyordu, sabah erken saatlerde okula gitmek zorundaydı.
Genç kız şaşkındı, nasıl yabancı bir adamın omzuna kafasını dayayıp uyuyakalabilmişti? Alt dudağını yavaşça ısırıp kafasını geriye çekmeye çalıştı. Bir an önce ondan uzaklaşmalıydı, yüzüne bakazdı. Sabaha doğruydu, saatlerdir nasıl böyle uyurdu?
Yavaş ve sessiz bir soluk verdi, kafasını dikkatle çektiğinde, genç adam anında omzundaki boşluğu hissedip gözlerini açtı. "Zeynep" dediği anda, genç kız gözlerine bakamadan kafasını eğdi. Bir robot edasında ayağa kalkıp hızlı hızlı adımlarla arkasını döndü.
"Zeynep" diye yineleyen adama rağmen bahçeye koşarak girdi.
Genç adam şaşkındı, kafasını geriye çevirmiş onu izliyordu. Elini yavaşça saçlarının ön kısmından geçirdi, kızın gözden kaybolup eve girdiğini gördüğü anda yüzünde ufak bir tebessüm belirdi, "Artık kaçmak yok demiştin" dedi fısıltıyla.
Ayağa kalkmaya çalıştı, belinde ufak bir sızı hissetti. Birkaç saattir dik ve sabit tutmaya çalışıyordu. Önce dikkatle sonra da daha hızla kalktı. Kafasını bir defa daha eve çevirdi, genç kız görünürlerde yoktu.
Derin bir nefes verip okula çevirdi yönünü, önce unuttuğu dosyayı alıp sonra kısa da olsa biraz uyumalı, sonra derse gitmeliydi.
...
Erken vakitlerde gözlerini araladı Esma Nine, aklı sadece genç kızdaydı. Dün gece apar topar evden çıktığını görünce hızla arkasından kalkmış, fakat genç adamın yaklaştığını görünce geriye çekilmişti. İkisini özellikle yalnız bırakmaya ve yakınlaştırmaya gayret ediyordu, kızı ilk defa bir yetişkine kalbinin kapılarını böylesine açıyordu.
Onları bir başına bırakmak adına yeniden yatağına girdiğinde, yüzünde tebessüm, kalbinde de mutluluk vardı. Kısılan gözleriyle odasının tavanını izledi, "Sen duamın karşılığısın" dedi. Her gece kızına sığınak olacak birini varlığını dilinden de kalbinden geçirmişti. Öyle biri hayatına girmeliydi ki, hem kalbini hem acılarını hemde yalnızlığını iyileştirmeliydi. O bu yaşlı ve güçsüz bedeniyle, yetersiz kalıyordu artık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeşil'in İz'i - (Bitti)
RomanceAnnesi tarafından iki kanadı kırılmış yaralı bir kuştu Zeynep; Bir renkten umut bulan, çocukluğunu yeşile mahkum eden bir evlattı. Sonra bir adam girdi hayatına, önce kanat sonra özgürlük oldu umuduna. .... Ucunda ölüm mü vardı? Bende seninle ölürd...