Yavaşça alt dudağını ısırdı Aslan, direnmek oldukça zorluyordu. Bakışlarını yavaşça yüzüne çevirip derin bir nefes verdi. Delice haykıran kalbini sakinleştirmeye çalışarak gözlerini kapatıp dudaklarını dudaklarına değdirdi.
....
Günün ilk ışıklarıydı, bulundukları odanın penceresinden kuvvetli bir güneş içeriye doğuyordu. Genç adam yatağın sağ tarafındaydı, yan pozisyonda, kafasını kolunun üzerine bırakmıştı. Gece boyunca gözüne hiç uyku girmemişti, sabaha değin aralıksız, nefessiz karısını izlemişti. Gecenin sihri öylesine büyüktü ki etkisinden çıkıp uykuya geçmek mümkün bile değildi. Ne güzeldi kokusunu, nefesini ve bedenini bu denli hissetmek.
Yüzünde ufak bir gülümseme belirdi, kalbi hatırladıkça geceki heyecanla çarpıyor, deli gibi haykırıyordu. Gördüğü ilk gün 'deli herhalde' dediği, bir yeşil uğruna takip edildiği, sevgiyi, aşkı değil sadece terk edilmeyi, yalnızlığı bilen bu kız karısıydı ve artık her şeyiyle ona aitti. Sabrının, ilgisinin, aşkının, sevgisinin ve merhametinin en güzel ödülüydü.
Alt dudağını yavaşça ısırdı, bakmaya, sevmeye hiç doyamayacaktı. Elini yavaşça yüzüne yaklaştırdı, uyandırmamaya dikkat ederek yanağına bıraktı. "Özür dilerim..." dedi fısıltıyla. Gerçekleri gizlediği her günde özrünü eksik etmeyecekti. Anne diye çırpınan kalbine, bunu yapmak oldukça zordu.
Kısık bir soluk aldı, gözlerini yavaşça gözlerine çevirdi. Ufak da olsa kıpırdanmaya başlamıştı genç kız, yüzünde huzursuz bir ifade belirdi. Bir rüyanın orta yerindeydi, etrafını onlarca yeşil sarmış, farklı farklı insanlar onu izliyordu.
Nefesinin kesildiğini hissetti, çevresini saran onlarca yeşil vardı, hangisi annesiydi? Hangisi annesine götürecek iz'di? "Hayır..." dedi fısıltıyla. Gözlerinden yanağına ufak bir damla yaş hızla süzüldü, ne çok özlemişti annesini.
"Zeynep.." dedi genç adam, yavaşça yanına yaklaşıp kollarını bedenine sıkıca doladı. Dudaklarını kulağına yaklaştırıp dolu gözleriyle birkaç kelime fısıldadı. "Rüya Zeynep.. sadece rüya." diye ekledi. Ellerini saçlarında özenle gezdirdi, nefesinin, kalbinin geçen her saniyede daha da düzeldiğini gördü.
Gözlerini yavaşça araladı genç kız, burnuna kocasının kokusu sindi. Ciğerlerine çekip bakışlarını gözlerine çevirdi. Onu kabusundan çekip alan, nefessiz kaldığı anda nefes olan o'ydu. Ufak bir soluk alıp göğsüne sıkı sıkı sokuldu.
"Günaydın.." dedi Aslan, çenesini kafasının üst kısmına dayadı. Saçlarının kokusunu derin derin içine çekti. "Nasıl hissediyorsun?" diye sordu. Gecenin yorgunluğu devam ediyor muydu? Daha iyi miydi?
Gözlerini yeniden araladı genç kız, iki yanağı anında kızardı. Zihninde saatler öncesi yer aldı. Kocasının yakınlaşmasına itiraz edememiş, varlığını, bedenini ve tüm benliğini ona vermişti. Yabancı hisleri, duyguları tatmış, ona gerçek bir eş olabilmişti.
Bakışlarını yavaşça eğdi, gözlerine bakmaya bile utanıyordu. Alt dudağını sertçe ısırdı, gece nasıl bu kadar cesaretli olabilmişti. İlk defa kendini bir adama vermiş, tüm saflığıyla kollarında güven bulmuştu.
Yüzünde ufak bir tebessüm belirdi Aslan'ın, derin bir soluk aldı. Geceyi ömrünün, kalbinin en güzel yerine bırakmış, ilk defa bir kadına böylesine güvenmiş, kendini verebilmişti. Derin bir nefes alıp elini yavaşça çenesine bıraktı, bakışlarını dikkatle buluşturdu. Ne masumdu, ne güzeldi. "Karımsın.." dedi fısıltıyla. Biraz da olsa utancının önüne geçmeli, ondan kaçışını engellemeliydi.
"Ben de.." diye ekledi. Yanağını yavaşça okşadı. "Senin kocanım." Kısık bir soluk aldı. "Biz evliyiz."
Kafasının üst kısmına ufak bir öpücük kondurdu. "Seni seviyorum.. Seni çok seviyorum Zeynep."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeşil'in İz'i - (Bitti)
RomansaAnnesi tarafından iki kanadı kırılmış yaralı bir kuştu Zeynep; Bir renkten umut bulan, çocukluğunu yeşile mahkum eden bir evlattı. Sonra bir adam girdi hayatına, önce kanat sonra özgürlük oldu umuduna. .... Ucunda ölüm mü vardı? Bende seninle ölürd...