Hızlı adımlarla yaklaştığı kapıyı açtığı anda, önünde son model siyah spor araba belirdi. Hızla dışarı çıktı, şaşkındı, aklına gelen tek ihtimalle önüne geçip plakasına baktı, orta harflerde 'ASL' yazıyordu.
Gözleri büyüdü, bu onundu. Buraya gelirken özellikle geride bıraktığı, yıllardır gözü gibi baktığı arabasıydı. Elini yavaşça kaputunda gezdirip bakışlarını sokağa çevirdi, nasıl buraya gelmişti? Kim getirmişti?
Bakışları mutlulukla açıldı, aklında tek bir ihtimal belirdi. Yoksa annesi mi gelmişti? Gerçekten de dediğini yapıp özlemine dayanamayıp gelmiş miydi? "Anne" deyip sağa sola sonra da öne arkaya baktı, tek bir kişi o an görüş açısına girdi.
Oldukça düz, uzun, siyah saçları vardı. Boyu uzun, bedeni olabildiğince de inceydi. Gözleri yeşildi, ayaklarında her daim olduğu gibi ince topuklu ayakkabı, üstünde de kısa dar bir etek ve yeşil bir bluz bulunuyordu.
"Begüm" dedi şaşkınlıkla.
Genç kız alt dudağını yavaşça ısırdı, kafasını zorlukla da olsa yere eğdi. Delice özlediği yüzüne, bakmaya hasret olduğu gözlerine uzak durmaya çalışıyordu.
"Aslan." Dedi fısıltıyla, ses tonunda çekingenlik vardı.
Hızla yanına yaklaştı genç adam, şaşkındı, anlam vermekte zorlanıyordu, burada ne işi vardı? Neden ve nasıl gelmişti?
"Ne işin var burada?" diye sordu, genç kız bakışlarını yavaşça geride duran arabaya çevirdi, "Arabanı getirdim." Dedi fısıltıyla.
Genç adamın gözleri anında arabasına döndü, gözlerini kapatıp derin bir soluk aldı. Kafasını yavaşça iki yana salladı, defalarca yaptığı telkinlere rağmen annesi adresi verip onu karşısına çıkmaya yollamıştı.
"Ah anne.." Dediği anda, Begüm'ün gözleri yeniden ona döndü, iki elinin parmaklarını delice birbirine bastırmıştı. "Aslan.. seninle konuşmak istediğim bir şey var" dedi.
Aslan kafasını şiddetle iki yana salladı, bunu kesinlikle kabul etmeyecekti. Konuşma hakkını uzun zaman önce kesin bir şekilde kaybetmişti. "Benim seninle konuşacak hiçbir şeyim yok."
"Seni çok özledim Aslan" dediği anda Zeynep göründü. Kapının pervazında duruyordu. Gözleri önce genç adama sonra da karşısındaki genç kıza kaydı. "Zeynep" dedi Aslan, Zeynep tek bir şeye yoğunlaşmıştı o anda, Begüm'ün üstündeki yeşil bluza. Yüzünde yeşili her gördüğünde olduğu gibi ufak bir tebessüm belirdiğinde, Begüm'ün gözleri merakla genç adama döndü.
"Bu kız kim?" diye sordu, gözleri kıskançlıkla büyümüştü. Genç bir kızın ,onun evinde ne işi olabilirdi? Aslan gözlerini kısıp ona döndü, "Bunu sormaya hakkın var mı?"
Begüm yanına yaklaştı, alt dudağını yavaşça ısırdı. Elini yavaşça yüzüne yaklaştırıp yanağına bıraktı, baş parmağı sakallarının kısa tutamlarının arasına girdiğinde, Zeynep hızla bir adım geriye gidip kafasını yere eğdi, daha fazlasını izlemek istemiyordu fakat yeşil varken uzaklaşması mümkün bile değildi.
Aslan elini hızla yanağındaki ele bırakıp sıkıca tuttuğu gibi indirdi, bakışları sertti. Bu kızın hala karşısına bu şekilde çıkabilmesine şaşırıyordu, yaşanan onca şeyden sonra nasıl karşısında durabiliyordu?
"Aslan lütfen bana çok kısa da olsa bir vakit ayıramaz mısın?"
Genç adam kafasını iki yana salladı, "Sana ayıracak bir saniyem bile yok Begüm." Arkasını döndü, bakışları Zeynep'e kaydı, sessizce bir köşede durmuş bekliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeşil'in İz'i - (Bitti)
RomansAnnesi tarafından iki kanadı kırılmış yaralı bir kuştu Zeynep; Bir renkten umut bulan, çocukluğunu yeşile mahkum eden bir evlattı. Sonra bir adam girdi hayatına, önce kanat sonra özgürlük oldu umuduna. .... Ucunda ölüm mü vardı? Bende seninle ölürd...