"Sana.. bir kez sarılabilir miyim?"
Genç kızın gözleri büyüdü, adamın tek isteği gerçekten bu muydu? Kafasını yavaşça eğdi, daha önce sarıldığı tek insan ninesiydi. Başka hiç kimse ile böylesine yakın bir teması olmamıştı.
"Arkadaşlar sarılabilir." Diye ekledi Aslan, kalbi tek sahibi için deli gibi çarpıyor, ona yakın olmak adına çırpınıyordu.
Zeynep ufak ve gizli bir soluk verdi, genç adamın sessiz nefesini hissediyordu. Yavaşça alt dudağını ısırdı, bakışlarını kaldıramadan tek adımla yaklaşıp kollarını adamın boynuna sıkı sıkı doladı.
Genç adam kalbinin deli gibi çarpmaya başladığını hissetti, ilk defa onun kalbini böylesine yakın ve derin hissediyordu. Sessiz solukları, soluğuna karışıp nefesini kesiyordu. Aşktı bu, aşkın en güzel, en saf, en temiz ve en vazgeçilmez haliydi. Bu kız öylesine bir yere oturmuştu ki, ömrünü verse gitmeyecek, geçmeyecekti.
Ufacık bir soluk almaya çalıştı, boynunu saran eller nefesini deli gibi kesiyordu. "Zeynep.." ded fısıltıyla. Kalbinin deli gibi haykırışına engel olamıyordu. Elini yavaşça kaldırıp kafasının arka kısmına, saçlarına bıraktı, tıpkı bir pamuk gibi yumuşacıktı. İçini derin bir ferahlık sarmıştı.
Esma Nine'nin gözleri ikisinin üzerindeydi, yanaklarından birinde istemsiz akan bir damla yaş vardı, kızı ilk defa birine böylesine yakın duruyor, sarılıyordu. Sonunda istediği oluyor, ona ömür boyu arkadaşlık, dostluk, yoldaşlık edecek biri vardı.
Rahatlatıcı bir soluk aldı, yıllardır var olan kalbindeki endişe bu adamın semte geldiği günden bu yana yavaş yavaş diniyordu. Artık sonsuzluğa bile gitse aklı, kalbi, gözü geride olmayacaktı. Yavaşça arkasını döndü, bahçeye yaklaşıp evine girdi.
Sessizce duruyordu Zeynep, kulağında, nefesinde adamın solukları vardı. Gözlerini sıkı sıkı kapatmış, kollarını tüm gücüyle dolamıştı. Göz kapakları yavaşça aralandığında bakışları çevreye kaydı, üç yeşil ve birkaç komşu onları izliyordu. Bakışları büyüdü, hızla kollarını gevşetip geriye gitti. Genç adamın veya izleyen bakışların altında arkasını döndüğü gibi koşarak önce bahçeye sonra da eve girip kapıyı sıkıca kilitledi. Aslan'ın yüzünde koca bir gülümseme oluştu, alt dudağını ısırıp elini saçlarının ön kısmından geçirdi, kalbi ritmini şaşırmışçasına çarpıyordu.
...
"Çocuklar sizinle bir anlaşma yapalım."
Tüm çocukların meraklı bakışları öğretmenlerine döndü. "Zeynep.." dedi, yüzünde anında sıkıntılı bir ifade belirdi. Durumunu hatırladıkça bu şekilde hissediyordu. Endişe ve korku.
"Yeşili takip ettiği anda nerede olursam olayım bana haber vermelisiniz."
Çocukların gözü büyüdü, hepsinin bakışı birbiriyle buluştu. Öğretmen artık gerçekleri öğrenmiş miydi?
"Öğrendiniz mi öğretmenim?" Diye sordu Eray.
"Kim söyledi öğretmenim?" Diye ekledi Bahadır da, hepsinin yüzünde endişe vardı. Kim söylemişti? Esma Nine de aileleri de çok kızacaktı?Aslan derin bir nefes aldı, ayağa kalkıp tahtanın önünde, çocukların karşısında durdu. "Bana neden söylemediniz?"
Çocuklar anında bakışlarını ayırdı, hiçbirinin ağzından tek kelime çıkmıyordu. Genç adam kısık bir soluk verdi, "Zeynep sizin için olduğu gibi benim için de çok değerli. Onun saçının teline zarar gelsin istemem. Gelmemesi için de her şeyi yaparım."
Minik çocukların bakışları yavaşça tek tek kalkıp öğretmene döndü. Sessizce dinliyorlardı. Aslan en öndekine yaklaşarak elini kafasına yaklaştırıp saçını yavaşça okşadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeşil'in İz'i - (Bitti)
RomansaAnnesi tarafından iki kanadı kırılmış yaralı bir kuştu Zeynep; Bir renkten umut bulan, çocukluğunu yeşile mahkum eden bir evlattı. Sonra bir adam girdi hayatına, önce kanat sonra özgürlük oldu umuduna. .... Ucunda ölüm mü vardı? Bende seninle ölürd...