Derin nefes verdi Güler Hanım, cesaretini toplamaya çalıştı. Az önce arkadaşıyla yaptığı bir görüşme aklını almıştı. "Hemen yanına dönmen gerek, hemen!"
"Ne? Neden anne?"Kadının gözlerinden usulca yaşlar süzülmeye başladı. Apar topar dışarı çıkmış, arabasını delice arıyordu. "Berrin Zeynep'in sağlıklı düşünecek durumda olmadığını, yalnız kalmamasını çünkü kendine her an zarar verebileceğini söyledi."
"Ne? Ne diyorsun anne?!" Hızla ayağa kalktı. Arkasına bile bakmadan kapıya koştu. Bir an önce otele dönmeli, karısını kontrol etmeliydi. Gözleri dolu dolu oldu, arabayı çalıştırırken elleri tir tir titriyordu."Yapma.." dedi fısıltıyla, yanağına ufak bir damla yaş süzüldü. Onsuzluğu düşünemiyordu bile. "Lütfen yapma Zeynep.."
....
Son sürat kullandığı arabayı otelin önünde durdurdu Aslan, kısacık yol oldukça uzun sürmüştü. Kapıları kilitlemeyi bile düşünemeden hızlı yönünü otelin kapısına çevirdi. Tek adım attığında gözleri başka bir arabaya kaydı, Güler Hanım telaşla durdurduğu arabadan inip oğluna koştu.
"Oğlum!" Dedi, genç adamın gözleri dolu doluydu. Yeniden arkasını döndü koşarak asansöre yöneldi, bekleyemediğini anladığı an merdivene koştu. Hiçbir şey duymuyor, hiçbir şeyi algılıyamıyordu, düşündüğü tek şey karısıydı, nasıl böyle bir hata yapmış, onu bir başına bırakmıştı? nasıl düşünememiş, kendine zarar verebileceğini anlayamamıştı.
Attığı her adımda gözleri yaşlı doluyor, bedeni titriyor, elleri uyuşuyordu. Dikkatsizliği yüzünden karısı kendine bir şey yapmış olursa, kendini asla affetmeyecekti, bile bile onu yalnız bırakmamalıydı.
"Yapma.." sesi titriyordu, adımları tam kapının önünde durdu. İçeri girmeye, delice korktuğu manzarayı görmeye cesareti hiç yoktu. Kapıyı açtığında dünyası başına yıkılacak, belki de bir daha yüzünü göremeyecekti. Nasıl yapacaktı onsuz, geçecekti zaman, nasıl dayanacaktı ömrü?
Gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı, cesaretini toplamaya çalışıyordu. Bakışları yavaşça annesinin bakışlarına kaydı. Güler Hanım soluk soluğaydı, basamakları oğluna yetişebilmek adına hızlı hızlı geçmeye çalışmıştı.
Cebindeki kartı yavaşça kapıya bıraktığında açıldığını gördü Aslan, içeri tek adım attığında dilinde sadece karısının ismi vardı. "Zeynep.."
Gözlerini önce salonda gezdirdi, hızlı adımlarla yatak odasına yaklaştı. Kapıyı bir hışımla açtığında, bakışları önce yatağa kaydı. Gözlerini kapatıp derin derin bir soluk aldı, yanaklarına ardı arkası kesilmeden yaşlar süzülmeye başladı. Karısı bıraktığı gibi yatağında sessizce uyuyordu.
Kafasını yavaşça geriye çevirip annesine döndü, derin bir nefes alıp şükür etti. Korktuğu, yol boyunca aklından geçirdiği hiçbir şey olmamıştı.
Güler Hanım'ın gözleri dolu doluydu, oğlunun endişesi canını çok yakmıştı. Yavaşça yanına yaklaştı, fısıltılı kelimeleriyle elini yanağının üzerine bıraktı. "Geçti.." dedi hüzünle. Kim bilir ne çok korkmuş ne çok endişe etmişti buraya yetişmeye çalışırken.
Alt dudağını yavaşça ısırdı Aslan, karısına uyandırmamak adına oldukça sessiz konuşuyordu. Yanağına usulca bir damla yaş süzüldü. "Korktum.." dedi. Sesi titriyordu. "Kendine bir zarar vermesinden çok korktum." diye ekledi.
"Yapmaz.. oğlum." Dedi kadın, oğlunun yanağını yavaşça okşuyor, endişesini dindirmeye çalışıyordu. "Seni çok seviyor."
Kafasıyla yavaşça onayladı genç adam, iki dudağından bir defa bile duymasa da biliyordu. Karısı onu delice seviyordu. Derin bir soluk alıp bakışlarını yeniden yatağa çevirdi, ağır adamlarla yanına yaklaştı. Yatağın kenarına usulca oturup gözlerini yüzüne çevirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeşil'in İz'i - (Bitti)
RomanceAnnesi tarafından iki kanadı kırılmış yaralı bir kuştu Zeynep; Bir renkten umut bulan, çocukluğunu yeşile mahkum eden bir evlattı. Sonra bir adam girdi hayatına, önce kanat sonra özgürlük oldu umuduna. .... Ucunda ölüm mü vardı? Bende seninle ölürd...