Ağır adımlarını genç kızın önünde durdurdu, önüne bırakılan taşlara merakla bakıyordu. Yavaşça yere çömeldi, içlerinden bir tanesini eline aldı. İyice inceleyip genç kıza çevirdi.
"Bu da iyi." Dedi, Zeynep elindeki taşa baktı. Yüzünde ufak bir tebessüm belirdi, gerçekten de iyiydi, siyah renk, yuvarlak ve küçüktü.
Elini çantasına uzatıp fermuarını açtı Aslan, içerisinden bir tükenmez kalem çıkardı. Taşın üzerine dikkatle, 'Aslan' yazdı.
"Bu da benim seçtiğim" diyerek uzattı, genç kız önce kısa bir an gözlerine baktı, sonra yavaşça elini uzatıp aldı. Üzerindeki yazıya baktı, genç adamın ismi yazıyordu. Hiç dile getirmese de çok duymuştu.
Aslan'ın yüzünde ufak bir tebessüm belirdi, elini yavaşça kızın yüzüne bırakıp baş parmağıyla yanağındaki yaşı sildi. "Ve ismim Öğretmen değil, Aslan."
Zeynep sessizdi, yüzündeki elin, yanağını okşayan parmakların etkisinden kurtulmaya çalışıyordu. Tüm vücudu garip bir hisse kapılmıştı, bunca yılda ona Esma Nine dışında dokunabilen tek yetişkin kişiydi.
Yavaşça kalkmaya çalıştı, bir an önce uzaklaşmalıydı. Bu çok yabancı bir histi, tüm bedenini sarsmıştı, bir an önce engel olmalıydı. Ellerinden destek alarak geri bir adım atıp ayağa kalktı.
Genç adam kafasını kaldırdığı anda minik bir kedi göründü. Bahçe kapısından kafasını çıkarmış, dışarıyı ürkek bakışlarıyla izliyordu.
Yüzünde tebessüm belirdi Aslan'ın, yönünü ona çevirip elinin birini uzattı, kedi hızlı hızlı adımlarla yanına yaklaştı, parmaklarını kafasının üzerinde hissetmeye çalıştı.
Zeynep'in yüzünde şaşkınlık vardı, kedisi ilk defa yabancı birine ilk anda yaklaşıyordu. "Boncuk" dedi fısıltıyla.
Aslan kucağına alıp yavaşça okşamaya başladığı anda kızın sesini duydu, kafasını kaldırıp gözlerini buluşturdu. "İsmi mi Boncuk?" diye sordu.
Genç kız kafasını olumlu anlamda salladı, Aslan tüm dikkatini kediye verdi. Tüylerini dikkat ve şevkatle okşadıkça kedi kollarında daha çok yayılıyordu. Adamın sevgi dolu parmakları oldukça hoşuna gitmişti.
Genç kızın gözleri kedisindeydi, bırakıp gitmemeye kararlıydı. Merakla bakıyordu, bir an önce adamın ellerinden çıkıp yanına yaklaşmalıydı.
Boncuk'un keyfi yerindeydi, genç adamın kolunun üzerinde yerini bulmuştu. Genç kız gözlerini kıstı, yabancı bir adamı ilk anda ona tercih etmişti. Kıskançlıkla doldu, yavaşça yaklaşıp yeniden yerine, kaldırımın kenarına oturdu. Onu geride bırakıp gidemezdi.
Aslan'ın yüzünde ufak ve gizli tebessüm belirdi, genç kızın yeniden yanına oturuşu hoşuna gitmişti. Kediyi yavaşça okşarken genç kızın gözleri adamın kolundaki saate kaydı, "Geç.. kaldın" dedi fısıltıyla. Derse vakti kalmamıştı, öğrencileri sınıfta öğretmeni bekliyordu.
Genç adamın bakışları duyduğu anda saate döndü, gözleri büyüdü. Kediyi genç kızın kucağına bırakıp ayağa kalktı. Öğrencilerini bekletmek istemiyordu. "Gitmem gerek, görüşürüz sonra" deyip arkasını döndü.
Ufak birkaç adım attı, Zeynep'in sessizliğine ve kısıtlı dile gelen kelimelerine alışmıştı artık. Kafasını yavaşça geriye çevirdi, elini kaldırıp çok ufak da olsa salladı. Genç kız tebessüm etti, tek elini istem dışı yavaşça kaldırıp sallamadan anında indirdi.
Genç adam gülümsedi, bu bile yeterliydi. Karşılık vermeye çalışması da büyük bir adımdı. Yeniden sırtını döndü, boğazının derinlerinden yükselen bir öksürüğe rağmen hızlı hızlı adımlarla okula yürüdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeşil'in İz'i - (Bitti)
RomansaAnnesi tarafından iki kanadı kırılmış yaralı bir kuştu Zeynep; Bir renkten umut bulan, çocukluğunu yeşile mahkum eden bir evlattı. Sonra bir adam girdi hayatına, önce kanat sonra özgürlük oldu umuduna. .... Ucunda ölüm mü vardı? Bende seninle ölürd...