Kolunu yavaşça geriye çekmeye çalıştı kadın, bir adım geriye gitti. Bedeni de tıpkı elleri gibi delice titriyordu. Yavaşça yutkundu, "Birbirinizi buldunuz yine de, ikinizde buralardan gidin ve karşıma bir daha hiç çıkmayın!" Arkasını döndü, gözleri koca caddeye kaydı, bir araba son hızla yaklaşıyordu.Gözleri dehşetle büyüdü, bakışları hızla kızına kaydı, genç kız caddeye oldukça uzaktı. Erdal Bey'e döndü, caddenin orta yerinde duruyordu, alt dudağını ısırıp arkasını döndü, "Erdal!" diye haykırıp tüm gücüyle onu geriye, kaldırıma itti, araba feci sesiyle caddenin orta yerindeki kadını metrelerce savurdu. Sadece saniyeler içerisinde cadde kırmızı renge boyandı.
Hızla doğrulmaya çalıştı Erdal Bey, kadının itişiyle kaldırıma sırt üstü savrulmuştu. Ellerinden güç alıp kalkmaya çalıştı, dizleri delice titredi. Derin derin soluk alıp doğrulduğu anda gözleri tek bir görüntüye kaydı.
Önündeki cadde bir boya misali kırmıza bürünmüş, bir kadın metrelerce uzağa savrulmuş hareketsiz yatıyordu. "Seher.." dedi zorlukla. Tir tir titreyen dizlerine rağmen o yöne döndü. "Seher!!" Diye haykırdı.
Sesi caddenin diğer kaldırımındaki genç kızın kulağına ulaştığı anda, Zeynep hızla iki elini kulaklarına bastırdı. Babasının acı feryadı, insanların telaşla koşturuşları tıpkı bir film sahnesiydi. Yerde bir kadın hareketsiz yatıyor, bir adam koşarak yaklaşıyor, gelip geçen insanlar merakla koşuyordu.
Elleri delice titremeye başladı, kalbi duracaktı. "Ben.." dedi zorlukla, titreyen adımlarını o yöne çevirdi, bir an önce kalabalığa yaklaşmalıydı. Geçen her saniyede görüşü kapanıyordu.
Tek adım attı, bir el bileğini sıkıca tuttu. Aslan hızla önce adımlarını durdurdu, telaşını gizlemeye çalışarak önüne geçti. Yüzünü göğsüne bastırıp görüşüne engel oldu. Görmemeli, o manzaraya ne gözleri ne zihni ne de kalbi şahit olmalıydı. Ömrüne unutamayacağı bir sahne daha eklenmemeliydi.
"Kıpırdama.." dedi, saçlarını yavaşça okşadı. Yüzünü delice göğsüne bastırdı. "Biraz bekle.. lütfen."
Yanağı usulca ıslandı, genç kız geriye çekilmek istedi. Sesler duyuyor, göremiyor, yaklaşamıyordu. "Bırak.." dedi zorlukla yalvarırcasına.
Sesi delice titredi, bir ambulansı, adım seslerini, haykırışları ve yabancı birkaç telaşı duyuyordu. "Bir.. iki.. üç!" dendiği anda bir sedyenin ilerleyişini, bir kapının kapanışını ve siren seslerini duydu.
Acı sirenin sesi hızla uzaklaşırken, genç adam yavaşça önce ellerini sonra da bedenini serbest bırakıp gözlerini gözlerine çevirdi. "Bir şey yok.." dedi, yavaşça yutkundu. Telaşını gizlemeye büyük gayret ediyordu. "Bir şey olmayacak."
Zeynep hızla gözlerini o yöne çevirdi. Yerde kanlar serili kırmızı alanı gördü. Ne babası ne kalabalık ne de sesini duyduğu sirenin sahibi ambulans ve sedye vardı. Elleri delice titredi, kocasınınkini sıkıca tuttu.
"Bizde gidelim." Dedi Zeynep titrek sesiyle. Genç adam kafasıyla onayladı, onu bir an önce ailesine yetiştirecekti. "Hadi."
Arkasını döndüğü anda gözleri aynı anda yaşlı kadına kaydı, "Nine!" Kocasının elini bırakıp hızla yanına yaklaştı Zeynep, kalbi delicesine çarpıyordu. Kollarının arasına sığındı, saçlarında anında yaşlı elleri hissetti.
"Korkma.. korkma yavrum. Hiçbir şey olmayacak." dedi fısıltıyla. Yanağı usulca ıslandı, haberi çocuklardan aldığı gibi sok gücüyle buraya koşmuştu. Kim bilir Zeyno'su o anlarda ne çok korkmuş, kim bilir 6 yıllık komşusunun ne çok canı yanmıştı. Kısık bir soluk verip gözlerini genç adama çevirdi, bakışları buluştu, aynı ifade vardı ikisinin de yüzünde. Ölümün soğuk yüzü..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeşil'in İz'i - (Bitti)
RomanceAnnesi tarafından iki kanadı kırılmış yaralı bir kuştu Zeynep; Bir renkten umut bulan, çocukluğunu yeşile mahkum eden bir evlattı. Sonra bir adam girdi hayatına, önce kanat sonra özgürlük oldu umuduna. .... Ucunda ölüm mü vardı? Bende seninle ölürd...