Herkese şimdiden iyi bayramlar 🍬Bayram hediyemiz bölüm sonunda 💚💚
Keyifli Okumalar ❤️....
"Hadi.." dedi Erdal Bey dolu gözleriyle. Derin nefes verdi, gözleri kolundaki saate kaymıştı. "Toparlanmamız gerek, uçağımız bir iki saate kalkacak." Gözlerini yaşlı kadına çevirdi, "Bizimle geliyorsun değil mi Esma Anne?" diye sordu. Genç kızın gözleri anında ninesine kaydı, endişeyle cevabını bekliyordu.
Kafasını yavaşça onaylayarak salladı yaşlı Kadın, evladını hiç yalnız bırakmamıştı, yine bırakmayacaktı. "Elbette."
...
Uzun geniş bir sokağa girdi siyah bir jeep, köşe başında durdu. Ön koltukta bir şoför vardı, havalimanından yolcularını almıştı. Yanındaki koltukta yaşlı bir kadın oturuyordu, gözlerini yavaşça ondan ayırıp arkaya çevirdi kafasını.
"Geldik efendim." Dedi, Erdal Bey kendine gelmeye çalıştı. Gözleri dolu doluydu, uzun yıllar sonra ilk defa kızıyla eve dönüyordu.
Bakışları yavaşça evladına kaydı, yol boyunca hiç konuşmamış, heyecanla yükseldiği uçakta gökyüzünü, bulutları ve geçtikleri şehirleri izlemişti. Semtin aksine her yer ne kadar büyüktü.
"İncim.." dedi fısıltıyla. Genç kızın gözleri yavaşça babasına döndü, avucunda telefonunu sıkı sıkı tutmuş, şimdiden delice özlediği kocasının aramasını bekliyordu.
"Geldik kızım." Kaşığı açıp yavaşça indi. Şoföre sadece yaşlı kadının kapısını açmasını işaret edip kızının kapısına yaklaştı. Derin bir nefes verip kapıyı yavaşça çekti.
"Gel.." dedi, elini yavaşça uzattı.
Genç kızın ürkek gözleri hızla ninesine kaydı, indiğini görüp ufak bir soluk aldı. Elini yavaşça babasının elinin içerisine bırakıp indi. Gözleri anında sokağa kaydı, oldukça büyüktü.
Yanyana dizili koca koca villalardı, hepsinin kapısı koca kapılarla kaplıydı. Koca bahçelerle ve kaldırımlarda bulunan birer ağaçla süslüydü. Gözleri en baştaki evden yavaşça diğerlerine yoğunlaştı, birinde durdu bakışları.
Sokağın en ortasında, kahverengi demir bir kapı vardı, önündeki kaldırımda koca bir ağaç duruyordu. Ağır adımlarla babasını ve ninesini sollayarak yaklaşıp durdu, bir kaldırımın tam önündeydi.
"Burayı.." dedi Zeynep, gözlerini sokağın girişine dikkatle çevirdi. Hatırladığı kesik anılarının arasında oturduğu, beklediği, bir arabanın gelişi ile koşup babasına sarıldığı yerin birebir aynısıydı. "Hatırlıyorum."Elini eline yaklaştırıp sıkıca tuttu Erdal Bey, gözleri dolu doluydu. "Eve girelim." Dedi, kapıyı açtı. Oldukça sabırsızdı, bir an önce evladını geçmişinin tamamını vermeliydi. Tek adım attığı anda bir ses yankılandı sokağın ortasında.
"Zeynep!!" diye haykırdı genç bir kız, bakışlar aynı anda o yöne döndü. Genç kız çaprazdaki bahçeden çıkmış, soluk soluğa yaklaşıyordu. Hızla genç kızın önünde durdu, "Sen misin gerçekten?" diye sordu, yanakları hızla ıslandı. Bu kız gerçekten de çocukluğunun en güzel yanı, en yakın arkadaşı, komşusu muydu?
"Berna ben Zeynep." Elinin tersiyle yanağını sildi, yanına yaklaştı, genç kız bir adım geriye gitti. Kimdi bu kız, tanımadan yaklaşmaya çalışıyordu böyle?
Adımını durdurdu Berna, gözleri Erdal Bey'e kaydı. "Berna kızım, Zeynep teması çok sevmiyor. Ona biraz zaman vermeliyiz." diye açıkladı. Berna kafasını olumlu anlamda sallayıp bir adım geriye gitti, üstüne gitmeyecek, zorlamayacaktı, karşısında olması bile büyük bir mucizeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeşil'in İz'i - (Bitti)
RomanceAnnesi tarafından iki kanadı kırılmış yaralı bir kuştu Zeynep; Bir renkten umut bulan, çocukluğunu yeşile mahkum eden bir evlattı. Sonra bir adam girdi hayatına, önce kanat sonra özgürlük oldu umuduna. .... Ucunda ölüm mü vardı? Bende seninle ölürd...