24.Bölüm: 'Biz'

2.8K 238 124
                                    

Bölüm başlığında ufak bir değişiklik yapmak zorunda kaldım. Erkenden paylaştım. Keyifli okumalar diler, özellikle de bol bol oy ve yorum beklerim 💚❤️

.....

Parmaklarını yavaşça sembollerin üzerinde gezdiriyordu. "Nedir bu Zeynep, biliyor musun?" Diye sordu Berrin Hanım, usulca karşısına oturdu. Bakışlarını bir an ondan ayırmıyor, her anını zihnine kayıt ediyordu.

Elini yavaşça durdurdu Zeynep,
"Son.. Sonsuzluk.." dedi fısıltıyla. Aslan'ın gözleri Berrin Hanım'a döndü, derin bir nefes almıştı, sonunda doktorun sorduğu bir soruya cevap vermişti.

"Sen.. " dedi doktor, "Sen bu sembolü çok mu seviyorsun?"

Zeynep parmaklarını geriye çekip sırtını koltuğa yasladı. Zihni çok zorlansa da uzun bir yolculuğa çıkıyordu. Yavaşça kafasını eğdi, avucunu açıp içine dikkatle baktığında bir anda koca parmakları küçüldü, küçülüp minicik bir kızın eline döndü. 'Avucunda sonsuzluk sembolü bulunan minicik bir el'

"Yok.." dedi Zeynep kendine gelerek fısıltıyla. Minicik el büyüdü, içerisindeki sonsuzluk sembolü kül olup yok oldu.

"Ne yok?" Diye sordu Berrin Hanım. Genç kız yavaşça avucunu ona doğru uzattı. Minik avuçların içerisinde var olan sonsuzluk sembolü bu koca avucun içerisinde bir anda yoktu. "İçinde... yok"

Aslan'ın gözleri dolu dolu oldu, hızla bakışlarını ona çevirip iki elinden sıkıca tuttu. "Birtanem..." dedi fısıltıyla, elinin birini dikkatle yanağına bıraktı. "Elinde ne olması gerekiyordu?" genç kızın yanaklarına usulca yaşlar süzülmeye başladı, kalbinde bir kor vardı, o taşı eline alıp yere çizdiği her anda ufak da olsa rahatlıyordu.  Kafasını yavaşça iki yana salladı, "Yok.." dedi yeniden. Dudakları kıvrık, sesi titrekti.

Doktor yavaşça geriye çekilip sırtını koltuğa yasladı. Nefessiz onu izliyor, her mimiğini dikkatle süzüyordu. Bu kızın sembol ile ilgili dile getiremediği bir anı vardı. Öyle bir anıydı ki geçmişine dair unutamayıp geçen yıllara rağmen hala bilincinde tutmayı başarıyordu. Ne söyleyecek ne de ifade edecek kadar güçlüydü, kalbini rahatlatan, bedenini ayakta tutan tek şeydi. Elleri tir tir titriyor, gözleri yanaklarına yaşları durmaksızın akıtıyordu.

Genç adam tam yanındaydı, ellerinden sıkıca tutmuş çaresizliğini izliyordu. Bir eli ile yanağındaki yaşları silmeye çalıştı, kalbindeki sızının tek sebebi bu kızın ifade edemeyişiydi. İki dudağının arasından tek kelime alabilmek adına delice çırpınıyordu.

"Avucunda.." dedi Aslan, ufacık bir öpücük yavaşça kondurdu avuçlarına. "Ne vardı?"

Genç kız kafasını yavaşça eğip gözlerini avucuna çevirdi. Koca eli yeniden küçülüp küçük bir çocuğun eline dönüştü, minik parmakların arasına bir zincir dolanıp avucunda sonsuzluk sembolü belirdi. Parmaklarını yavaşça birleştirip elini deli gibi sıktığı bir yumruğa çevirdi.

"Son..." dedi, minik el büyüdü, sonsuzluk yok oldu. "Sonsuzluk.."
"Sonsuzluk mu vardı avucunda?" Diye sordu anında heyecanla, genç kız alt dudağını yavaşça ısırıp kafasını onaylar anlamında hızla salladı. Çocukluğuna dair bir an'dı bu, avucunun içerisinde her daim bir sonsuzluk sembolünün bulunduğu bir kolyeyi sıkıca tutardı.

Aslan tek kelime edemedi, kollarını hızla iki yana açıp bedenine sıkıca sardı. Kalbini kalbine dayadı, deli gibi çarpıyordu. İyileşiyordu, onun mu ilaçların mı tedavinin mi etkisiydi emin değildi ama genç kız artık geçmişine dair ufak da olsa bir şeyleri dile getirebiliyordu.

Kapı yavaşça tıklandı o anda, Berrin Hanım pür dikkat izlediği çiftten gözlerini ayırıp kapıya döndü, 'Gir' yavaşça aralanan kapıda genç bir hemşire göründü, ismi Merve'ydi, elinde bir dosya vardı, doktora uzattı. "Test sonuçları" dedi.
"Teşekkür ederim"

Yeşil'in İz'i - (Bitti)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin