"Alo.." dedi merakla. "Esma Nine." diye ekledi.Yaşlı kadın telaş içerisindeydi, zar zor da olsa rehberde bulduğu numarayı tuşlamayı başarmıştı. "Oğlum.. fotoğrafın resimini çektim."
"Ne??" Dedi Aslan heyecanla. Kalbi hızla çarpıyordu.
"Zeynep'in babasının resmi sende mi şu anda?"
"Evet oğlum, gelip alabilirsin."
"Geliyorum, hemen geliyorum!"Hızla telefonu kapatıp kapıya ilerledi Aslan, bahçeye çıktığı gibi telaşını gizlemeye gayret ederek gözlerini karısına çevirdi. "Ekmek alacağım." dedi, genç kız kafasıyla onayladı.
....
"Esma Nine.." dedi genç adam, sokağa girdiği gibi gözleri yaşlı kadının gözlerine kaydı. "İçeri gel oğlum." Telefonu sıkıca tutup arkasını döndü, eve girdiğinden emin olup kapıyı örttü.
Oturma odasına geçtiği gibi sıkı sıkı avucunda tuttuğu telefonu uzattı, tıpkı bir inci gibiydi, bıraktığı anda evladını yeniden geçmişinden ayırmak zorunda kalacaktı.
Eli titriyordu Aslan'ın, cesaretini toplamaya çalışarak telefonu aldı. Gözlerini yavaşça yaşlı kadına çevirdi, "Bu Emine de bulunan tek fotoğraf oğlum. Çok eski ve yangından kenarları zarar görmüş. Görüntü net olmayabilir."
Kafasını hızla iki yana salladı genç adam, kalbi delice çarpıyordu. Ufak bir benzerlik bile büyük umuttu. Derin bir nefes verip gözlerini telefona çevirdi, galeriyi açtı. Arka arkaya birkaç tane kare göründü, ilkine tıkladı. Çekerken hareket ettirilmiş, bulanık çıkmıştı. Görüntüye yoğunlaşmaya çalıştı, işine kesinlikle hiç yaramıyordu.
Yüzü asıldı, yol boyunca ulaşmak için hayal kurduğu görüntünün kalitesi oldukça kötüydü.
Kısık bir soluk verip parmağıyla ekranı kaydırdı, aynı fotoğrafın başka bir görüntüsü belirdi. Karenin sadece bir kısmı vardı, minik bir bebek annesinin kucağında kameraya bakıyordu. Diğer yanındaki adama dair aceleyle çektiği görüntüde sadece bebeğini sıkıca tutan bir el vardı.
"Görüntü yok." Dedi sıkıntıyla. Gözleri yavaşça yaşlı kadına döndü. "Hızlı çekmeye çalıştım oğlum, olmadıysa ilk fırsatta bir daha deneyebilirim."
Gözlerini yeniden telefona çevirdi Aslan, umutsuzlukla doluydu. Çevirdiği her görüntü, diğerinden bulanık ve kötüydü. Gözleri dolu dolu oldu, yine hayal kırıklığı yaşıyordu. Yine karısına babasını vermemişti.
Yavaşça ayırdı bakışlarını, yana çevirdiği her görüntü oldukça kötüydü. Çaresizce telefonu kenara bırakırken parmağı ekrana çarptı, galerideki son resim görüntülendi. Bakışlarını yavaşça çevirdi, gözleri delice büyüdü. Kalitesi oldukça iyi gözüküyordu. Hızla telefonu bakışlarına çevirdi.
Üç kişilik bir aileydi. Minicik bir bebek, anne ve babasının arasında duruyordu. Gözleri parıldıyor, önden görünen iki dişi ile kameraya gülümsüyordu.
Sağ tarafında bir kadın vardı, bebeğini sıkı sıkı tutmuştu, uzun düz saçları vardı, yüzünde garip bir ifade vardı, kameraya tedirginliği yansıyordu.
Sola yavaşça çevirdi gözlerini Aslan, bir adam vardı. Oldukça gençti, gri bir takım elbise giyiliydi. Bebeğinin elini sıkı sıkı tutmuş, parıldayan gözleriyle kameraya bakıyordu. Bebeğinin ilk yaşında birlikte çektikleri ilk aile resmiydi. İşten apar topar gelip ailesini fotoğraf stüdyosuna getirmişti.
Baş ve işaret parmağıyla telefonun ekranını büyütmeye çalıştı genç adam, gözlerini sadece adamın yüzüne çevirdi. Karısına kıyasla gözleri mutluluk haykırıyordu. "Babası.." dedi fısıltıyla. Derin bir soluk aldı, artık karısına gösterebileceği bir resim, bir görüntü vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeşil'in İz'i - (Bitti)
RomantikAnnesi tarafından iki kanadı kırılmış yaralı bir kuştu Zeynep; Bir renkten umut bulan, çocukluğunu yeşile mahkum eden bir evlattı. Sonra bir adam girdi hayatına, önce kanat sonra özgürlük oldu umuduna. .... Ucunda ölüm mü vardı? Bende seninle ölürd...