26.Bölüm : 'Kimsin Sen?'

2.9K 233 95
                                    

Yaşlı kadının gözleri ona döndü, elini yavaşça uzatıp sakallarının üzerine bıraktı, baş parmağı sağ yanağındaki ufak morarmaya kaydı. "İyi misin?" Kafasını olumlu anlamda salladı genç adam, çok daha iyi hissediyordu, öfkesini biraz da olsa dindirmişti indirdiği yumruklar. "Biraz konuşalım mı seninle?" diye sordu, Aslan kafasını olumlu anlamda salladı, merak doluydu. Ayağa kalkmasına destek olup bahçeye yürüdü, Selin gözlerini ikisine çevirip hızla iki sandalye oturmaları için yaklaştırıp eve girdi, ikisini kısa bir süreliğine de olsa yalnız bırakmak en uygunu olacaktı.

"Oğlum, sana söylemediğim önemli bir ayrıntı var." dedi, bunca yılda içinde tuttuğu, hiç dile getiremediği bir gerçek vardı. Kafasını yavaşça eğip kısık bir soluk verdi.
"Nedir Esma Nine?"
"Zeyno'yu bana emanet eden annesiydi."

Genç adamın gözleri büyüdü, bakışlarını hızla ona çevirdi. "Ne??" Yaşlı kadın kafasını yavaşça yere eğdi, zihninde sadece 15 yıl öncesi vardı. "Annesi.. onu bana emanet etti."
"Ne diyorsun Esma Nine? Ne demek bu? Annesi Zeynep'i terk etmedi mi?"

Kısık bir soluk alıp elini genç adamın elinin üzerine bıraktı. "Ben onu bir meydanda gördüm. Çok küçüktü, hıçkırıklarla ağlıyordu. Korkudan tir tir titriyen küçük bir kız çocuğuydu."

Gözlerini yavaşça kapadı, zihni anında 15 yıl öncesine gitti, tıpkı dün gibi hatırlıyordu her anını.

.... 15 yıl önce ....

"Anne" diye bir hıçkırık duyuldu meydanın orta yerinde, akşam üzeriydi. Çevrede insanların sayısı oldukça azalmış, herkes koştur koştur akşam yemeğine yetişmek adına evine gitmiş, küçük bir kız çocuk tek başına kalmıştı.

Koca meydanda, annesinin onu beklemesini istediği yerde duruyordu. Bir adım ileriye bir adım geriye hiç gitmemişti. En büyük korkusuydu, saatlerdir yolunu beklediği annesinin geri gelip onu bulamaması. İki kolunu delice sardığı peluş kediye sarıp göğsüne bastırmıştı, onu koruyacağını öylesine inanıyordu ki buradaki yalnızlıl korkutmuyordu.

Gözleri her daim çevredeydi, yeşil giyinen birini gördüğü anda sevinçle yanına koşup annesinin boynuna atlayacak, bir daha asla elinden bırakmayacaktı. Saatlerdir bir başına beklediği meydanda annesine dair tek bir iz yoktu.

Kalbi bazen deli gibi çarpıyor bazen de kendi kendini ikna etmeye çalışıyordu. Annesi onsuz bir gece bile geçiremezdi ki, dondurma bulduğu anda geri dönüp kızına, incisine sarılacaktı.

Bakışlarını yeniden aynı yöne çevirdi, hiç kimse yoktu. Ayaklarına eğdi kafasını, ayak tabanları artık acımaya başlamıştı, saatlerdir hareketsiz bekliyordu. Minik bedenini minik ayakları daha fazla kaldıramıyordu, yavaşça yerinden bir adım bile sendelemeden yere eğildi.

Kafasını yavaşça gökyüzüne çevirdi, bugün yakıcı bir güneş vardı. Gözlerini yavaşça kıstığında yüzünde ufak bir tebessüm belirdi. Bu sabah gözlerini açtığı anda güneşi görmüş, koşarak balkona çıkıp annesine heyecanla parka gitmek istediğini söylemişti. Annesi her sabah olduğu gibi onu özenle giydirmiş, hazırlamıştı.

Minik oyuncağını hızla göğsüne bastırıp  burnunu kafasına dayadı. Kokusunu yavaşça içine çekti, annesi gibi kokuyordu. Kısık bir soluk alıp kafasını kaldırdığı anda bakışları birine çarptı. Yaşlı bir kadındı, gözlerinde hüzün, bedeninde bitkinlik vardı.

....

Esma Nine kısık bir soluk aldı, "Eşimi o günlerde kaybetmiştim, semtten çocuklarımın zoruyla uzaklaşıp o büyük şehire gitmiştim. Geri dönmeye cesaretim yoktu, evin her köşesinde onun sesi, nefesi ve kokusu vardı. Onsuzluk çok zordu oğlum."

Yeşil'in İz'i - (Bitti)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin