Elimdeki anahtarlarla hızlı bir şekilde kapıyı açıp içeri girdiğimde kapıyı hemen arkamdan kapatmıştım. Buz gibi havadan sonra sıcacık evin etkisiyle anlık rahatlayan vücudum bir kez daha insanın evi gibisi yok dedirtmişti bana. Bu yaşıma kadar ülkemde böyle bir soğuk görmemiştim ki soğuğa karşı hassas olan vücudum kış bitene kadar bir gün donarak yolun kenarında kalacaktı diye korkuyordum.
İçeri girdiğimden beri olduğum yerde durmuş sıcağa alışmaya çalıştığım için odaların karanlık olduğunu bir an gözden kaçırmıştım ama paltomu çıkarırken bakışlarım ışıkları kapatılmış salona kayınca bir an kaşlarım çatılmıştı. Yeonjun birkaç saat önce eve gelmişti ve beni bekleyeceğini söylemişti ama evde birisinin olduğuna dair tek bir ses dahi yoktu.
Daha fazla oyalanmadan paltomu portmantoya asıp içeri yürürken girdiğim her odanın ışığı açıp kapıyor, "Yeonjun? Bebeğim neredesin?" diye sesleniyordum. İş arkadaşlarımdan birisinin doğum gününü kutlamak için işten sonra bir araya gelip içmiştik, bu yüzden Yeonjun'u arayıp eve biraz geç geleceğimi söylemiştim ki o da sorun olmadığını, beni bekleyeceğini söylemişti.
Üniversitemi bitirip sonunda mezun olduğumda üç ay daha kafede çalışmış, bu sırada birkaç okula dosyalarımı göndermiştim. Okulların çoğu daha deneyimli öğretmenler aradığı için çoğundan nazik bir şekilde ret cevabı aldıktan sonra gerçekten sonuna kadar kafede çalışacağımı düşünmüştüm ama sonunda şimdiki çalıştığım okul beni arayıp okula davet etmiş, bir aylık bir denemenin sonunda işe almışlardı.
İlk başlarda çocuklarla iletişim kurmakta zorluk çeksem de zaman geçip onlar bana, ben de onlara alıştıkça işimi daha çok sevmeye başlamıştım. Çocukluğumdan beri her zaman en büyük hayalimden birisi olan ilkokul öğretmenlik hayalimin sonunda gerçek olması bir kez daha hayata karşı galip geldiğimi göstermişti bana.
Sakin adımlarla merdivenleri çıkarken bu sırada boynumdaki atkıyı çözüp elime almıştım. Merdivenlerin sonunda bakışlarım önce banyoya kaysa da daha sonra kapısı hafif aralık kalmış odamızdan sızan ışıkla orada olduğunu anlayarak yürümeye başladım.
Ses çıkarmamaya özen göstererek kapıyı açmış, bakışlarımı yatakta dik bir şekilde oturmuş önüne serdiği resimlere buruk bir gülümsemeyle izleyen sevdiğim adama çevirdim. Gözleri tek tek fotoğraf karelerinde gezerken her bir fotoğrafta farklı bir ifadeye bürünüyordu güzel yüzü. Bazen ışıldayan yüzü bir anda diğer kareyle soluyor, bazense buruk bir gülümsemeyle elinde tuttuğu fotoğrafı uzun uzun inceliyordu.
Uzaktan durup ne kadar izlemiştim bilmiyorum ama sonunda onu dikkatli bir şekilde izleyen bakşlarımı hissetmiş olacak ki gözlerini elindeki fotoğraftan çekerek bana çevirmişti. Bakışlarım dolu dolu olmuş gözleri ile kesişince buruk bir gülümseme eşliğinde "Ben geldim bal ses." diye mırıldanmıştım olduğum yerde durarak.
"Buraya gel." dediğinde elini uzatmış yanına gitmemi bekliyordu ki güzel teklifi ret etmeden sakin adımlarla yanına doğru yürüyerek arkasına geçecek şekilde yatağa çıkmış, bacaklarımı iki yana açarak onu kendime çekmiştim. Kollarımı sıkıca karnında birleştirip çenemi omzuna yasladığımda kafasını hafif bir şekilde geriye atmış, çeneme sürtünerek boşta kalan elini kolumun üzerine yaslamıştı.
"Geldiğini duymamışım."
"Fark ettim, o kadar dikkatli bir şekilde fotoğrafları inceliyordun ki eve hırsız girse haberin olmayacak."
Söylediğim şey ikimizi de güldürdüğünde kendini biraz daha bana yaslamıştı. Mis gibi kokusu burnuma dolunca dudaklarımı yanağına yaslamıştım, uzun bir öpücük biraktıktan sonra geri çekilmeden elimi önündeki fotoğraflardan birine atarak havaya kaldırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nepenthe / YeonBin
FanfictionBazen insan görmemesi gereken bir şeyi gördüğü için, bazense görmesi gerekirken her şeye kör olduğu için kaybediyordur... Taegyu #1 23.11.20 Hanse #1 Yeonjun #1 ...