Bölüm şarkısı: Kim Feel- One Day
Yeonjun'un ağzından.
3 ay sonra.
Kışın son günlerini yaşıyordum. Bendeki izlerini silip kendisiyle götürmek isteyen soğuk günleri ardımda bırakıp nefes almaya devam etmemin üzerinden tam 3 ay geçmişti. Nefes alıyor muydum yoksa alıyormuş gibi mi yapıyordum bilmiyorum ama hala mucizevi bir şekilde yaşıyordum. Onsuz bir gün bile devam edemeyeceğimi düşünürken bugün tam tamına 3 ay olmuştu. Beni, bizi, acılarını ardında bırakıp gitmişti. Ve ben hâlâ ölmeden yoluma devam ediyordum.
Belki bugün, belki yarın, belki de diğer gün gelir diyerek kendimi avuttuğum günler, kitap sayfaları gibi koparak önüme dökülmüş, rüzgarla etrafa saçılmıştı. Kendi romanımın aciz karakteri olan ben ise, o sayfaları eğilip toplayamayacak kadar suçlu hissediyordum.
İlk günler kendime zarar verirsem belki geri döner diye çocukça düşünceleri kafamın bir köşesine yazmıştım ama onları yazdığım yerden silmekse birkaç dakikamı almamıştı. Kendi acımı kendim dışında kimseye gösteremezdim. Kendi acım dışında onun avuçlarına bıraktığım acıysa ölümden beterdi benim için.
Nereye gittiğini bilmiyordum. Aramamıştım da zaten. Çünkü yüzüm yoktu. Parçalandığı yerden onu binbir eşit olmayan parçalara ayıran kişi yine bendim. Onu bulursam ne söyleyebilirdim ki? Seni parçaladığım sözlerimi görmezden gelip yanıma gelir misin? Kalbindeki beni öldürdüm ama benim için tekrar yaşatır mısın?
"Hyung, baban eşyalarını bugün mü alıcak?"
Taehyun'un sesiyle gözlerimi önümdeki Han nehrinden çekerek yere indirdim. İpleri açılmış ayakkabım aklıma anıları getirirken, buruk bir tebessümle "Evet, bugün tamamen ayrılıyor evden." dedim sakin bir tonda. İçimde dinmeyen fırtına bir gün beni ele geçirir miydi korkusuyla yaşamaktansa lütfen beni de kendinde boğ diye yalvarmamın üzerinden bugün 3 ay geçmişti.
"Peki, annen iyi mi?"
"İyi, hatta çok iyi. En başından beri babamın onu aldattığını biliyormuş zaten. Boşanmak için delil topluyormuş. Aynı zamanda benim biraz daha büyümemi, olayları adil şekilde kabul etmemi bekliyormuş. Ama bana zaman verirken aslında elimdeki zamanı da çekip aldığını bilmiyordu."
Her şey bitmişti. Soobin'in gitmesinden sonra anneme babamın onu aldattığını çekinerek de olsa söylemiştim. Çünkü Soobin'in beni arkasında bırakıp gitmeyeceğini biliyordu. Ben de olanları anlatmak zorunda kalmıştım. Ama aldığım cevap beni hem mutlu etmiş hem de günlerce yataktan çıkamama sebep olmuştu. Annem her şeyi biliyordu ve beni üzmemek için kendi başına halletmeye çalışmış bunca zamandır.
Ne kadar komik değil mi? Niye birimizi korumaya çalışırken hep kaybediyorduk? En başından gerçeklerle yüzleşmek zorunda kalsaydık kırıldığımız yerden tekrar birleşebilir miydik?
Boğazımı temizleyerek ellerimi birbirine sürttüm. Isınmaya çalışıyordum ama buz bağlamış kalbimi ısıtan kişi yoktu ki yanımda. Bana sürekli sıkı giyin diye tersleyen kişi yoktu ki yanımda. Buz gibi havaya inat incecik giyiniyordum. Küçük bir çocuk umuduyla bir yerlerden çıkıp nerede şapkan, nerede ceketin diye kızmasını bekliyordum ama gelmiyordu. Duymuyordum sesini. Ben aylardır üşüyordum ve o bunu görmüyordu.
"Beomgyu nasıl? Bir aydan fazladır görmüyorum. Bana hâlâ kızgın mı?"
Yüzünü yüzüme çeviren Taehyun, yutkunarak "İyi, derslerine yoğunlaştı." diye mırıldandı. Kocaman gözlerini kırpıştırırken, gülümseye çalışarak "Ve?" diye devam etmesini bekledim. Bildiğim halde ısrar ediyordum. Niye? Neyin inadıydı bu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nepenthe / YeonBin
FanfictionBazen insan görmemesi gereken bir şeyi gördüğü için, bazense görmesi gerekirken her şeye kör olduğu için kaybediyordur... Taegyu #1 23.11.20 Hanse #1 Yeonjun #1 ...