Bölüme başlamadan önce, şunu söyleyeyim, delireceksiniz. İki gündür yaz yaz bitmedi bölüm. Bu yüzden bol bol yorum istiyorum. Saç baş dalmayalım birbirimize😌😌
Ve diğer bölüm bir çok kişiye bildirim olarak gitmemiş. Bu yüzden önceki bölümü okuyup okamadığınızı kontrol edin. Haydi tutmayım sizi.Sinirlenince hiçbir zaman ortalığı dağıtan, ağız burun kıran veya hıncını bir şeylerden çıkaran bir insan olmadım. Zaten sinirli halim en fazla 10 saniye sürerken o kısacık saniye içinde kime ne kafa tutacaktım ki? Benim oturduğum yerden kalkmam bile en az yirmi saniye sürüyordur. Ama şimdi aynı şeyleri söyleyebilecek bir durumda değildim. Düştüğüm ortamın garipliği bir kenara sürekli Yeonjun'un koluna yapışan kız ve Yeonjun'un üniversiteden arkadaşları gerilen sinirlerimi her saniye daha da geriyordu.
Bakışlarımı her yakaladığında koltuğun biraz daha içine giren Yeonjun, arkadaşları gittikten sonra ne yapacaktı açıkçası hiç de merak etmiyordum. Çünkü ben çoktan planımı yapmıştım. Bugün onu çok eğlenceli dakikalar hatta saatler bekliyordu.
"Hyung, bu kızın bence belinin sağ boşluğunda kemik yok. Baksana kız nasıl rahatça üzerine eğiliyor hyungun? Resmen elastik ip yutmuş gibi dalga dalga dalgalanıyor."
Nefesini kulağıma üfleyerek konuşan Kai bir yandan elindeki cipsleri ağzına tıkarken garip ortamı gözden geçiriyordu. Yüzümü ekşitip ağzından elimin üzerine düşen cipsi silkeleyip yere düşürdüm.
"Ne diyorsun Kai?"
"Hyung, Kai haksız değil. Baksana kız yürüyen pizza kulesi gibi. Sağ omurgası eğildi resmen. Yana yata yata düz yürümeyi unutacak. Genç yaşında fıtık olur bu kız demedi demeyin."
Üzerime yatan Beomgyu'yu elimle kenara iterek bıkkın bir sesle "Öncelikle o pizza değil pisa kulesi," dedim sinirle burun kemerimi sıkarak. "İkincisi o kız ne bok yer benim zerre umurumda değil. Şu an tek düşüncem bu salak ortamdan hemen kurtulmak yoksa katil olacağım. Anlıyorsunuz beni dimi?"
Şaşkınlıkla yüzüme bakan çocuklar kafalarını sallayarak önlerine dönmüşlerdi. Cidden sabrımın kırıntılarını kullanıyordum şu an. Sabır istiyorum. Eski Soobin geri gel, lütfen.
"Sen şu bizim üniversitenin kavga ettiği diğer üniversite takımındaki çocuk değil misin? Sürekli ayırmaya çalışırken dayak yiyen çocuk?"
Elindeki bira şişesini kafasına diken sarı saçlı çocuk, ağzını açtığı an tüm gözleri üzerime çekmişti. Herkes meraklı bakışları altında kim olduğumu anlamaya çalışırken, tekli koltukta oturan diğer kız "Evet, o." diyince bu sefer bakışlar onun yüzüne dönmüştü.
"Sen nerden biliyorsun o olduğunu? Tanıyor musun yoksa?"
Yeonjun'un yanında oturan kız sinsi gülüşüyle diğer kızın yüzüne bakarken, kız utangaç bir tavırla kafasını iki yana salladı. Bu kızı bu ortamda olan diğer kişiler gibi ilk defa gördüğüme yemin edebilirdim.
"Hayır, tanışmıyoruz ama ben onu tanıyorum. Choi Soobin, 18 numaralı oyuncu."
"Daha önce tanışmış mıydık?"
Sesimle birlikte bakışlarını yüzüme çeviren kız, kızaran yanaklarını saçlarıyla gizlemeye çalışarak, "Aslında hem evet hem de hayır," dedi gülümseyerek. Tatlı, güzel bir kızdı. Ama o kadardı. Normaldi, diğer kızlar gibi aynıydı benim için.
"Büyük ihtimal hatırlamıyorsun ama ilk maç günü oyun başlamadan önce merdivenlerden düşen beni kaldırmış ve kanayan dizim için yara bandı vermiştin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nepenthe / YeonBin
FanfictionBazen insan görmemesi gereken bir şeyi gördüğü için, bazense görmesi gerekirken her şeye kör olduğu için kaybediyordur... Taegyu #1 23.11.20 Hanse #1 Yeonjun #1 ...