Korkuyla büyüyen fidan-Bölüm30

994 97 82
                                    

Bölüm şarkısı: Bts Jungkook- Still with you
 

Edit için minik bebeğim Harmonyici çok teşekkürler 🥺😍

Kışın bir kaç güne geleceğini önceden haber veren dondurucu hava titrememe sebep olurken, hafif bir şekilde burnumu çekerek yüzümü atkıma biraz daha saklamaya çalıştım. Soğuğa karşı oldukça hassa olan vücudum, bir yere biraz sertçe çarparsam kırılacakmış gibi hissetmeme sebep oluyordu.

Açıkçası sadece vücudumun değil aynı zamanda kalbimin de üşümesine sebep olan bu havalarla ilgili aklıma  gelen ilk şey pencere karşısında babasının gidişini izleyen küçük bir çocuktu. Daha siyahla beyazı doğru dürüst ayıramayan benim için babasının gidişini izlemek, arka odada annesinin krizini duymazdan gelmekten daha kolaydı.

Giden kişi eğer aklına koyarsa, onu ne pencere önünde soğuk olmasına rağmen saatlerce kıpırdamadan yolu izleyen oğlu, ne de kendini parçalarcasına yerden yere vuran sevgili(!) karısı durdurabilirdi.

 Gerçekle hayallerin ortasında durmuş gidecek yolunu seçmeye çalışan umudun bile kendini görmezden geldiği bu saçma dünyada birkaç saatlikte olsa rahat nefes almaya çalışıyordum. Gidenin arkasından uzun zamandır yas tutmayı bırakan ruhum, çoktan gelecek felaketler için kenarda durmuş, elindeki siyah kurdelesini ne zaman boğazına geçireceğini bekliyordu.

Havalar soğudukça kendini daha az gösteren güneş çoktan kaybolmuş yerini aya bırakırken, tepeden bana göz kırpıyormuş gibi hissediyordum. Bugün de iyi iş çıkardın Soobinshi, diğer günler gibi bugün de güzelce üstesinden geldin diyormuş gibi hissediyordum.

Derin bir nefes alıp apartmandan içeri girdiğimde asansörü boş vererek merdivenlere doğru yürüdüm. Kapımı görsem de görmezden gelerek birkaç adımda geldiğim kapı kendi evimden daha çok evimmiş gibi hissettiriyordu bana. Çocukluğumun, gençliğimin çoğunu geçirdiğim bu kapı arkasındaki ev, kim bilir kaç yalana yuva olmuş ona kucak açarken, yine de kendi evimden daha çok sevmeme engel olmuyordu. 

Evde kendisi dışında kimsenin olmadığını bildiğim için kapı şifresini girerek karanlık eve doğru yürüdüm. Odasına girdiğinde geride kalan dünyayı görmezden geldiği için arkasındaki karanlığı da fark etmiyordu çoğu zaman. Karanlık koridordan geçip kenarda duran lambanın en zayıf şekilde yanmasına izin verirken, sessiz bir şekilde yukarı kata çıktım.

Merdivenlerin önünde duran odayı görür görmez içime dolan huzur az da olsa gevşememe sebep olurken, kapıyı yavaşça çalarak biraz beklemiş, ses gelmeyince açıp içeri girmiştim. Ev gibi oda da tamamen karanlıktı. 

Omzuma astığım sırt çantamı çok ses çıkarmadan kapının girişine bırakarak yatağa doğru yürüdüm. Yüzü koylu yattığı için yüzünün bir kısmına vuran ay ışığı soğuktan üşüyen vücudumu sıcacık yaparken yanı başına yaklaşarak hafif bir şekilde eğildim. Büzülmüş dudakları, karanlık olmasına rağmen kendi belli eden kızarmış yanakları, dağılmış saçları. Kısaca her şeyiyle o kadar güzeldi ki böyle hiç sıkılmadan saatler, hatta günlerce onu izleyebilirdim.

Yüzümdeki buruk gülümsemeyle alnına dökülen saçları geri iterken, hafif bir şekilde alnına değen parmaklarımla kaşlarım çatılmış, bir anda elimi yanaklarına yaslamıştım. Parmak uçlarıma değen sıcaklık ile yüzümü buruşturarak yatağın kenarındaki lambayı açarak elimin birisini sırtına koyup sıvazlamaya başladım.

"Yeonjun, hadi uyan. Ateşin var, böyle uyuyamazsın."

Bir taraftan sırtını okşarken, eğilerek alnına birkaç kere öptüm. Ciddi anlamda ateşi vardı ve boğazlı kazakla uyuması her an havale geçirmesine sebep olabilirdi. 

Nepenthe / YeonBinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin