28. Bölüm (Final)

2.5K 44 41
                                    

Oy verip, yorum yapmayı unutmayın lütfen

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oy verip, yorum yapmayı unutmayın lütfen.

Sevgilerle. 🌷

(Sınr 50 oy, 100 yorum. Sınır tamamlandıktan sonra özel, bölümleri gelecek )

Keyifli okumalar diliyorum. 💓

Bir hayal alemine doğru akıp gidiyor düşler ve hayaller. Kimi hayaller gerçekle özdeş iken kimi hayallerin ise ucu bucağı, hatta gerçek olma ihtimali bile yok; lakin bizler imkansız içinde de çabalayan, hiçbir şeyin imkansız olmadığına inananlardanız ve bu inanç da bizi başarıya götüren en büyük neden oluyor.

Tıpkı benim gibi, benim yaşadığım, hatta bazı günler gerçekliği bile sorguladığım bu dört yıl gibi. Aradan çok vakit geçti, gerçi zamanın gidişi de ani olduğundan yaşımı bile karıştırıyor vaziyetteyim. Dönüp dolaşıp geçmişe o on sekiz yaşına takılıyor aklım. Güzel günlerdi vesselam... Ki zaten her yaşında bir güzelliği yok mu zaten? Elbette var, mesela bu yaşımda da bana bir şeyler öğreten ve hayatıma güzellik katan insanlar var. Ki onlarda hep var olan ve de sizin bildiği kişiler.

Bu mutluluk listesinin en başına ailem, Uğur ve tabi ki de dostlarım ve siz sevgili okurlarım geliyor. Zaten benim için de en önemli olan da sizlersiniz.

Aradan geçen bu dört yıl bana çok şey kattı, en başta da benim bir sınıf öncesi öğretmen olmama neden oldu. Gerçi tam oldu da diyemeyiz çünkü şu an hala stajyer makamındayım.

"Öyetmenim, yesmim nasıl omuş? Daha beş yaşında olan, ama oldukça zeki olan Sena'nın seslenmesiyle düşüncelerimden sıyrılıp, bakışlarımı minik yüzüne çevirdim.

Güler yüzle bana gösterdiği resim defterine dikkatlice bakıp, "Çok güzel olmuş canım, seni tebrik ediyorum," dedim ellerimizi tokalaştırarak.

"Ama Yana kötü omuş dedi?" 

"Hayır bi'tanem, senin de Rana'nın da resmi çok güzel olmuş."

Güler yüzle ve çocuksu bi' heyecanla olduğu yerde zıplayıp, hızlıca arkasını döndüğü gibi arkadaşlarının yanına koşmaya başladı.

"Hadi çocuklar, toparlanma vakti. Bakalım koydu aldı  yarışını ilk kim kazanacak," diyerekten neşeli bir sesle bağırdı Elif Hoca, aynı zamanda buranın gerçek öğretmeni. Koydu aldı oyunu, çocukların temizliği öğrenmesi için düzenlenen küçük bir yarışma. Ve yarışmanın sonunda öğretmen, kazanana çocuğa iki tane boyama kağıdı, diğerine de bir tane boyama kağıdı veriyorduk. Ki zaten de çocuklar boyama yapmaya çok hevesliler ve boyamayı oldukça çok seviyorlar.

Çocuklar bir yarış içerisinde hızlıca toparlanmaya başladığında Elif Hoca da yanıma gelmeye başladı.

"Dilancığım, sen de çık istersen. Zaten veliler de gelmek üzere."

Sadece Arkadaşız Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin