Gölge (Part2)

323 15 242
                                    

Yıl 1975

Pazar sabahı herkes büyük salonda oturmuş keyifli şekilde kahvaltısını yapıyordu. James ve Sirius Gryffindor ve Hufflepuff masasını yasadıkları şeyleri anlatarak şenlendiriyor, kahkahalara boğuyordu. Remus yorgun gözüküyordu. Peter ise bir şeyler yemesine yardımcı oluyordu. Garip şekilde Remus her ay 1 kere hastane kanadına yatıp hastalanıyordu. James, bağışıklığının güçsüz olduğunu ve hızlı hasta olduğunu söylüyordu. James'e herkes güvendiği için kimse sorgulamıyordu.

Slytherin ve Ravenclaw iki binanın aksine daha sessizdi. Çapulculardan nefret edenler bile can sıkıntısından onları izleyip kendi aralarında dalga geçiyordu. Kulağa acınası geliyor değil mi? Eğlenmek için nefret ettiğin insanlar hakkında konuşup onlarla dalga geçmeniz gerekiyor.

Rodolphus: "Reggie! Kutsanmış iksir notlarını bize, sevgili arkadaşlarına bahşeder misin?"

Regulus: "Enayi miyim ben niye tuttum? Git kütüphaneden bul ve çalış."

Barty: "Bize bize? Dostlarına!"

Regulus: "Biz niye her sınav döneminde karınca ve ağustos böceğine dönüyoruz? Ben keyfimden mi not tuttum veya çalıştım?"

Rodolphus derin bir nefes alıp Barty'e döndü.

Rodolphus: "Bundan hayır gelmeyecek gibi.."

Barty: "Daha son kozumu oynamadım. Regulus, iksir notlarını ver Aritmasi notlarını vereyim."

Regulus: "Aritmasi derslerine girmiyorsun"

Barty: "Üst sınıflardan girenler var. Her türlü bu senenin notlarını bulurum."

Regulus: "Peki.. Artı olarak önünüzdeki pudingi alırım"

Rodolphus: "PUDİNG SANA KURBAN OLSUN KOÇUM!"

Gülerek ikisinde pudingleri önüme koydu.

Rodolphus: "Ben yedireyim mi??"

Regulus: "En son yedirdiğinde nefessizlikten Merlin'in yanına gidiyordum."

Hepimizin küçük kahkahaları ardından kapı aralandı. Kafamı çevirip ortak salonun büyük ve heybetli kapısına baktım. Etrafımdaki herkes sanki hiçbir şey olmamış gibi konuşmaya devam ediyordu. Oysaki yemek ortasında normal bir 1. Sınıf bile içeri girse herkes dönüp ona bakardı. Bunda tabii ki heybetli kapının rolü vardı fakat bu sefer kimse dönüp bakmamıştı.

Kapıdan giren şey insan haricinde neredeyse her şeye benziyordu. Uzun boyu, Simsiyah vücudu, alnındaki koca bordo yuvarlak simgesi, vücuduna tam olarak oturan takım elbisesiyle insanı oldukça ürkütüyordu. Kimsenin ona bakmamasi daha da garipleştiriyordu olayı. Ilerledi ve rodolphusun yanına oturdu. Tüm vücuduma giren titreme abimin öfke nöbetlerini andırıyordu.

???: "Sakin ol. Her seferinde bunu yaşamaktan sıkıldım. Benden korkmani gerektirecek bir durum yok. Düşmanın değilim, aksine dostunum Regulus. Igrenc ailenin seni nelere sürüklediğinin farkındayım veya abine ne kadar özendiğinin. Oysaki özenilebilecek biri olduğunu düşünmüyorum hatta sevgili babacığınla aynı fikirdeyim."

Abim hakkında bilip bilmeden söylediği bin bir şey oldukça sinir bozucuydu. 1 saniye bile düşünmeden ayaklanır ağzımın çıktığı kadar bağırmaya başladım. Abim hakkında kötü olarak en küçük şey duymak istemiyordum artık. Herkesin abim hakkında binlerce fikri vardı. Ben bu adamla aynı evde yaşıyorum ve emin olun bu zevzeklerden daha çok şey biliyorum. O kadar boktan biri degildi. Zorbaydı, kendisi ve arkadaşları dışında kimseyi umursamıyordu ama kimin umrunda? Böyle olmasının daha güzel olduğunu düşünüyorum.

Duygular ve HogwartsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin