Merhaba, Ben Meissa Black. Kim olduğumu size özetlemek yerine hikayemde anlatmama izin verin.
-Yaş 3-
[NOT: Bölümün anlatım stili Meissa'nın 3 yaşına ait değildir.]
Babam ve james gerçekten iyi anlaşıyorlardı. Ne kadar küçük olursanız olun bunun farkına varabiliyorsunuz. Yedikleri-içtikleri ayrı gitmiyor, sürekli enerji dolular. Remus ise onlara göre daha sakin. Ben doğduğumdan beri babam onlarla pek vakit geçiremez oldu. Gerçekten yaramaz bir çocuktum ve sürekli bana bakan bir ebeveyn olması gerekiyordu. Annem bu rolü üstlenmeyince babam üstlenmişti.
Uzun süre sonra James onu eğlenmek için çağırdı ve babam ise bu kez onu reddedemedi.
Annemle evde tek başımaydım. Annemin garip bir özelliği var. Evet, süper güç gibi bir şey. Doğuştan mı geliyor yoksa sonradan büyü yaparak kazandığı bir özellik mi bilemem fakat oldukça iğrenç. Insanların gözlerine baktığı sürece onlara istediği gibi işkence uygulayabiliyor, hatta canlarını istediği kadar fazla yakabiliyordu.
Babamın aldığı pastel boyalar oldukça dikkatimi çekmişti. Renkleri, şekilleri.. Hoş gözüküyorlardı işte! Hangi çocuk renkli ve hoş gözüken bir şeye hayır diyebilir ki? Ne işe yaradıklarını bile bilmiyordum!
elime birini alıp duvara sürdüm ve duvarın boyandığını fark ettim. Evimiz genellikle siyah, kahverengi ve beyaz tonlarından oluştuğu için duvarda pembe rengi hoşuma gitmişti. bu yüzden duvara bir şeyler çizmeye başladım. Önce babamı sonra annemi sonra da ortalarına küçükçe beni.. Merlin, bu kesinlikle hayatımın en kötü kararıydı.
Annem nerde inanın bilmiyordum. Sürekli benimle babam ilgilendiği için ona pek ihtiyaç duymuyordum. Genellikle biz oyun oynarken kenarda sigarasını içiyor oluyordu.
"Meissa Black!"
Bu annemin sesiydi. Heyecanla ona döndüm.. onu özenle çizmiştim! Benimle pek ilgilenmediği için sevmediğini düşünüyordum, belki az da olsun sever diye düşünmüştüm işte..
Annem: "SEN NE YAPTIĞINI SANIYORSUN?! O DUVAR NASIL ÇIKACAK SENI APTAL!"
'Aptal' o ne demekti? Bağırdığına göre sanırım kötü bir şeydi... kötü bir şey mi yapmıştım? Sevinçten bağırıyor olabilir miydi? Hayır.. O Çok ciddi ve korkutucu gözüküyor..
Gözümün içine baktı ve vücudumda bir acı hissettim. Bu acı bir seviyede sabit kalan bir şey değildi. Sürekli artıyor ve çığlıklarımın yükselmesini sağlıyordu. Durması için bağırmak istiyordum fakat çığlık seslerim buna pekte izin vermiyordu.
“Hey, canım acıyo-"
Nefes alamayacak durumdaydım. Cümlemi bile bitirmeden vücudumu tamamen bir acı kapladı.
Ölecek miydim? Ölmek ne demekti ki? Küçücük bir çocuğun bunu bilmesi zaten garip olurdu. Babam her zaman ölmenin kötü ama mecbur bir şey olduğunu söylerdi. Tabii bana söylemezdi bunu çünkü küçüktüm ama james ve Remusa söylüyordu.. Ölüm kötü bir şeyse bir anne çocuğuna bunu yapar mıydı? Yapacağını sanmıyorum o zaman ölmeyecektim... ama bu acı ne zaman bitecekti?
Kapı aralandı ve içeri biri hızla girdi.
"SEN NE YAPTIĞINI SANIYORSUN!?
Diye bağıran bir ses duydum. Bu babamın sesiydi. Korku ve sinir doluydu. Korkmuştu, bana bir şey olacağından oldukça korkmuştu. Acı içindeki vücudum yere yığıldı. İşkence bitmişti fakat acı? Hayır, acı hala devam ediyordu. Kim bilebilirdi ki bu acının hayatım boyunca devam edeceğini?
"Meissa?" Diyen James'i duyabiliyordum ama cevap veremiyordum. Sesi oldukça titriyordu. James, sana yemin ederim ki cevap vermek istedim. Yardım etmen için yalvarmak istedim fakat ağzımı her açtığım saniye dayanamıyor, bir çığlık daha atıyordum. James'in sesini iki ses bastırıyordu. İki korkunç ve sinir dolu ses..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Duygular ve Hogwarts
Fanfiction🤞 Umut dalını kesen baltanın sapı da ben olmuştum. Suç bizimdi ancak kuşlar da saftı, hangi kuş kanatları yerine dala güvenirdi? . 1- #Çapulcular 3- #Wolfstar