Regulus Arcturus Black
"Meissa ile konuşmamız gerekiyor, farkındasınız, değil mi?" Kimse sözümü tınlamıyor, herkes yere bakarak kara kara düşünüyordu.
Meissa ihanet etmezdi, etmemişti. Hissediyordum ancak sözümü geçiremiyordum.
"Size diyorum!" Bağırmamla beraber herkes bana doğru döndü, ruhsuz bir şekilde oturan Sirius'un bile dikkatini çekmiştim. "Açıklamayı bir de Meissa'dan dinlemeliyiz. Bu kadar olmadığına eminim, değildir." Sirius'un çaresiz ifadesi daha çok sinirimi bozuyordu. Yapmamıştı işte. neden inanmıyordu?
"Ne kadar olabilir?" Harry ergen siniri ile konuştuklarıma atlayınca onu Voldemort'tan önce ben öldürmek istedim. "Dumbledore ile geldiğimizde ben aşağı indim ve o yukarı çıktı, Meissa ile beraber. Draco Dumbledore'u öldürürken öylece durmuş olanları izliyordu. İzliyordu Regulus, orada öylece durmuş izliyordu. Gözünü bile kırpmadı."
"Çünkü duyguları yok!"
"Çünkü duyguları yok!" Diye ardımdan bağırdı Harry. "İhanetine niye bu kadar şaşırıyoruz ki? Zaten duygusuz! Bu onun için zor bir karar bile değildir. Önümüze bakmamız gerekiyor çünkü artık bir çözüm yolumuz yok. Meissa bambaşka bir yol seçti."
"Düşünce yapın çok yanlış Harry. Pişman olacaksın." Kafamı çevirip Sirius'a baktım. "Sen bir şey söyle bari, ne olursun Sirius. Senin kızın o, ne olursa olsun en iyi sen tanırsın." Sirius sessizce gözlerime bakmaya devam etti.
"Öğren." dedi ardından yorgun bir sesle. "Eğer doğruysa Harry'nın anlattıkları," inanamaz şekilde kurduğu cümlenin arasında kısa bir duraksadı. "Doğruysa benim bir kızım yok." Herkes şaşırırken ben kahkaha attım.
"Babam gibi konuştun. Ne olursa olsun o senin kızın ve yanlış yapmışsa bile onu o yanlıştan çevirmek senin görevin. Bana yapmadın, bari kızına yap. Bari onu kurtar yanlıştan, beni kurtaramadın. Ah, daha doğrusu, kurtarmayı bile denemedin." Cümlelerim bittiği anda daha fazla burada duramayacağımı hissettim, midem bulandı. Nereye gideceğimi bile bilmeden cisimlendiğimde kendimi Knocturn yolunda buldum.
Meissayı her düşündüğümde aklıma istemsizce buranın soğuk havası geliyordu. Ha bir de Malfoy ile burada izdiham çıkartmaları.
Şimdiden onu özlemiştim. Neredeydi? Ne yapıyordu? Korkmazdı, gerçi korkamazdı.
Olduğum yerde durmaktansa yürümeye başladım, bir sürü dükkanın camları kırılmıştı. Ölüm yiyenlerin işiydi, başka kimse bunlarla uğraşmazdı.
Belki Gölgeyi çağırabilirdim.
"Sevgili dostum, belki bana son bir iyilik yapabilirsin?" Boş sokaklarda yürürken kendi kendime konuşmaya başladım. Soğukluk bedenimi sararken sırıtmama engel olamadım.
"Meissa nerede?"
"Bunu neden bilmek istiyorsun?" Sesine ekstra bir bilgelik ve güç gelmişti sanki.
"Onunla konuşmam gerek."
"Onu kıracak mısın?" Bu sefer sesinde ufak bir korku vardı, istemsizce gülümsedim.
"Onu kıramam, kırmam Gölge. Onunla bağımı sen biliyorsun." Bir süre sessizlik oluştu ardında siyah yapısı önümü vardı. Bulanık bir görüntü oluşunca dikkatlice izlemeye başladım.
Barty yanındaydı, yere eğilmiş boş midesini öğürerek kusmaya çalışıyordu. Kusmaya çalışırken küçük bedeni iki büklüm olmuştu, yine açtı ve bu sinirimi bozuyordu. Barty saçlarını tutup geriye çekti, sanki bir şey kusabiliyormuş gibi saçına gelmesin diye uğraşıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Duygular ve Hogwarts
Fanfiction🤞 Umut dalını kesen baltanın sapı da ben olmuştum. Suç bizimdi ancak kuşlar da saftı, hangi kuş kanatları yerine dala güvenirdi? . 1- #Çapulcular 3- #Wolfstar