Draco Malfoy
"Meissa!" Diye bağırdım gülerek. Asla yerinde durmuyor, sürekli bir o tarafa bi bu tarafa koşuyordu.
Onu bir çöp poşetiyle beraber çöpten çıkarmamın üzerinden neredeyse iki yıl geçmişti. Gittikçe daha çok Meissaya benziyor, tavırları daha çok Meissa gibi oluyordu.
Tek fark ağladığı zaman asla susmuyordu. Veya güldüğü zaman saatlerce gülüyordu.
Onun babası olduğuma inanıyordu ve arada annesini sorguluyordu ancak annesinin uzun bir yolculukta olduğuna inanmıştı. Her gün 'kaç gün kaldı gelmesine?' diye sorsa da bir gün bunu atlatacağını da biliyordum, yapmak zorundaydı.
Geceleri asla uyumuyordu, gökyüzünü izlemek istiyordu, o gökyüzünden korkmuyordu.
"Meissa Nyx Malfoy! Hemen silahınızı bırakınız yoksa engin denizlerden gelen gıdıklama canavarı sizi yiyecek." Duraksadı, cümleyi anlamaya çalıştı ancak ona anlamak için fırsat vermeden yanına koşup çimenin üzerine yatmasını sağladım ve karnını gıdıklamaya başladım.
O güldü, ben güldüm. Etrafımızdaki herkes bize güldü.
Meissa eve öylesine bir sessizlik getirmişti ki Nyx bunu kırmak için her şeyi yapıyordu sanki.
"Babacığım!" Dedi gülerken kesik kesik konuşuyordu. "Nefessiz kalacağım!" Gülerek üzerine eğilip karnına canını yakmayacak şekilde dişlerimi geçirmeye başladım.
"Öyle konuşmaya devam edersen yiyeceğim bende seni!" Ellerini saçlarıma geçirip çekmeye çalıştı, güldüğü icin güçsüz düşmüştü ve çok canımı yakamıyordu.
"Ama beni yersen biterim babacığım! Bak benden bir tane daha bulamazsın!" Sirius kahkaha attı, evet bu Sirius geniydi.
"Benim torunum görüyor musunuz? Malfoy! Yeme kızımı, bak bir tane benim kızımdan yok, bulamayız bir daha!" Gülerek hafifçe çekildim ve siyah saçlarını geriye ittim. Meissa'nın kullandığı kısa saçların aksine saçları uzundu, en küçük bir makas görse ağlıyor her yeri birbirine katıyordu.
"Şımarık," Dedi James Sirius gülerek. Bu Nyx'i sinirlendirmiş gibi kaşlarını çattı.
"Sensin şımarık akıllım! Ben doğruları söylüyorum! Hadi ara bakayım bulabilecek misin benden bir daha?" Bu tavrı Sirius'un hep hoşuna gitmişti, kendini seviyordu.
"Senin bu ojelerini kim sürdü böyle?" Dedim küçük ellerini tutup parmaklarına öpücükler kondururken.
"Babam sürdü!" Dedi heyecanla, Harry direkt lafa atladı.
"Hey! Bu bir sırdı." Vaftiz babası Harry'di, Meissayı emanet edebileceğim tek kişi oydu.
Hep o olmuştu.
Nyx hızlıca ellerini çekip ağzını kapattı.
"Özür dilerim babacığım!" Kıkırdadı, binevi Harry ile dalga geçiyordu.
"Merlin, benim küçük kızım büyümüş bir de oje sürmeye, süslenmeye başlamış!" Yeniden gülüp ellerini ağzından çekti.
"Annem gibi olacağım babacığım ben! Dedemden, amcamdan dinledim ben hep annemi! O da süslenirmiş böyle, süsü boyası eksik olmazmış!" Meissanın makyaj yaptığı sayılı anlar aklıma geldi, porselen gibi cildi hiç makyaja ihtiyaç duymamıştı. Ancak giyimi, taktığı takılar ve siyah göz kalemi.
Nyx'e her baktığımda aklımda canlanan Meissa yeniden canlandığında bu sefer gözlerimi kaçırmadım, eğilip burnunu öptüm.
Olması gereken bu Draco, yavaş yavaş geçecek Draco, sorun yok Draco, halledeceksin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Duygular ve Hogwarts
Fiksi Penggemar🤞 Umut dalını kesen baltanın sapı da ben olmuştum. Suç bizimdi ancak kuşlar da saftı, hangi kuş kanatları yerine dala güvenirdi? . 1- #Çapulcular 3- #Wolfstar