"baskı altında hissetmemin nedeni ne hissettiğimi çözememiş olmam." söylediğinde kafam karışmış bir şekilde yüzüne baktım.
kahvesinden bir yudum alıp boğazını temizledi.
"minho'dan sonra hayatımda sadece seungmin var oldu. bir daha kimseye karşı bir şey hissetmem diye düşünmüş ve sınırlar çizmiştim. biliyorsun ki, minho'yu da gerçek anlamda atlatmış değilim. belki de senin benimle ilgilenmen hoşuma gittiği için böyle hissediyor da olabilirim–" devam edeceği sırada araya girdim.
"böyle hissediyor olabilirim? bu bana karşı bir şeyler hissettiğin anlamına mı geliyor?" sorduğumda anlamamış bir şekilde bana bakmıştı.
"sadece bunu mu duydun?" sordu.
"hayır ama en çok duymak istediğime odaklandım." omuzlarımı silktiğimde gözlerini devirdi.
"her neyse, soruma cevap ver." beklentiyle söyledim.
"bunun hoşlantı olup olmadığını bilmiyorum–" yeniden araya girdim.
"hiç önemli değil, ne olduğunu bilmek istemiyorum. bana karşı bir şeyler hissediyor olman bile benim için yeterli." mutlu bir şekilde söylediğimde bir süre yüzüme kafası karışmış bir şekilde baktı ve sonunda daha fazla kendini tutamayıp gülmeye başladı.
"gerçekten çok garip birisin." gülmesinin arasında söyledi.
"buna garip diyemezsin ancak hoşlandığın kişiden ufak da olsa karşılık aldığında ne hissettiğimi anlarsın." kahveyi masaya bırakıp ona yakınlaştım.
"ne yapıyorsun?" gülümsemesi yüzünden silinirken sordu.
"neden hep üstüne atlayacakmışım gibi tepki veriyorsun?" bu hali sevimli geldiğinde gülmeden edemiyordum.
"hmm, düşünelim bakalım. ilk günden beni öptüğün için olabilir mi?" kaşlarını kaldırarak söylediğinde alt dudağımı ısırdım, aksi halde kahkaha atabilirdim.
"hâlâ orada mısın? sanırım üstünde etki bırakmayı başarmışım." söylediğimde kaşlarını çattı.
"beni nedensizce öptün! tabiki de hâlâ oradayım. herkesi durup dururken öper misin?"
"nedensiz değildi." söylediğimde gözlerini devirdi.
"nedeni neydi?" mantıklı bir cevap duymayı beklemeyerek sordu.
"çok güzel görünüyordun." verdiğim cevap yüzünü buruşturmasına neden oldu.
"her güzel bulduğunu öpüyor musun?"
tuzak bir soru muydu yoksa sadece öğrenmek mi istiyordu?
"belki evet, belki hayır."
"demek öyle." kaşlarını yukarıya kaldırıp başını salladı.
"neden şimdiden ileride olabilecek şeylerin önüne engeller örmüş gibi hissediyorum?" sessizce sorduğumda omuzlarını silkti.
"hey." seslendiğimde beni duymamazlıktan gelip kahvesini yudumladı.
"jennie." seslenip tamamen yanına geldiğimde başını bana çevirdi.
"sorunun haksızlık dolu olduğunu düşünüyorum. şu anda güzel bulduğum tek insan sensin yani her güzel bulduğumu öptüğüm doğru olmuş oluyor. soruya nasıl hayır diyebilirdim ki?" söylediğimde yüzüne yavaşça gülümseme yayıldı.
"böyle güzel konuşabildiğine göre kızlarla aran iyi olmalı."
"jennie... sana bu kadar yakın olduğumdan düzgün düşünemiyorum diye bilerek mi zor şeyler söylüyorsun?" sordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cingulomania | jenlisa
Fanfictionbir 𝓼𝓮𝔂 tesadüfen tanışmamıza neden olmuştu ve hem 𝓼𝓮𝔂 hem de sen hayatımın en güzel anılarını biriktirmemi sağladınız. [300521]