jackson hemen gelmediğinden onu beklerken biraz daha içmiştim. bu yüzden ben de sağlıklı düşünme sınırımı geçmiştim. geldiğinde jackson'dan tabiki de vic ile neden birlikte olduğum sorularını duymuştum ama bunu ben bile bilmezken nasıl cevap verebilirdim ki? benim de kafamın pek yerinde olmadığını fark ettiğinde beni de arabasına bindirip eve getirmişti.
tüm bunları uzun zamandır uğramadığım odamda, yatağımda uyanınca hatırladım.
bir süredir bu kadar çok içmediğimden baş ağrısı çekmem çok normaldi.
şakaklarımı ovuştururken yatakta doğruldum. gözlerimi açtığımda doğruca karşımda duran saat kendime gelmeme oldukça yardımcı olmuştu.
bu saatte evde ne işim vardı?
hızlıca yataktan kalkıp kendime baktım. dünkü kıyafetlerim ve dağılmış makyajımla bok gibi görünüyordum.
zaten oldukça geç olmuştu. bu halde deli gibi şirkete koşturmanın anlamı yoktu.
lavobaya girip elimi yüzümü yıkadım ve aptal makyajımdan kurtuldum. şimdi daha iyi görünüyordum. dolabıma gittiğimde duran birkaç eşyamı görünce rahatlamıştım. hızlıca üstümü değiştirdikten sonra sonunda odadan çıkmaya hazırdım.
merdivenlerden inip salona girdiğimde karen'ın bahçede oturup kahvesini içtiğini gördüm. dün buraya geldiğimi biliyorsa yanına uğramadan ayrılmaz saygısızlık olurdu.
adımlarımı bahçeye yönlendirdim. bahçenin kapısını açtığımda bakışları bana döndü.
"ah- lalisa, uyandın mı? lütfen bana eşlik et." gülümseyerek söylediğinde kahveye hayır diyemeyeceğimi hissedip isteğini kabul ettim.
arkamda beliren yardımcıya bir sade kahve getirmesini söyledi.
karşısındaki boş sandalyeye oturduğumda yüzündeki mutluluğu gizlemeden beni izlemeye başladı.
"haberleri duydum ve buna en ufak ihtimal vermediğimden seni rahatsız etmek istemedim. yine de sormadan edemeyeceğim, iyisin değil mi?" yüzünden bir an olsun silinmeyen gülümsemesiyle sorduğunda içimin ısındığını hissettim.
"gayet iyiyim karen, merak etme." gülümseyerek söylediğimde gülümsemesi bulaşıcı olduğunu düşünmeden edemedim.
bu sırada kahvem gelmişti.
"dün jackson'la geldiğinde şaşırdım. yanlış anlama, burada olduğun için çok mutluyum ama jackson'ın küçük oyunlarına rağmen anlaşamadığınızı bilmeyen yoktur sanırım." bir süre durduktan sonra devam etti, "aslında olabilir, mesela adam. jackson'ın sahte davranışlarının farkında gibi görünmüyor." düşünceli bir şekilde söyledi.
bir süre söylediği şeye güldükten sonra konuştum.
"aslında vic'i alması için çağırmıştım ama onu beklerken biraz daha içince ben de biraz kendimi kaybettim. beni orada bırakmadığı için bile teşekkür etmeliyim sanırım." gülerek söylediğimde bana eşlik etti.
"ah- bu arada sabah seni uyandıracaklardı ama izin vermedim. geride bırakıldığını falan düşünme."
"şey- babam-" araya girdi.
"düşünme bile, birgün işe gitmedin diye şirket batmaz veya sana herhangi bir şey söyleyemez." umursamaz bir şekilde söyledikten sonra devam etti, "ayrıca şirkette olsam da bir şeyler kulağıma geldi. seni pozisyonundan indirmeye çalışmış hem de hiçbir neden yokken, bunu yapamayacağını biliyorsun ama yine de ben de söyleyeyim, seni kendi rızan olmadan başka bir yere gönderemez." gözlerimin içine bakıp sevecen bir tavırla söyledi.
![](https://img.wattpad.com/cover/246345773-288-k427763.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cingulomania | jenlisa
Fanficbir 𝓼𝓮𝔂 tesadüfen tanışmamıza neden olmuştu ve hem 𝓼𝓮𝔂 hem de sen hayatımın en güzel anılarını biriktirmemi sağladınız. [300521]