𓍼yirmi

1K 93 125
                                    

"değilim!" sesindeki sinir daha da artarken söyledi.

"yanılıyorsun." söyledikten sonra sonsuza kadar tartışmak istemediğim için devam ettim, "her neyse, sadece bana çarpan biriydi, tanımıyorum." söyledim.

"anladım."

"bu kez ciddi bir şekilde sormak istiyorum. gerçekten neden aradın?"

merakla cevabını beklemeye başladım. bir süre cevap gelmese de sonunda konuşmuştu.

"aslında seni görmek istedim ama bugün gelmedin. en azından sesini duyayım dedim."

doğru mu duymuştum? bu, şu anda yaşanıyor muydu? gerçekten böyle bir şey söylemiş miydi?

kalbimin yerinden çıkacak gibi atmasını durdurmak için elimi kalbimin üstüne götürüp dudaklarımı sertçe birbirine bastırdım.

"neden bana bunu yapıyorsun? ölüyordum." endişeli bir şekilde söyledim.

"ne, ne yaptım?" bir süre durduktan sonra devam etti, "ah- senin her zaman yaptığın şeyi mi?" gülerek söyledi.

"aynı şey değil!" haksızlığa uğradığımı düşünerek söyledim.

"ne demek aynı şey değil? tamamen aynı şey."

"çünkü bana söyleyen sensin, sana söyleyen ise sadece ben." son kısmı umursamaz bir şekilde söyledim.

"dediğim gibi aynı şey!" söylediğinde yüzümde oluşan gülümsemeye engel olamadım.

"peki, senin söylediğin gibi olsun." içeriye dönmem gerektiği hatırlamamla yüzümdeki gülümseme silindi.

"sanırım artık kapatmam gerekiyor. yarın görüşürüz?" son kısmı soru sorar bir şekilde söyleyip cevabını bekledim.

"görüşürüz." gülümsediğini hissedince gülümsemem yüzümdeki eski yerini aldı.

içeriye dönerken yüzümdeki gülümsemeyi bir türlü silememiştim. içeriye girdiğimde taehyung koşarak yanıma geldi ama ondan önce müziğin kapatılması ve herkesin dikkatini bana vermesi dikkatimi çekmişti.

"neden bana bakıyorlar?" anlamamış bir şekilde taehyung'a sorduğumda birileri etrafıma toplanmıştı. taehyung cevap veremeden karşımda duran kişi konuştu.

"lalisa manoban?"

"evet?"

"ben narkotikten komiser kang minsung." kartını gösterip söyledi.

"buyurun?"

hâlâ hiçbir şey anlamamıştım.

"adınıza yapılan bir ihbar aldık. sorun çıkarmadan üstünüzü aramamıza izin verin." söylediğinde güldüm.

dalga mı geçiyorlardı?

"şaka yapıyor olmalısınız?" ifadesiz bir şekilde yüzüme baktıklarında taehyung'a döndüm. başını iki yana salladı.

"yardımcı olmak isterim ama böyle bir şey mümkün değil." yeniden gülümseyip öne çıktım.

komiser yanındaki kadın polise beni işaret etti.

içerideki uğultular artmaya başladığında bu olayın her türlü başıma iş açacağını anlamak zor olmamıştı.

polis kollarımı iki yana açıp ellerini üstümde gezdirmeye başladı. eli sağ cebimin üstünde gezdirirken durdu ve elini içeriye soktu, elini çıkardığında beyaz bir tozla çıktı.

bunun cebimde ne işi vardı?

şaşkınlıkla elindekine bakarken kadın polis elindekini komiser kang'a verdi.

cingulomania | jenlisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin