𓍼yirmi beş

1K 93 237
                                    

mino, taehyung'un kolunu omzundan itip taehyung'dan uzaklaştı.

"ne yaptığını sanıyorsun?" taehyung'a sinirli bir şekilde söyledi.

"henüz hiçbir şey yapmadım." taehyung umursamaz bir şekilde söylediğinde jennie dışarıya çıkıp ikisinin arasına girdi.

"gerçekten ne yapıyorsun?" taehyung'a dönüp söylediğinde şaşkınlıkla ona baktım.

gerçekten mino'yu mu koruyordu?

"jennie?" sorgular bir şekilde söylediğimde gözleri beni buldu.

gözleri beni bulduğunda ifadeside değişmişti. az önceki korumacı tavrını bırakıp kendi yaptığına o da şaşırmış görünüyordu.

"mino ile konuşmam gereken bir şeyler var, gidelim." taehyung araya girip mino'ya uyarır bir şekilde söyledi.

"neden seninle geleyim ki? beni rahat bırak." kendisine doğru adımlayan taehyung'dan uzaklaşmak adına bir adım daha geriye gitti.

sanırım karışıklığı düzeltmesi gereken kişi bendim.

"taehyung, şimdilik boş ver. yarın görüşürüz." söylediğimde onayladı ve gitti.

"siz de ne konuşmak istiyorsanız konuşun." söyleyip içeriye girdim.

jennie'yi kıskançlık yaparak boğmak istemiyordum ama kendimi kötü hissetmeden edemedim.

seungmin ile vedalaşıp uzaklaşsam daha iyi olacaktı.

"seungmin acil bir işim çıktı, gitmem gerekiyor. sen de annen yemeği hazırlayana kadar ödevlerini yap, anlaştık mı?" yanında diz çöküp söyledim.

"ama daha beraber vakit bile geçiremedik." üzgünce söylediğinde alnına öpücük bıraktım.

"yarın okuldan sonra benim evime gideriz ve bol bol beraber vakit geçiririz, olur mu?" beklentiyle söylediğimde beni onayladı.

"aferin bebeğime." gülümsediğimde o da gülümsedi ve yanağımdan öptü.

"yarın görüşürüz." sevimlice söylediğinde ayağa kalktım ve el sallayıp odasından çıktım.

kapı açıktı, bu da hâlâ mino ile konuştuğunu gösteriyordu. kalbimin ağrımasından mı bilmiyorum ama kendimi sinirli hissetmiyordum.

yanlarına geldiğimde gözleri beni buldu.

"gitsem iyi olacak." sakince söyleyip merdivenlere doğru yürüdüm.

son anda aklıma gelen şeyle mino'ya doğru gidip kulağına doğru eğildim.

"eğer jennie'ye en ufak zarar verirsen kendini öldü bil." söyledikten sonra hafifçe doğrulup gözlerinin içine baktım. bir süre ciddiyetimden emin olmasını bekledim. gözlerinde korku belirip yutkunduğunda ciddiyetimi anlamış olduğunu anlayıp ondan uzaklaştım.

"lisa." jennie seslendiğinde kendimi gülümsemeye zorlamadan ona döndüm.

"gitme." üzgün bir şekilde söyledi.

kendimi bu kadar kötü hissederken kalamazdım.

"sonra görüşürüz." kısaca söyleyip merdivenlerden inmeye başladım.

neden sinirli olmak yerine bitkin hissediyordum?

binanın dışında çıktığımda taehyung'un beklediğini gördüm.

"neden gitmedin?" şaşırmış bir şekilde sordum.

"ikinizden birinin geleceğine emindim ve jennie'nin, mino ile aramıza girdiğinde bunun sen olacağına neredeyse emin oldum." üzgün bir şekilde gülümsedi.

cingulomania | jenlisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin