"arabamın akşam geleceğini söylemiştin." masasında oturan taehyung'a söyledim.
beni fark edince ayağa kalkmıştı.
"ah! doğru!" şüpheli bir şekilde söylediğinde dikkatli bir şekilde yüzüne baktım.
gerginliği artınca pes edip derin bir nefes verdi.
"ben dün bir şey yaptım." söyledi.
"ne yaptın?" merakla cevabını bekledim.
"şimdi yapmak istemediğin şeyi yaptım." neden bahsettiğini anladığım için şaşkınlıkla yüzüne baktım.
"neden böyle bir şey yaptın?" istemediğim halde yaptığı için kafam karışmıştı, taehyung böyle bir şey yapacak biri değildi.
"uzun zamandır senin kadar benim de canımı sıkıyor, bence ders vermenin zamanı gelmişti."
"ama dün yapmamanı söyledim." sinirlenmeye başlarken söyledim.
"li- bayan manoban, yeterince taviz verdik. sizi tüm dünyanın önünde küçük düşürmeye çalıştı. en kısa zamanda aklı başına gelmeliydi." söylediğinde derin bir nefes alarak sağlıklı düşünmeye çalıştım.
taehyung'un beni düşünerek hareket ettiğini bilmeyecek kadar aptal değildim ama istemediğim halde yapması biraz da olsa sinirlenmeme neden olmuştu. yine de haklıydı, mino'nun aklını başına getirmemiz lazımdı.
"her zaman ki yerde mi?" sordum.
"evet, iş çıkışı geçeriz." söylediğinde onayladım ve taehyung'u geride bırakıp odama geçtim.
"jennie'yle sevgili mi oldunuz?" kapının aniden sonuna kadar açılması ve beraberinde gelen bağırmayla irkildim.
"bağırmayı kes!" bağırarak söyledim.
"asıl sen bağırmayı kes!" jisoo bağırdığında derin bir nefes verip kendimi sakinleştirdim.
"içeriye gir ve kapıyı kapat." söylediğimi yapıp kapıyı kapattı ve hızlı adımlarla gelip karşımda dikildi.
"chaeng ve jennie arkadaş ama sanırım biz seninle arkadaş değiliz." söylediğinde anlamamış bir şekilde yüzüne baktım.
"ne demek istiyorsun?"
"jennie her şeyi chaeyoung'a anlatıyor ve ben her şeyi senden değil, chaeyoung'dan öğreniyorum." sinirlenmekten daha çok kırılmışa benziyordu ve bunu sinirle yansıtarak kırıldığını gizliyordu.
"jisoo otur ve biraz sakinleş." söylediğimde bir süre sesli nefesler alıp verirken yüzüme baktı ve ardından söylediğimi yapıp oturdu.
"senden bir şey saklamayacağımı biliyorsun, sadece henüz yüz yüze gelmedik. ben telefonda bir şeyler anlatan biri hiçbir zaman olmadım, yan yana geldiğimizde söyleyecektim zaten."
söylediklerimde ciddiydim. jisoo'dan hiçbir zaman bir şey saklamamıştım ve zaten buna ihtiyacımda yoktu, ne olursa olsun yanımda olacağını biliyorum.
beni asıl şaşırtan şey jennie'nin aramızdaki şeyleri hemen chaeng'e yetiştirmesiydi. muhtemelen sadece chaeng'de değildi. anlatması sorun değildi, hatta hoşuma bile gidiyordu ama yine de bu tarz biri olduğunu düşünmemiştim.
nedense bu bile gözüme sevimli görünmesine neden olmuş ve yüzümde gülümseme oluşmasını sağlamıştı.
"neye gülüyorsun?" jisoo şaşkınlıkla söylediğinde düşüncelerimden sıyrılıp gerçekliğe döndüm.
"hiç. jennie'nin sevgilim olduğu aklıma geldi." gülümsemem yeniden yerini alırken söyledim.
"bunu ilk senden duymadığım için tartışmaya gelmiştim ama benden bir şey saklamayacağını bildiğim için bu gerçeği görmezden geliyorum." bir süre ciddi bir şekilde durduktan sonra onunda yüzünde gülümseme belirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cingulomania | jenlisa
Fanficbir 𝓼𝓮𝔂 tesadüfen tanışmamıza neden olmuştu ve hem 𝓼𝓮𝔂 hem de sen hayatımın en güzel anılarını biriktirmemi sağladınız. [300521]